Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı, TÜYAP'taki IDEF’19 14. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nın açılış törenindeki konuşmasına, dost ve müttefik ülkelerin temsilcilerini ve dünyanın önde gelen savunma firmalarının yöneticilerini Türkiye'de görmekten duyduğu memnuniyeti belirterek başladı.

Bakan Akar, 1993'ten beri iki yılda bir gerçekleştirilen IDEF'i bu yıl da iki kıtanın buluştuğu, "birçok kültür ve medeniyete ev sahipliği yapan, barış ve hoşgörünün timsali, dünyanın en özel ve güzel şehirlerinden biri" olarak nitelendirdiği İstanbul'da yapıldığı belirterek, bu tip organizasyonların savunma sanayi alanındaki teknolojik gelişmelerin takip ve tedarikine, orta ve uzun vadede uluslararası iş birliği imkanlarının geliştirilmesine katkılar sağladığını ifade etti.

IDEF'in bölgesinde en büyük, dünyada ise sayılı fuarlar arasında yer aldığını vurgulayan Akar, "Günümüzde teknolojinin etkisiyle her alanda büyük bir gelişim ve dönüşüme şahitlik ediyoruz. Bu teknolojik gelişmelerin lokomotifi olan savunma sanayinin önemi ve etkisi de her geçen gün artmaktadır. Teknolojiyi iyi yöneten ve bilgi teknolojilerini etkin kullanan ülke ve kuruluşlar uluslararası alanda üstünlük sağlarken, teknolojiyi iyi yönetemeyen, gelişmelere uyum sağlayamayan ülkeler ise her türlü tehdit ve tehlikeye maruz kalabilmektedir." diye konuştu.

Türkiye'nin savunma sanayine son yıllarda çok büyük önem verdiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği, teşviki ve desteğiyle savunma teknolojileri alanında önemli hamleler yaptığını belirten Bakan Akar, büyük bir inanç ve yüksek bir motivasyonla çıkılan yolda savunma sanayide yerlilik ve millilik oranının yüzde 20'lerden yüzde 70'lere çıkarıldığını söyledi. Bunu yeterli görmediklerini de dile getiren Akar, şöyle konuştu:

"Kat etmemiz gereken uzun mesafeler olduğunun farkındayız. Biliyoruz ki rehavet, atalet, tembellik ve gaflet gelişmenin, ilerlemenin önündeki en büyük engellerdir. Bu nedenle çalışmalarımız azimle, kararlılıkla ve başaracağımıza olan inançla devam edecektir. Temel amacımız, güvenliğimiz ve dolayısıyla TSK’nın ihtiyaçlarının yanı sıra, dost ve müttefik ülkelerin savunma ihtiyaçlarının zamanında karşılanması, yeni üretim imkanlarının oluşturulması, ülke kaynaklarının etkin ve verimli kullanımının artırılması, yerli ve milli savunma sanayinin oluşturulmasıdır. Geçmişte TSK'nın ihtiyaçları, doğrudan alım veya ortak üretim modelleri yoluyla karşılanmıştır. 2000’li yıllardan itibaren bu yaklaşım değişmiş, yerini milli değerlerimiz ve menfaatlerimiz üzerinde yükselen etkin, yerli ve yenilikçi bir savunma sanayi anlayışına bırakmıştır."

"Sahada yeteneklerini ispatlamıştır"

Bu anlayışla yapılan çalışmalar sonunda savunma sanayinde büyük ivme kazanıldığını ve ortaya çıkan ürünlerin TSK envanterine girdiğini belirten Akar, şunları kaydetti:

"MİLGEM gemilerimiz, Altay ana muharebe tankı, Fırtına topçu sistemleri, ATAK taarruz helikopteri, silahlı/silahsız insansız hava araçları, Hürkuş başlangıç ve temel eğitim uçağı, ilk uçuşunu gerçekleştiren ve yakında seri üretim süreci başlayacak olan Gökbey genel maksat helikopteri bunlar ürünlerimizden bazı örneklerdir. FETÖ'den temizlendikçe güçlenen TSK, yurt içinde ve sınır ötesinde etkin bir şekilde mücadele ederken aynı zamanda yerli ve milli savunma sanayimiz de her geçen gün gelişmekte, güçlenmektedir. Terörle mücadele harekatı kapsamında büyük başarıyla icra edilen operasyonlarda Mehmetçiğimizin kahramanlık ve fedakarlığının yanı sıra yerli ve milli savunma sanayimizin geliştirdiği üstün teknolojiye dayanan harp silah, araç ve gereçlerinin önemi ve katkısı açıkça görülmektedir. Uluslararası standartlarda üretilen, TSK tarafından kullanılan ve fuar suresince göreceğiniz bu milli silah ve sistemlerimiz bizzat sahada yeteneklerini ispatlamıştır. TSK’nın ihtiyaçlarının karşılanmasıyla beraber, bu sistemlerin ihracatlarının gerçekleştirilmesinden de gurur duyduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. "

Akar, savunma sanayinde faaliyet gösteren dört firmanın, dünya devleri ile yarışır hale gelmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek, "Dünyanın en büyük 100 firması arasında yer alan bu firmalarımız, milletçe gurur kaynağımız olmuştur. Tüm bu başarılar kamu, vakıf kuruluşları, özel sektör ve üniversitelerin işbirliği neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu sinerji ve dinamizm ile insan kaynağımız, fabrika ve tersane gibi imkanlarımız etkin şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemin, ülkemizi kritik teknolojilerde azami ölçüde yerli ve milli bir savunma sanayiine ulaştıracağına ve uluslararası alanda teknoloji ihraç eden güçlü bir ülke konumuna taşıyacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

Savunma sanayine yatırım yapmak isteyen yabancı girişimcilerin varlığının Türkiye'de henüz bulunmayan teknolojilerin Türk sanayisine kazandırılması bakımından da önemli olduğunu dile getiren Akar, "Bu nedenle dengeli bir iş birliğini hayata geçirmek isteyen ülke ve kuruluşların ülkemize yapacakları yatırımlara desteğimiz devam edecektir. Amacımız, savunma sanayi alanında fayda maliyet analizi titizlikle yapılmış projeler geliştirerek iş birliği çalışmalarımızı en üst noktalara taşımaktır." dedi.

Akar, son yıllarda birçok dost ülkeyle imzalanan anlaşmalar çerçevesinde iş birliğinin güçlendirildiğini ifade ederek, "Her geçen yıl daha fazla ülke ve firmanın iştirak ettiği IDEF-2019 süresince, birçok iş birliği anlaşması ve protokolü imzalanacaktır." diye konuştu.