Ülkücü hareket, kurucu lideri merhum Alparslan Türkeş bey önderliğinde maziden atiye güçlü yürüyüşüne devam ettiğinde, dini, milli ahlaki kuralların tamamını da yol gösterici olarak kabullenmişti.

Belki de, binlerce sayfa dolusu anlatımı “Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanız” cümlesiyle ortaya koyarken, hareketin besin kaynaklarını aleni bir şekilde ifade etmiştir.

Alparslan Türkeş, ülküdaşlarının önünde, Türk milletinin emrinde yürüyüşüne devam ederken, mücadelesi, vefa ve sadakati büyük Türk milleti tarafından onaylanmış ve kendisine “BAŞBUĞ” unvanı verilmiştir.

Ülkücü hareket Türk milletini çağlar ötesine taşımak için, “Başbuğun” emriyle ülkü ocaklarını kurduğunda, din ve ahlak değerlerini yeni nesillere anlatacak kutlu bir müesseseye de sahip olmuştuk.

Ülkü Ocakları, Hoca Ahmet Yesevi ocaklarının iz düşümü gibiydi.

Bizler o mukaddes ocaklarda yetişip, ardından gençlerimizi Türk töresi istikametinde yetiştirdiğimizde, zaman içerisinde, “Başbuğumuza” başkaldırılar nüksetmişti.

O tarihlerde başkaldıranlar ve kaçkınlar, “Başbuğu” susturmak için “töre konuşur han susar” diyerek, kendilerini “töre” yerine koyma gayreti göstermişlerdi.

Beyhude uğraşıları netice vermemiş, “töre hanı konuşturmaya devam etmişti”

Bugün ülkücü hareket, Başbuğun izinde Türklüğün hizmetinde yoluna devam etmektedir.

Başkaldıranlar ve kaçkınlar sonucu değiştiremeyecektir.

“Gücünü töreden alan han, buyruk vermeye devam edecektir”

Ülkü kervanı yürümekte töre işlemektedir.

Başbuğumuzun makamı, bilge lider Devlet Bahçeli tarafından, en doğru şekilde muhafaza edilmektedir.

O makam, üç beş hayırsızın ihtirasını değil, Türk milletinin geleceğini düşünür.

Şimdi o makamın divitinden Türk milletinin geleceği yazılmıştır.

Genel başkanımızın onayından geçen anayasa için yapılacak referandumun ardından, eğer “evet” çıkarsa partimiz kapanacakmış diyen zavallılar var, izansız, idraksiz ve cahil.

Bu art niyetli cahillere cevabı başbuğumuz vermektedir “Zafer, asla mahvolduklarını zannedenler tarafından kazanılamaz.” Bunlar mahvolduklarına inanan insanlardır, nefesleri ülkücü hareket içerisinde çabuk tükenmiştir.

Bunların hedefleri asla “töre” değildir, hedefleri hareketin lideri üzerinden ülkücü hareketi susturma çabasıdır.

Ve cevabı yine “Başbuğumuz” tarafından verilmiştir. “Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez”.

Bunlar tarihten, ülküden, Türkeş’ten nasipsizlerdir. Asıl bunlar töre bilmezlerdir.

Yine son olarak “başbuğumuzun” bir nasihatini hatırlatarak bir iyilik yapmış olayım. “Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr tayin eder.” Sizler, rüzgârın estiği yerde değil, törenin olduğu yerde durun.

Hani; töre konuşur Han susar diyorsunuz ya.

Bu camiada cehalete fazla itibar edilmez.

Han gücünü töreden alır ve Han’ın konuşması töredir. Siz susun Hanı dinleyin ve töreye uyun.