Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında yaşananlara ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerden eski albay Muhammet Tanju Poshor'un TRT baskınına emir komuta eden en üst rütbeli subay olduğu belirtildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianameye göre, şüphelilerinden eski albay Poshor, Kosova'da güvenliği sağlamakla görevli NATO önderliğindeki çok uluslu güçte görev yapmasına rağmen birliğinden izin alarak 14 Temmuz 2016'da Ankara'ya geldi.

Uzman çavuşlar Yusuf Yaylacı ile Fatih Gazel, eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın emriyle Poshor'u havaalanında karşıladı. İki uzman çavuş, Barış'tan önceki alay komutanı Poshor'u havaalanından alıp alaya getirdi. Alay komutanı Muhsin Kutsi Barış ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başyaveri albay Ali Yazıcı ile bir süre görüşen Poshor, daha sonra iki uzman çavuş tarafından evine bırakıldı.

15 Temmuz günü görevli olmadığı halde alaya gelen Poshor, iddianameye göre, alay komutanıyla TRT baskınını görüştü. TRT baskınına emir komuta eden en üst rütbeli subay olarak nitelendirilen Poshor, Barış ile "TRT binasının yapısı, nizamiye sayısı, güvenlik görevlilerinin sayısı ve nasıl derdest edileceği, darbe bildirisini kimin, nasıl okutacağı, şüphelinin çevre güvenliğini nasıl alacağı, kaç askeri komuta edeceği" gibi konularda görüşmeler yaptı.

Barış, görüşmenin ardından alaydan ayrılan Poshor'u, saat 20.00 sularında arayarak sözde alarm tatbikatı gerekçesiyle tekrar birliğe çağırdı. Özel aracıyla alaya gelen Poshor, doğrudan alay komutanının makamına çıktı.

TRT baskını için görevlendirilen askerlerle TRT binasına hareket eden Poshor, özel güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirdikten sonra binaya girdi. Yarbay Ümit Gençer ile dokuz uzman çavuşun darbe bildirisinin okunduğu TRT stüdyosuna girmesi üzerine Poshor, emrinde bulunan askerlere, "Kimseyi içeri almayın. Giriş ve çıkışları kapatın" emri verdi.

"Tesadüfen geldim"

İddianamede ifadesine yer verilen Poshor, darbe girişiminden bir gün önce izin alıp Türkiye'ye gelmesini "tesadüf" olarak nitelendirdi.

"Albay rütbesindeki bir kişinin yurt dışında görevliyken izinli olduğu dönemde Ankara'da bir başka göreve çağrılmasının kurallara uygun ve normal olup olmadığı" sorulan Poshor, "Bunu görev olarak değerlendirmemek lazım. Muhafız Alay Komutanlığında mevcut alay komutanı önceki alay komutanlarını kendi komutanı olarak telakki eder. Eski alay komutanları mevcut alay komutanının isteğini kırmazlar genelde. Bu durum TSK'nın kurallarına uygundur." şeklinde cevapladı.

Darbe girişiminin olduğu tarihte, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın kendisine IŞİD tehdidinden bahsettiğini savunan Poshor, şöyle devam etti:

"Ben buna inandım, bu inançla hareket ettim. TRT'ye Fatih ve Yusuf uzmanla gittik. Muhsin Kutsi Barış'ın bana ayarladığı kamuflajları giymiştim. Glock marka beylik tabancam ve MP5 marka tabanca vardı. Uzmanlarda da aynı şekilde tabancaları ve MP5 vardı. TRT'deyken ben başlangıçta giriş kapısı civarındaydım. Ümit Gençer yarbay yukarıya çıkmıştı. Okunan bildiri Ümit yarbayın elindeydi. İlk paragrafına da göz attım. Darbe girişimini de orada anlamıştım. Kendisinin okuyacağını anladım çünkü üzerinde harici elbise vardı. Ben ona 'Sen bildiriyi okuma. Başın belaya girer' dedim. O da 'Genelkurmay'ın emri okuyacağız' dedi. Niye bildiriyi okumaktan vazgeçtiğini, spikere okuttuğunu bilmiyorum. O sırada oradan ayrılmıştım."

"Sırtımdan yaralandım"

Reji odasında yere yatırılıp kelepçelenen kişileri kendisinin kurtardığını anlatan Poshor, "Daha sonra aşağıya giriş kısmına indim. Orada darbecilere ait helikopterden açılan ateş sırasında şarapnel parçası bana isabet etti, sırtımdan yaralandım. Ekrem yarbay ayağından yaralandı, bölük komutanı Anıl binbaşı, yanımdaki Fatih Gazel uzman yaralandı. Topluluk halinde tam ortaya düştü. Bir asker daha bizden daha ağır yaralanmıştı." ifadelerini kullandı.

Poshor, ifadesinde şunları kaydetti:

"Sonra Muhafız Alayından Tabip Albay Okan geldi, ambulansla bizi GATA'ya götürdü. GATA'ya varınca silahım belimdeydi. Orada pantolonumu kestiklerinde silahımı aldılar, nöbetçi subaya teslim etmeye çalışıyorlardı, şu an nerede bilmiyorum. Sadece MP5'le sivilleri uzaklaştırmak için havaya ateş ettim. Ambulansa binerken MP5'i benden Yusuf uzman aldı.

Ben kesinlikle cemaatçi değilim, tasvip etmiyorum. Dünya görüşüm onlardan çok farklıdır. Ben sosyal demokrat dünya görüşüne sahibim. Darbe girişimini de önceden haber almadım. Darbe girişiminde tutuklananlar muhtemelen bulundu. Beni çağıran albay Muhsin Kutsi Barış demek ki darbeci. Rejideki yarbay hariç diğer TRT'ye gelenlerin hiçbirisinin darbe girişiminden haberlerinin olduğunu zannetmiyorum. Benim yanımdaki uzmanlarımın da bilmediğine eminim."