ANKARA (AA) - FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahında yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davada savunma yapan sanık eski Üsteğmen Kadir Bozan'ın kendisini Fransa'da 1894'te haksız yere casuslukla suçlanarak vatan haini ilan edilen ve 12 yıllık yargılama sonunda aklanan Yüzbaşı Alfred Dreyfus'a benzetmesi duruşmayı izleyen şehit yakınları ve gazilerin tepkisine neden oldu.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.

İddianamede, olay günü görevli olmadığı halde Genelkurmay Karargahı'na saat 02.00 sıralarında helikopterle giderek gece boyunca karargahın işgaline yönelik darbe faaliyetlerini silahlı olarak sürdürdüğü belirtilen tutuklu sanıklardan eski Üsteğmen Bozan, hakkındaki iddiaları reddetti.

Darbe girişimi gecesi, Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevliyken, ismini hatırlayamadığı koordinatör bir binbaşının, Genelkurmay Başkanlığında güvenliğin sağlanması için kendisi dahil 5-6 kişiye emir verdiğini savunan Bozan, saat 03.30 civarı helikopterle Genelkurmay Başkanlığına geçtiklerini anlattı.

Kalkışmadan saat 23.00 civarı haberdar olduğunu, birliğinde bulunduğu süre içinde hiçbir yasa dışı olaya karışmadığını ileri süren Bozan, karargahtaki komutanın Genelkurmay Başkanlığında olduğunu düşündüğü için güvenlik gerekçesiyle emre itaat ederek buraya gittiğini ileri sürdü. Bozan, helikoptere binenlerin hücum yelekli ve silahlı olması istendiği için bu şekilde helikoptere bindiğini söyledi.

Helikopterin karargahta sivil araç park yerine indiğini, buradan olup bitenleri görmesinin mümkün olmadığını öne süren Bozan, bir süre burada beklediğini, bu sırada tam teçhizatlı, rütbesini tam göremediği bir komutanın güvenlik gerekçesiyle burada beklemeye devam etmeleri gerektiğini söyleyerek yanlarından ayrıldığını iddia etti.

Park yerinde, kapıları açık bir koruma aracında beklediklerini söyleyen Bozan, bu sırada harp okulu öğrencilerinin başında duran bir rütbelinin, öğrencilerin silahsız ve mühimmatsız nöbet tutmasının sakıncalı olduğunu söyleyip silah ve mühimmat istediğini savundu. Kendisinin de yanındaki birkaç kişiyle emre uyduğunu söyleyen Bozan, yakındaki bir yerden aldıkları 5-6 silah ve mühimmatı getirerek, rütbeli personele teslim ettiğini ifade etti.

"Emniyet için götürülen malzemelerin bir noktadan bir noktaya taşınmasına yardımcı oldum. Başka bir şey yapmadım." savunmasını yapan Bozan, sıkıyönetimin ne zaman biteceğini sorduğu çevredeki rütbeli personelin de bir şeyden haberi olmadığını söylediğini aktardı.

Bozan, karargahta sabah saat 09.00 civarı gördükleri birkaç sivil kıyafetli kişinin, Genelkurmay Başkanının koruma subayları olduğunu söylediklerini belirterek, koruma astsubaylarından birinin, yanlarındaki bir yüzbaşıyı Korgeneral Zekai Aksakallı ile görüştürdüğünü anlattı. Sanık Bozan, "Afalladık, şok olduk. Sonra spor salonuna inip beklemeye başladık." dedi.

Ardından polislerce gözaltına alınıp Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne götürüldüklerini anlatan Bozan, hiçbir yasa dışı faaliyete karışmadığını, Genelkurmay Başkanlığına da kalkışmaya katılmak için değil devletinin yanında olmak için gittiğini ileri sürdü.

"Amaç neydi, hedef neydi, istenen neydi anlayamadım, hala anlayamıyorum." diyen Bozan, Genelkurmay Başkanının içeride olduğunu sanarak, sabaha kadar ondan gelecek emri beklediğini öne sürdü.

