Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Antalya Kültür Merkezi'nde düzenlenen "33. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası Toplantısı"nın kapanış programında, ekonomi ve çalışma hayatı başta olmak üzere ülkenin her alanda gelişip büyüdüğünü söyledi.

Kendisine 50 yıllık hedefler belirleyen, yerli ve milli üretimini yapan, istikrarlı büyümesiyle dünyada birçok ülkeyi geride bırakan vizyon sahibi bir Türkiye olduğuna işaret eden Selçuk, ekonomide sağladıkları atılımları, refahı, tabana yaymak adına oluşturdukları yeni istihdam alanlarıyla kalıcı ve verimli hale getirmenin mücadelesini verdiklerini bildirdi.

2002'ye göre 2018'de iş gücünü 8 milyon 456 bin artırıp 32 milyon 274 bine, istihdamı ise 7 milyon 384 bin artırıp 28 milyon 738 bine ulaştırdıklarına dikkati çeken Selçuk, iş sağlığı ve güvenliğinin çalışanlar için bir lüks, seçenek değil, zorunluluk olduğuna değindi.

Bugün iş kazaları ve meslek hastalıklarının, dünyada her yıl milyonlarca çalışanın hayatına mal olduğunu aktaran Selçuk, tek bir çalışanın dahi mesleği sebebiyle hayatını kaybetmediği sağlıklı bir çalışma hayatına kavuşmayı hedeflediklerini ifade etti.

"Bu sebeple 17 yıldır her alanda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği alanında da ortak aklı ve iş birliğini temel alan bir çalışma prensibini benimsedik. Tüm paydaşlarımızı dahil ederek, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyini kurduk." diyen Selçuk, güçlü bir yasal zeminin yanında, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün içselleştirilmesinin kalıcı ve sürdürülebilir iyileşme sağlamak için en önemli unsur olduğunu söyledi.

"Eğitim alan iş yeri sayımızı yüzde 842 artırdık"

Selçuk, işverenleri, çalışanlarına daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sunmaları için teşvik ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:

"10'dan az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli işletmelerimize iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde kullanılmak üzere maddi olarak devlet desteği sağlıyoruz. 50'den fazla çalışanı olan çok tehlikeli işletmelere de iş sağlığı ve güvenliği açısından önemli bir teşvik uygulamasını bu yıl başlattık. Bu iş yerlerinde 3 yıl içinde ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmezse, işsizlik sigortası işveren payı üç yıl süreyle yüzde 50 indirimli olarak alınacak. Ayrıca 50'den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan küçük işletme sahipleri de sertifika sahibi olarak, kendi iş yerlerinin iş güvenliği çalışmalarını kendileri yürütebiliyor. Bu kapsamda bugüne kadar, protokol imzaladığımız kamu kurum ve kuruluşlarıyla üniversitelerden eğitim alarak başarı gösteren 52 bin işveren ve vekilini belgelendirdik. Tüm bu teşvik ve desteklerimizle işverenlerimizin iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi görevlendirme yükümlülüğünü, çalışanlarımızın iş sağlığı ve güvenliğe hizmetlerine erişimini kolaylaştırdık. Böylece 2013'ten bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti alan iş yeri sayımızı yüzde 842 artırdık."

"Yüzde 44'lük azalma söz konusu"

Ortaya koydukları çalışmalar ve sonuçların gelecek hedeflerinin teminatı olduğuna dikkati çeken Selçuk, "Sektörel olarak yaptığımız eğitim, rehberlik amaçlı projelerimiz, işveren, çalışan, iş sağlığı, güvenliği profesyonellerine yönelik düzenlediğimiz konferans, çalıştay, sempozyumlar ve tüm tarafların katkıları neticesinde yüz binde ölümlü iş kazası oranında yüzde 44'lük bir azalma söz konusu." dedi.

Bakanlık olarak çalışma hayatındaki teknolojik gelişmeleri takip ettiklerine değinen Selçuk, bu dönüşümlerin iş sağlığı ve güvenliği alanına sağlayacağı fayda, doğuracağı sorunları değerlendiklerini bildirdi.

"Yapay zeka teknolojisini kullanarak, 'Önlemenin dijital yolu' sloganıyla 'İş Sağlığı ve Güvenliği Bilgi Yönetim Sistemi'ni kurduk." diyen Selçuk, sağlık sistemi ve çalışma hayatına ilişkin verileri sahadan alınan verilerle birleştirip, anlamlandırarak, akademisyenler, iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri ile kamunun kullanımına sunabilmeyi hedeflediklerini ifade etti.

Bu sistemin ilk faydasına, istatistik biriminde yapılan bir çalışmayla şahit olduklarını anlatan Selçuk, "Bu çalışmaya göre, sürekli iş göremezlikle sonuçlanan bir iş kazasının hukuki maliyeti bir KOBİ'nin öz sermayesinin yüzde 30'una denk gelmektedir. Oysa önlemek ödemekten çok daha insani ve ucuz. İşverenlerimizin iş sağlığı ve güvenliğini sadece bir maliyet unsuru olarak görmemelerini istiyoruz. Çünkü çalışanlarının sağlık ve güvenliklerini önemseyen işletmelerin gelecekte de rekabet gücü kazanarak öne çıkacağına inanıyoruz." diye konuştu.