Ş.A., 30 Mayıs 2018 tarihinde 16 yaşındayken ailesiyle oturduğu evde doğum yaptı. Doğum yapana kadar hamile olduğunu anlamadığını söyleyen Ş.A., ailesine, 9'uncu sınıfa giderken, 2017 yılında Yenimahalle'deki okulunun çevresinde tanışarak otomobiline bindiği H.M.D.'nin kendisine cinsel istismarda bulunduğunu ileri sürdü. Ailenin şikayeti üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı H.M.D. hakkında 'cinsel istismar' suçundan soruşturma başlattı. Bir süre sonra iddiaya göre, ailesinden baskı gördüğü için bebeğiyle birlikte evden kaçan Ş.A., Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Atatürk Çocuk Destek Merkezi'ne yerleştirildi. Ş.A., daha sonra savcılıkta verdiği ifadesini değiştirerek, H.M.D. ile isteyerek birlikte olduğunu ve şikayetçi olmadığını söyledi. Savcılık da bunun üzerine takipsizlik kararı vererek soruşturmayı kapattı.

EVLENMEK İÇİN DAVA AÇTI

Daha sonra Ş.A., ailesinin izni olmadığı için Ankara 4'üncü Aile Mahkemesi'ne başvurup, H.M.D. ile evlenebilmek amacıyla dava açtı. Avukatların mahkemeye verdikleri dilekçede, "Davacı bebeğiyle beraber yurtta zor şartlar altında yaşamaktadır. Çocuğun babası istediği zamanlarda kızını görememektir. Ş.A. ve H.M.D. bir an önce evlenip düzenlerini kurmak istemektedir. Evlenmelerine izin talep etmekteyiz" denildi. Mahkemeye sunulan Atatürk Çocuk Destek Merkezi Müdürlüğü raporunda da Ş.A.'nın ailesinin evliliğe karşı çıktığı hatırlatılarak, "Evlilik akdinin tarafların iyilik haline katkı sağlayacağı kanaati oluşmuştur" ifadesi kullanıldı.

MAHKEME EVLİLİĞE İZİN VERMEDİ

Aile ise kızlarının cinsel istismara uğradığını, tehdit ve baskı ile evlenmeye ikna edildiğini belirterek, evliliğe razı gelmediklerini mahkemeye bildirdi. Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi de davaya müdahil olarak, evlilik izninin, çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırı olduğundan, ret kararı verilmesini istedi.

Ankara 4'üncü Aile Mahkemesi, 25 Ocak'ta görülen karar duruşmasında, Hacettepe Üniversitesi'nden gelen ve 'evliliğin çocuğun yüksek yararına olmayacağı' yönündeki raporu göz önünde bulundurarak, davanın reddine ve Ş.A. ile bebeğinin bulunduğu kurumda bakımının devamına hükmetti.

'HAKİME TEŞEKKÜR EDİYORUM; KIZIMI ASLA VERMEM'

Mahkemenin kararını sevinçle karşılayan Ş.A.'nın babası Halis A.,"Hakim Dursun Genel'e teşekkür ediyorum. Bu yaptığı da bir babalık ya da dedeliktir. Çok çok teşekkür ediyorum. Avukatlarıma da çok çok teşekkür ediyorum. Hakim Bey, Hacettepe Üniversitesi'nden gelen raporu bekliyordu. O rapor gelince 'evlenemez' kararını verdi. Ben kızımın arkasındayım, karşı tarafa da asla vermem" diye konuştu.

'KIZIMA BUNU YAPAN NASIL TUTUKLANMAZ?'

H.M.D.'nin tutuklanmamasına tepki gösteren Halis A., "Kızımın polisteki ilk ifadesi yok. Hastane polisinden şikayetçiyim. Kızıma bunu yapan kişi nasıl tutuklanmaz? Savcı takipsizlik kararı verdi. Nasıl takipsizlik kararı verilir? Ben yüce adalete, devlete sığınmışım. Yurttan da şikayetçiyim. Kızıma 'evlenme kararı' veriyor. Sen mi büyüttün benim kızımı?" dedi. Kızının, H.M.D.'nin tehdit ve baskısı nedeniyle korkarak ifadesini değiştirdiğini savunan Halis A., "Kızım baskı kurduğumuzu söylemiş. Elbette kızar bir baba. Ancak ben kızımın hastanede verdiği ilk ifadesinin bulunmasını istiyorum. Ve bu kişinin ağır cezada yargılanmasını istiyorum" şeklinde konuştu.

'KIZIMI KİMSEYE VERMEYECEĞİM'

Karar sonrası mutlu olduklarını söyleyen anne Filiz A. da "Kızımın okumasını istedim. Özgür kadın olup, ayaklarının üzerinde durmasını istedim. Kendisinin hedefi de hemşire olmaktı. Ama kandırıldı, bu hale geldi. Mahkemenin kararına çok sevindim. Bütün annelere sesleniyorum; hiç bir zaman aileler kız çocuklarını bırakmasınlar. Şimdi kızımı yanıma almak istiyorum. Her şeyi ile razıyım ben kızama. O şahsın da cezasını çekmesini istiyorum. 16 yaşındaki bir kıza bunu yapan kişinin ilerisini düşünemiyorum. Sonuna kadar kızımın arkasındayım. Kimseye vermeyeceğim onu. Eğer devlet uygun görürse onu yanıma da alacağım" dedi.

'BU KARAR ÜLKEMİZ İÇİN EMSAL NİTELİKTEDİR'

Davaya müdahil olan ve başından beri Ş.A.'nın istismarcıyla evlenmesine izin verilmemesi için mücadele eden Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi avukatlarından Caner Gücüyener, kararın emsal niteliğinde olduğunu söyleyerek şöyle dedi:

"Alınan bu kararın emsal nitelikte olmasının en önemli sebebi, Avrupa'da istisna olan çocuk yaşta evlenme uygulamasının ülkemizde ne yazık ki süreklilik arz etmesidir. Ülkemizde çocuklara verilmekte olan evlenme izninde tek kriter doğum veya hamilelik iken alınan bu kararla farklı parametrelerin getirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Çocuğun barınma, eğitim, sosyal yaşam gibi haklarının sürekliliği sağlanmadan evlenme izni verilmesinin çocuğun üstün yararını ihlal ettiği açıktır. İkinci olarak, hem psikolojik hem fizyolojik olarak çocuğa ciddi zararlar veren çocuk yaşta evliliklerin önüne geçen bu kararın alınmasında ve paylaşılmasında rol alan Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi çocuklar adına görevinin başındadır ve tüm gücüyle çalışmaya devam edecektir."