Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumuna kargoyla gelen ders kitapları dışındaki dokümanların kendisine teslim edilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri süren tutuklunun bireysel başvurusunu kabul edilemez buldu.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 16 Kasım 2016 tarihli yazısında, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesi uyarınca ceza infaz kurumlarında terör suçundan tutuklu ve hükümlü olarak bulunanlara, öğretimine devam edenlere gelen ders kitapları hariç kargo yoluyla ya da yakınları aracılığıyla gelen hiçbir dokümanın teslim edilmemesi gerektiği belirtildi.

Söz konusu yazıda, talep edilen hukuki mevzuatın ve kurum kütüphanesinde bulunmayan yayınların ise ücretleri tutuklu ve hükümlülerin emanet para hesabından karşılanması koşuluyla ceza infaz kurumu aracılığıyla temin edilebileceği belirtildi.

İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu da ilgili Kanun ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün yazısına dayanarak kurumda terör suçundan tutuklu ve hükümlü bulunanlara, kargo yoluyla ya da yakınları aracılığıyla gelen dokümanların teslim edilmemesine karar verdi.

Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu bulunan İbrahim Kaptan, bu karara itiraz etti.

İnfaz Hakimliği, kararın yasa ve yönetmeliklere uygun verildiği gerekçesiyle itirazı reddetti. Ret kararına yapılan itirazın da kabul edilmemesi üzerine Kaptan, ders kitapları dışında kargo yoluyla ya da yakınları aracılığıyla gelen dokümanların kendisine teslim edilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini öne sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Yüksek Mahkeme, iddiayı açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez buldu.

Kararda, Adalet Bakanlığı verilerine göre şikayetin olduğu dönemde ceza infaz kurumlarında yaklaşık 245 bin hükümlü ve tutuklu bulunduğu aktarıldı.

Yüksek Mahkemenin kararında, bu kişilerin tümüne gönderilen yayınların incelenerek mahpuslara verilmesini istemenin, ceza infaz kurumu idareleri üzerinde kurum düzeni ve güvenliği ile suç işlenmesinin önlenmesi görevlerini layıkıyla yerine getirmelerine engel olacak derecede yükümlülük oluşturulmasına yol açabileceği vurgulandı.

Başvurucunun, emanet hesabına ücretinin yatırılması halinde İnfaz Kurumu idaresi aracılığıyla süreli ve süresiz yayın talep etme hakkı olduğu gibi İnfaz Kurumu kütüphanesinden yararlanma hakkının da bulunduğu belirtilen kararda, şunlar kaydedildi:

"Başvurucu, ücreti yatırılarak yayın talep etme sisteminin düzgün işletilmediğinden, İnfaz Kurumu kütüphanesinin yetersiz olduğundan ya da belirli bir haber veya düşünceye erişiminin sağlanması için devletin sahip olduğu pozitif yükümlülükleri yerine getirmediğinden şikayetçi olmamıştır. Başvurucunun şikayetinin somut bir yayına veya bilgiye erişememesine ilişkin olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda Anayasa Mahkemesi, İnfaz Kurumunun kurum güvenliği ve suç işlenmesinin önlenmesi amacına yönelen şikayet konusu uygulamanın zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantısız da olmadığı kanaatine ulaşmıştır.

Somut olayda, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı anlaşılan başvuru konusu uygulama nedeniyle başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir."