ANKARA (AA) - Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davada, tanıkların beyanlarının alınmasına devam ediliyor.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tanık olarak dinlenen Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Albay Altan Bora, 15 Temmuz günü saat 10.00'da Diyarbakır'da bulunduğu sırada Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'nin yeni göreve başlayan tabur komutanlarına başarılar dilemek istediğini, bu konunun kendisine garip geldiğini çünkü o zamana kadar böyle bir davranış görmediğini söyledi.

Terzi'nin askeri hattan tabur komutanlarıyla görüştüğünü, kendisinin de görüşmeyi merak ettiğini ve bir kişiye sorduğunda "Yeni göreviniz hayırlı olsun, görevlere her zaman hazırlıklı olun. Benim görevlere hazırlık konusunda üç prensibim var; çantasız, sırt çantalı, tam ağırlıklı çantalı hazırlıklı olmaktır." diye tavsiyelerde bulunduğunu öğrendiğini anlatan Bora, akşam saat 21.00'den sonra, sanık eski binbaşı Fatih Şahin'in koridorda bağırarak, Semih Terzi'nin bana ulaşamadığı için kendisini arayarak, 12 ve 16'ncı taburlara alarm verdiğini söylediğini ve hızla oradan uzaklaştığını ifade etti.

Grup lojistikçisi başçavuşun kendisini arayarak, Fatih Şahin'in bütün mühimmatı almak istediğini bildirmesi üzerine buna izin vermediğini, Semih Terzi'yi arayarak alarm verip vermediği ve mühimmat konusundaki onaylarını aldığını anlatan Albay Bora, alarm konusunu Terzi'den teyit aldığını kaydetti.

Bu sırada Ankara'da savaş uçaklarının uçtuğunu, kalkışma şeklinde haberlerin basına yansıdığını ifade eden Bora, "Özel Kuvvetler Komutanlığının kalkışmanın içerisinde bir unsurumuz olacağını aklıma getirmedim. Böyle bir şey varsa da bunu engelleyecek bir unsurduk biz. Üç sene boyunca Genelkurmay'da üst düzey komutanlarla temaslarda bulundum, onların memlekete bakışlarını, silahlı kuvvetlere bakışlarını çok iyi bilirim, böyle bir şey aklıma kesinlikle gelmedi." dedi.

Diyarbakır'dan kalkan Semih Terzi'yi taşıyan uçak havadayken Zekai Aksakallı ile görüştüğünü, Aksakallı'nın, daha önce aramadığı için kendisini azarladığını, "Semih Terzi hain, emir komuta zinciri dışında. Emir komuta bende, 7'nci Kolordu Komutanının emirlerine uyabilirsin." dediğini belirten Albay Bora, o saatten sonra her emirde Zekai Aksakallı'nın onayını aldığını, o esnada darbe teşebbüsünden haberdar olduğunu ve darbenin karşısında yer aldığını söyledi.

Aksakallı ile görüşmesinin ardından uçakta bulunan sanık binbaşı Fatih Şahin'e, Volkan Yaman'ın cep telefonundan mesajlar gönderdiklerini, "Semih Terzi'nin hain, emir komuta zinciri dışında" olduğunu bildirdiklerini anlatan Albay Bora, Semih Terzi'nin Diyarbakır'a geldiğinde ısrarla Fatih Şahin'e ulaşmak istediğini, isteseydi başka taburları da yanında götürebileceğini anlattı. Bora, uçakla giden gruptan sadece Fatih Şahin'i tanıdığı için ona ulaşmak istediğini belirtti.

Albay Bora, "Helikoptere binip giden herkes tutuklu. Binmeyenlerle Suriye'de çalıştık, kahramanlıkları yazmakla bitmez. Yanlış zamanda yanlış yerde olanları ayırmak gerekir. Biz görev için hayatımızı feda etmeye hazırız, bu karşılıklı güven ve aldığımız eğitimle alakalıdır. Sevmese bile kendisine verilen görevi yerine getirmek için ateş anında komutanın üstüne atlar bizim arkadaşlarımız. Verilen görevi sonuna kadar yapar, sorgulamaz. Uçağa binen arkadaşların vicdani sorumluğunu taşıyorum. Uçağa binen arkadaşların birçoğunun suçsuz olduğunu savunuyorum, sadece yanlış zamanda yanlış yerde olduklarını düşünüyorum." diye konuştu.

Albay Bora'nın sözleri üzerine şehit Ömer Halisdemir'in ailesinin avukatı Hüseyin Aydın, tanıkların sanıkların suçsuz olduklarına yönelik görüş belirtmesinin usule aykırı olduğunu belirterek, tanıkların sadece gördüklerini anlatması gerektiğini söyledi.

Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu da "15 Temmuz'da biz kendi milletinin üzerine ateş edecek, Meclisini bombalayacak kadar alçalan bir güruhu yargılıyoruz. Sizin soruşturma aşamasında üç kişiyi diğerlerinden ayıran beyanlarınız var. İfadelerinizde sadece gördüklerinizi anlatın." dedi.

