Duygular vardır,

Korktuğumuz…

Sevdiğimiz…

Yok, farz ettiğimiz.

Ve “Sesli – Sessiz”

“Renkli – Renksiz” diye tanımlayamadığımız.

*

Hatta kaçtığımız…

Hoşlanmadığımız…

Üstünü örttüğümüz…

İfade edemediğimiz.

Ya da daha doğru bir ifadeyle tanımlamak gerekirse,

İfade edecek kelimeleri bulamadığımız,

Analarımız, Bacılarımız, Eşlerimiz, Kızlarımız…

Kısacası kadınlarımız gibi.

*

Hakkında kitaplar yazılıp,

Adına mısralar dizilen.

Doğuran ve üreten,

Büyüten ve dövülen,

İster emekçi, ister çilekeş.

İster cefakâr, ister mazlum.

Adına ne dersen de.

Hayatımızın anlamıdır kadınlar.

*

Çünkü kadın ailedir…

Kadın Annedir…

Şereftir, namustur, Vatandır…

Kadın gelecek nesillerdir.

Ama gel gör ki,

Evde, okulda, sokakta…

Hastanede, pastanede, kamuda…

Aklınıza gelen her yerde şiddet uygulanan da kadındır.

*

Bu gün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.

Güya kadına verdiğimiz değerin göstergesi bu gün.

İyi de “kadına şiddet” ülkemizde tavan yapmışken,

Son 7 yılda kadına taciz % 1400 artış göstermişken,

Evli kadınların % 15’i cinsel istismara uğramışken,

Eşinden dayak yiyen kadın oranı % 42’ye ulaşmışken,

Bizler hala bu günü kutluyormuş gibi yaparak,

Dahası bugün kutlayıp, yarın unutarak…

Memleketin en önemli sorununu sadece izlemiyor muyuz?

*

Neymiş?

Kadınlar çiçekmiş.

Sadece laf.

Atalarımız;

“Bir musibet, bin nasihatten evladır” uyarısını miras bırakmıştır bizlere.

Ama dinleyen kim?

Yaşadıklarımızdan ders almadığımız için.

Suçlu ayağa kalk diyoruz.

Oturan kimseyi göremiyoruz.

Hadi kalın şimdi kalabilirseniz sağlıcakla.