Bozan'ın, savunması sırasında işkenceye uğradığını iddia etmesi, gazi ve şehit yakınlarının tepkisine neden oldu. Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, sanığa bu yöndeki şikayetleriyle ilgili dava açabileceğini söyledi.

- Tepki çeken "Dreyfus" savunması

Sanık Kadir Bozan, savunmasının sonunda kendisini, Fransa'da 1894 yılında haksız yere casuslukla suçlanarak vatan haini ilan edilen ve 12 yıllık yargılamalar sonunda aklanan Yüzbaşı Alfred Dreyfus'a benzetti.

Tarihte "Dreyfus olayı" olarak anılan gelişmeleri anlatan sanık Bozan, Dreyfus'un durumunu kamuoyuna taşıyan ünlü Fransız Yazar Emile Zola'nın yazısından da alıntı yaptı.

Bozan'ın, "O zamanın Dreyfus'u biz ve bizim gibiler. Sizden de istediğim bu devrin Emile Zola'sı olmanız. O, Fransa'nın kaderini değiştirdi, siz de Türkiye'nin kederini değiştirin. Radikal adımları atarak, geleceğe ışık tutun. Canınızı bile ortaya koymaktan çekinmeyecek bir hukuk insanı olduğunuza inanıyorum. Devir değişir." şeklindeki sözlerine şehit ve gazi yakınları tepki gösterdi. Başkan Oğuz Dik de "Ben kabul etmiyorum" zaten dedi.

Bozan'ın savunmasının sonunda, bazı sanıklar ve avukatlarının alkışlaması üzerine şehit ve gazi yakınları, bu kez de "Neyi alkışlıyorsunuz, Allahsız kitapsızlar, FETÖ'nün köpekleri" diyerek tepki gösterdi.

Savunmasının ardından sanık Bozan'ın çapraz sorgusuna geçildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Avukatı Hüseyin Aydın, sorularının ardından Bozan'ın "Dreyfus"lu savunmasına istinaden, "Ben de sözlerimi Emile Zola ile sonlandırıyorum. (Gerçek yürüyor bunu hiçbir güç durduramaz). Ne Fetullahçı çete, ne de arkasındaki emperyalist güçler." dedi.

Bir kısım şehit yakınları ve gazilerin avukatı Fatih Atalay ise Bozan'a, "Koskoca Genelkurmay Başkanlığını 10-20 kişi mi kurtaracak, Rambo musunuz ki az kişiyle gidiyorsunuz? Hiç aklınıza gelmedi mi darbe girişimi olduğu?" diye sordu. Bozan da "Sayın avukat, etrafımda Rambo görseydim onları gönderirdim zaten." diye karşılık verdi.

Atalay, sözünü tamamlarken ise "Emile Zola'dan bahsettiniz. 'Oğuz Dik'in Emile Zola olmasını istiyoruz' dediniz. Ben, Oğuz Dik'in ve tüm hakimlerin Emile Zola değil Hz. Ömer adaletiyle hak isteyene hakkını vermelerini, baş isteyenin başını kesmelerini istiyorum." diye konuştu.

- Dreyfus olayı

Tarihte "Dreyfus olayı" olarak bilinen olayda, Fransız ordusunda görevli Yüzbaşı Alfred Dreyfus, 1894'te, Alman Askeri Ataşesi Von Schwartzkoppen'e bazı gizli askeri belgeleri gönderdiği gerekçesiyle tutuklandı.

Tutuklanmasından 4 yıl sonra 13 Ocak tarihli L'Aurore gazetesi, ünlü yazar Emile Zola'nın ilk sayfayı kaplayan makalesi ile yayımlandı. "J'accuse! / İtham Ediyorum!" başlıklı makalede Zola, Yüzbaşının masumiyetini savundu, genelkurmayı ve yargıçları suçlayarak yeniden yargılama istedi.

Haksız yere casuslukla itham edilen ve müebbet hapse mahkum olan Dreyfus, 1906'da yeniden yargılanarak aklandı.