Eli kanlı bebek katilleri PKK'lıların Türkiye'ye gelmeleri ve onların karşılanmaları Türk milletini çok derinden üzmüştür.

Türk Milleti hiç bu kadar aşağılanmamıştır.

Millet kendisini hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştir.

Kendi devletine güveni sarsılmıştır.

Devletimizi yıkmak isteyen, binlerce kınalı kuzularımızı şehit eden, binlerce yiğidimizin elini, kolunu, bacağını, gözlerini yok eden masum insanları öldüren, bebekleri katleden gözü dönmüş canilere Bedir Savaşı'ndan Çanakkale'den dönüyorlarmışcasına devlet imkânlarıyla karşılamalar yapılmasını "La havle" diyerek izliyoruz.

Aynı ülkede, yetmiş yaşında insanlar gece evlerinden alınarak ellerine kelepçeler vuruluyor.

Hasta demeden, hastası var demeden, Haberal'ı aylardır tutuklayan adalet, Kandil Dağından gelen teröristlerin ayağına giderek serbest bırakmıştır. Nasıl bir adalet anlamıyorum.

Demek ki; Haberal  Hoca PKK'lı katillerden daha tehlikeli, hasta haliyle tutuklu olduğuna göre Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar "güzel şeyler oluyor" diyorlar, "analar ağlamasın" diyorlar...

Soruyoruz; Mehmetçikler dağlarda kendi çıkarları için mi şehit, gazi oldular? Onları şimdi taraflardan biri görmeyin, onların gözü yaşlı analarını diğer bebek katillerinin analarıyla bir tutmayın. Hiç olmazsa "siz şehit anasısınız farklısınız" deyin de gururuyla yaşasınlar.

Şehadet şerbetini içmiş şehitlerimizle gazilerimiz de bu gün tuzu kuruların çocukları gibi kısa devre askerlik yaparlardı ya da rapor alırlardı. Şimdi onların da hanları, hamamları, yatları, gemileri olurdu. Kısacası sizin çocuklarınız gibi iş adamı olurlardı.

Güzel şeyler mi oluyor?

Vatan hainleri davullarla zurnalarla karşılanıyor,

Devletin arabaları emirlerine tahsis ediliyor,

Devletin hâkim ve savcıları ayaklarına gidiyor,

Kanlı ellerini havaya kaldırarak şehit kanıyla sulanmış mübarek topraklarda kahramanlık geçidi yapıyorlar,

Hükümet de bunlara imkân sağlıyor.

Buna üzülen şehit aileleri ve gazilerimiz tepkilerini bildirmek amacıyla övünç madalyalarını valilere teslim etmeye gittiklerinde polisin "tutuklarız" tehdidiyle karşılaşıyorlar,

Ankara'da demokratik haklarını kullanan memurlar polis coplarıyla karşılaşıyor,

Üniversite öğrencilerinin parasız eğitim istekleri için yaptıkları gösterilere panzerler su, gaz sıkıyor,

Acaba Silivri cehennemine atılır mıyız diye insanlar acılarını üzüntülerini dile getiremiyor,

Bunları da AKP hükümeti yapıyor.

Başbakan Yardımcısı Arınç demiş ki: "Bir dönem ülkemizde acı şeyler yaşandı. Artık yaşanmasın istiyoruz. Bütün arzumuz budur. Herkes çocuğuna kavuşsun evinde eşiyle ailesiyle özgürlük içerisinde, huzur içerisinde birlik bütünlük içerisinde olsun. Tek amacımız budur."

Biz de Arınç'a ve Hükümetine diyoruz ki:

Bu acı şeyler; kimin haklı olduğunun bile önemi olmayan meseleler için mi yaşandı ki hakkı teslim etmiyorsunuz?

Sıradan iki tarafın basit kavgaları ise bizim çocuklarımızı neden yolladınız?

Bizim ve yavrularımızın suçu ne idi?  Onlar da askerliğini tecil ettirerek yaşıtları gibi müşavir olurlardı.

Peki, söyler misiniz?

Biz çocuklarımıza nasıl kavuşacağız? 

Onlar Hakkın rahmetine kavuştular. 

Sizden Mehmetçikle katilleri aynı kefeye koyan beyanlarda bulunmamanızı beklerdik.

Bu talihsiz açıklamanızdan şunu anlıyoruz:  

Biz şehitlerimize kavuşamayacağımıza göre; yavrularımızı şehit eden eli kanlı katiller analarına kavuşsun, evinde eşiyle ailesiyle özgürlük içerisinde, huzur içerisinde birlik bütünlük içerisinde olsun.

Hayır, biz yavrularımızın katillerinden adalet önünde hesap sorulmasını istiyoruz.

Analarımız yavrusunun şehit olduğu haberini alınca ağlamayacağım diye haykırıyordu, dik duruyordu

Analarımız sayenizde şimdi cidden ağladı.

Bu aziz millet her şeyi unutur, düşmanını hiç unutmaz.

Türk milleti bundan daha büyük badireleri atlattı, Allah'ın izniyle bunu da atlatacaktır. 


Cengiz Yiğit

***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.