ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılanmasına, sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbeye hazırlık toplantılarının yapıldığı Tandoğan'daki ofisin kira kontratında kefil sıfatıyla adı bulunan sanık Murat Bayrakçeken, savunmasını yaptı.

Üniversiteden mezun olduktan sonra Sivas'ta özel bir dershanede çalıştığını kaydeden Bayrakçeken, 2007'de evlenince yeni iş aradığını, sigorta ve maaş avantajı nedeniyle 2008'de örgüte bağlı Selçuk Fen Dershanesi'nde çalışmaya başladığını anlattı. Ardından, yine örgüte bağlı Çorum'daki Ahi Dershanesi'nde 5 yıl görev yaptığını ifade eden Bayrakçeken, dershane kayıt sıkıntısı çekince işten çıkarıldığını, Çorum'da iş bulamayınca çocuğunun eğitimini de düşünerek Ankara'ya taşınmaya karar verdiklerini belirtti.

Atanamadığı için FETÖ'ye ait kurumlarda öğretmen olarak görev yaptığını belirten Bayrakçeken, FETÖ ile bir bağının olmadığını, bu kurumlarla işçi işveren hukuku dışında başka bir ilgisinin bulunmadığını savundu.

Ankara'da uzun süre iş aradığını anlatan Bayrakçeken, "İş bulamayınca maalesef 'Bir de Maltepe Dershanesine uğrayalım' dedik. Görüştüğümüz kişi, CV doldurmamızı istedi. Görüşme çok da sıcak bir ortamda geçmedi. Eşimle iş aramaya devam ettik. Bir süre sonra bizi çağırdılar. Ben Etimesgut, eşim Elvankent'te çalışmaya başladı. Bu arada ben eğitim koçluğuyla ilgili bir sertifika aldım. Sene sonunda dershaneden ayrılarak eğitim koçluğu alanında iş aradım." diye konuştu.

- "Sürmen ile samimiyetimiz ilerledi"

İş ararken Hoşdere Caddesi'ndeki eğitim ve danışmanlık bürosunda Ahmet Sürmen ile tanıştığını aktaran Murat Bayrakçeken, "Kendisi bana özel ders vermediklerini ancak zaman zaman bu yönde taleplerin geldiğini, özel ders isteyen olursa beni arayabileceğini söyledi ve telefonumu bırakmamı istedi. Telefonumu bıraktım, zaman zaman Sürmen'i aradım. Bürodan bana yönlendirilen kişilere kurs veriyordum, ücreti firmayla paylaşıyorduk. Bu süreçte Sürmen ile samimiyetimiz ilerledi." dedi.

Bir gün Sürmen'in kendisini telefonla ofise çağırdığını anlatan Bayrakçeken, şöyle devam etti:

"Odasına girdiğimde Sürmen'in yanında biri vardı. Yanındaki kişinin emlakçı olduğunu söyleyen Sürmen, yeni bir ofis açacağını, mülk sahibinin ikinci kefil istediğini belirtti ve kefil olup olamayacağımı sordu. Ben eşimin bilgisinin olmadığını söyledim. O sıralar kefillikte eş rızası arandığı yönünde haberler vardı. Emlakçı, 'Sen imza atıver, prosedür gereği, formaliteden ibaret' dedi. Ahmet Sürmen'in rica ve ısrarı üzerine kefil olmayı kabul ettim. Tandoğan Mebusevleri Mahallesi'ndeki ofisin kira sözleşmesi bilgisayar çıktısı olarak hazırlanmış, Ahmet Sürmen ve Fatih Baştürk'ün isim ve imzası atılmıştı. Emlakçı benim ismimi, kimlik numaramı ve telefonumu sorup kendi el yazısıyla sözleşmeye ekledi. İmza attım. Ondan sonra o yerin bahsi hiç geçmedi. Sözleşmeye ikinci kefil olmam bu şekilde gerçekleşti. Ofisle alakam bu kadardır."

- "Ofisi hiç görmedim"

Ahmet Sürmen'i tesadüfen tanıdığını, herhangi bir kişinin Sürmen ile tanışmasına referans olmadığını öne süren Bayrakçeken, "Sürmen'in örgüt bağlantısı olup olmadığını bilme imkanım yoktur. Tandoğan'daki ofisin danışmanlık üzerine tutulacağını biliyordum. Sözleşmeye kefil olmam tamamen hatır icabı gerçekleşti. Ofisi hiç görmedim. Kiralanması, kullanılması aşamasında hiç bulunmadım." dedi.

Darbe girişiminin ardından kaçmadığını, 4 ay sonra evinde gözaltına alındığını belirten Bayrakçeken, savunmasına şöyle devam etti:

"Süreci bilsem Ahmet Sürmen ve Fatih Baştürk gibi kaçardım. Fatih Baştürk bu soruşturmada sanık bile değil. Onlar biliyorlardı ki hala bulunamadılar. Ben kaçmadım. Darbeden 4 ay sonra evimde gözaltına alındım. Hiçbir şeyden haberim yoktu, suçsuzdum. Akıncı iddianamesinde sanık olduğumu gazeteden öğrendim. Sırf imzam ve daha önce KHK ile kapatılan dershanelerde çalıştığım için bu dosyaya eklendiğimi düşünüyorum. Darbeden 4 ay önce imzalanan kira sözleşmesinde 2. kefilin darbecilikle suçlanması hukuki değil. Kaldı ki darbe toplantılarının Ümitköy'deki bir villada gerçekleştiği söyleniyor. Tandoğan'daki bu yerde böyle bir toplantı yapıldığına ilişkin bilgi yok. Kendi halinde ekmeğinin peşinde koşan biriyim. Darbeyle bir ilgim yok."

Tanık beyanları ve ByLock kullanıp kullanmadığı sorulan Bayrakçeken, ByLock'un hukuki delil olamayacağına ilişkin uzun süre savunma yaptı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, sanıktan sadece kendisine yöneltilen sorulara cevap verip, üzerine atılı suçlamalarla ilgili savunma yapmasını istedi, ByLock'un delil olup olamayacağının bu yargılamanın konusu olmadığını hatırlattı.

Giray, uyarısına espriyle karşılık veren sanığa, "Laubalilik yapma. Sabrımı zorlama, zorlarsan farklı şekilde muamele ederim. Laubaliliğe gerek yok. Bize hukuk dersi verme." diye tepki gösterdi.

ByLock kullanmadığını, kimsenin telefonuna bu programı yüklemediğini öne süren sanık, örgüt mensubu olduğuna dair aleyhinde ifadesi bulunan Şükrü Kaya'nın beyanlarını da reddetti.

Sanıklardan Yüzbaşı Mustafa Altunay ve Timur Özgen'in savunmalarının ardından mahkeme heyeti, duruşmayı, yarın devam etmek üzere tamamladı.