Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) işgali ve burada çıkan olaylarda Prof. Dr. İlhan Varank'ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin şehitedilmesiyle ilgili 52 sanığın yargılandığı davanın altıncı duruşması tamamlandı.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu karşısında yer alan binadaki salonda yapılan duruşmada savunma yapan eski İBB Sivil Savunma Sekreteri Mehmet Tunç, FETÖ üyeliğiyle suçlandığını anımsatarak, ancak kendisinin 54 yıllık meslek hayatında tüm örgütlerle mücadele ettiğini savundu.

İddianamede darbecilerle iş birliği yaptığı ve onlara yardım ettiği gerekçesiyle suçlandığını anımsatan Tunç, "Ben 15 Temmuz’da 21.00 sıralarında Beyoğlu’ndaydım. AKOM Müdüründen telefon aldım ve bana 'Jandarmalar gelmiş ben gidemiyorum, bakabilir misin?' dedi. Ben de tanıdığım bir emniyet müdürünü aradım, o da bana bir şeyler olduğunu, araştırdıklarını söyledi. AKOM binasına gittim, beni 2 er durdurdu. Erlere subayı çağırmalarını söyledim. Gelen subay bana ’TSK iradeye el koydu, uzaklaşın buradan. Birçok insan tutuklandı’ dedi. Ben buna şaşırdım ve oradan uzaklaştım” ifadelerini kullandı. 

"FETÖ'nün başındaki şarlatanı hiç gördün mü?"

Güvenlikçilerin kendisine "Biz de silahımızı alıp çıkalım mı askerlere karşı?" diye soru sorduğunu söyleyen Tunç, "Benim öyle bir yetkim yok. Allah korusun adamlar ateş ederlerse siz de ölürsünüz, siz bilirsiniz." yanıtını verdiğini iddia etti.

Askerlerin daha sonra silahları güvenlik görevlilerine teslim ettiğini aktaran Tunç, "Polisler gelince silahları onlara teslim ettik. Ben gece boyunca 22 defa polisleri aradım. 80 yaşındayım yolda yürüyemiyorum ben, darbe girişiminde ne yapabilirim?" ifadelerini kullanarak savunmasını tamamladı.

Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın’ın "FETÖ’nün başındaki şarlatanı hiç gördün mü?" sorusu üzerine, Tunç "Hayatımda görmedim." dedi.

"Havaya ateş ederek merminizi boşa harcamayın" talimatı

Savunma yapan sanık er Fuat Özalp, terör saldırısı nedeniyle kışladan çıkarıldıklarını, İBB binasının etrafında çevre güvenliği amacıyla konuşlandırıldıklarını savundu.

Komutanları tarafından yollara bariyer çekilme emri verildiğini kaydeden Özalp, "Vatandaşlar gelmişti ve bize tepki göstermeye başladılar. Bunun üzerine Albay Zeki Demir G3 tüfeği doldurarak önce havaya ateş açtı, grubun tepkisi artınca grubun üstüne ateş açmaya başladı. Birkaç kişinin yere düştüğünü gördüm. Zeki Albayın baskısı nedeniyle havaya ateş etmek istedim, silahım tutukluk yaptı. Bunu gören ismini bilmediğim bir yüzbaşı 'Git başka askerin silahını al' dedi. Ben de başka erden silah aldım ve 2-3 el havaya ateş açtım." şeklinde savunma yaptı.

Sanık Zeki Demir’in kendilerine "Havaya ateş ederek merminizi boşa harcamayın, grubun üzerine ateş edin." dediğini aktaran Özalp, vatandaşların kendilerine yanlış yaptığını söylemeleri üzerine bir arkadaşıyla beraber silahları kaldırımın üzerine bıraktıklarını söyledi. 

Hiçbir şeyi hatırlamadı

Davanın en önemli sanıklarından Albay Zeki Demir 15 Temmuz darbe girişiminde vurulduğunu belirterek, “Gözlerimi hastanede açtım. Gerek polislere gerek savcılığa verdiğim ifadede hiçbir şeyi hatırlamadığımı söyledim. Şimdi de hatırlamıyorum.” ifadelerini kullandı.

Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın, sanık Demir’in iddianamede isnat edilen suçlara ilişkin savunma yapmasını istedi.

Sanık Demir, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin ve öncesinde yapılan toplantılarla ilgili bir şey hatırlamadığını belirtip, başka konularla ilgili savunma yapmak istedi.

Dava kapsamında savunma yapan tutuklu sanık erlerin hepsi sanık Demir’in halka ateş açtığını, birçok insanı yaraladığını söylemişti.

Duruşma, sanık savunmalarına devam edilmek üzere yarına ertelendi.​