Tanık Albay Bora, Diyarbakır'da Semih Terzi ve sanık binbaşı Fatih Şahin'i baş başa konuşurken gördüğünü, yanlarına gidip "Özel mi görüşüyorsunuz" diye sorması üzerine "Yok Altan Albayım, yok deyip aralarını açtılar." ifadesini kullandı.

Sanık Fatih Şahin havaalanındayken Semih Terzi'nin kendilerine özel bir şey söylemediğini, taburların mevcutlarını sorduğunu belirten Bora, "Havaalanında Gölbaşı'na gidileceğini söylemedi. Ben de emir komuta silsilesinde hareket ettim. Alarmla ilgili faaliyetleri gerçekleştirdim. Bunun sadece bana itham edilmesini kabul etmiyorum." diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun kendisine Albay Bora ya da Volkan Yaman'dan, Semih Terzi'nin hain olduğunu dair mesaj gelip gelmediğini sorduğu sanık Fatih Şahin, Volkan Yaman'ın telefonundan Semih Terzi'nin hain olduğuna dair bir mesaj almadığı yanıtını verdi.

-Tanık Albay Çelik'in ifadesi

Tanık olarak dinlenen Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli Albay Fırat Çelik de 15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanlığında Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı ile bir toplantıya katıldığını, saat 20.20'de darbeci Albay Ümit Bak ile kışlaya geçtiğini, evine bırakma teklifinde bulunduğu Bak'ın bunu, kışlada çalışacağı için kabul etmediğini, ardından kendisinin de kışladan ayrıldığını anlattı.

Gece saatlerinde gelişmeler üzerine kışlaya hareket ettiğini, saat 23.50 sıralarında kobra helikopterlerinden kışlaya ateş açıldığını gördüğünü belirten Çelik, bunun üzerine Zekai Aksakallı'yı aradığını, nizamiye bölgesindeki darbecilerle irtibat kurmaya çalıştıklarını, saat 00.15'e kadar kışlada olduğunu bildiği Albay Ümit Bak'ı 10-15 defa aradığını, yanına gelen bazı subay ve astsubaylarla kışlaya girmek, karargahı ele geçirmek konusunda anlaştıklarını kaydetti.

ÖKK'da görevli, olay tarihinde albay rütbesinde bulunan Ömer Faruk Bozdemir'in en kıdemli personel olarak emir komutayı ele aldığını, bu sırada Kara Harp Akademisinden iki üsteğmenin yanlarına gelerek içeri gireceklerini söylediğini, içeride bulunan darbeci Üsteğmen Sezgin Güney'in bu kişilere telefonda, "Abi içeri girin, müsaade ediyoruz" dediğini duyduğunu ifade eden tanık Çelik, bunun üzerine telefonu o kişilerin elinden alarak, darbeci Güney'e "Bunları içeri alıyorsunuz da bizi niye almıyorsunuz" diyerek bağırdığını, Kara Harp Akademisinden gelen kişileri de etkisiz hale getirdiklerini söyledi.

Çelik, Diyarbakır'da bulunan Albay Altay Bora ile telefonla görüştüğünde Semih Terzi'nin hain olduğunu kendisine söylediğini belirtti. Diyarbakır'dan gelen ekipte bulunan ancak helikopterle kışlaya geçmeyen Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz ile de görüştüğünü anlatan Çelik, Yüzbaşı Yılmaz aracılığıyla sanıklardan üsteğmen Mihrali Atmaca'ya ulaştıklarını, Atmaca'ya Semih Terzi ve Ümit Bak'ın hain olduğunu söylediklerini kaydetti.

Tanık Çelik, sabah gün ağarmaya başlayınca kışlaya telleri atlayarak girdiklerini, darbecilerle çatışmaya başladıklarını, o esnada kendileriyle birlikte hareket eden Astsubay Başçavuş İsmail Oğuz'un yaralandığını ifade ederek, çatışarak karargaha girdiklerini, ilk olarak sanıklardan başçavuş İsmail Çınar ile karşılaştıklarını, onunla durum değerlendirmesi yaptıklarını, daha sonra da sanıklardan Mihrali Atmaca ile buluştuklarını söyledi.

Sanık Mihrali Atmaca'nın kendileriyle birlikte darbecilere karşı mücadele ettiğini, darbeci albay Ümit Bak ve beş darbeci askerin, Atmaca'nın timi tarafından etkisiz hale getirildiğini belirten Çelik, nizamiye bölgesini de darbecilerden kurtarmak için Atmaca'nın timinden yardım istediklerini ancak dokuz kişilik timin sayısının sadece karargahı kurtarmak için yeterli olduğunu belirtti.

Tanık Çelik, ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı'nın saat 10.40'ta kışlaya geldiğini, ilk olarak şehit Ömer Halisdemir'in naaşının yanına giderek, yüzünü açtığını ve öptüğünü, ardından bütün personele teşekkür ettiğini kaydetti.