Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Havalimanında düzenlenen  "2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Kapanış Töreni"ne katıldı.

Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, geçmişi anlamak ve geleceği anlamlandırmak için önemli gördüğü Modern Bilimin Öncüleri İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Sergisi'nin küratörlerini ve İstanbul Havalimanı işletmecilerini tebrik etti.

Sergide adına özel bir bölümün yer aldığı, İslam bilim ve teknoloji tarihine yaptığı katkıların daima şükranla hatırlanacağını söylediği Prof. Dr. Fuat Sezgin'i rahmetle yad eden Erdoğan, "Burada yer alan ve her biri bilim tarihinde önemli yere sahip özel bölümler, medeniyetimizin altın sayfalarını teşkil ediyor. Maziden atiye bir köprü kuran bu muhteşem birikimin yeni nesillere tanıtılması için çaba harcayan herkese şükranlarımı sunuyorum." dedi.

"Tarih geleceğimizi kurma fırsatı veriyor"

İnsanlık tarihinin, savaşlardan çok ilmi zenginliklerle şekillenerek bugünlere geldiğini anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Tarih, bugün bize geçmişimizi kucaklama yanında geleceğimizi kurma fırsatı da veriyor. Semerkant'tan Kurtuba'ya kadar böyle büyük bir medeniyet inşa eden bir milletin mensubu olduğumuzu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Asırlar boyunca, İstanbul'u, Kahire'yi, Şam'ı, Bağdat'ı birer bilim ve kültür merkezi haline getiren İslam dünyasının, yeniden tarihine yaraşır bir dirilişi gerçekleştirmesi mümkündür. Binlerce yıldır insanların sahip olduğu birikimin en önemli taşıyıcılarından biri olan İstanbulumuz inşallah gelecekteki büyük atılıma da ev sahipliği yapacaktır. Sergiyi ziyaret edecek her yaştan kardeşimizin özellikle evlatlarımızın medeniyet perspektiflerinin genişleyeceğine, derinleşeceğine, zenginleşeceğine inanıyorum."

Erdoğan, İslam medeniyetinin bir ilim ve irfan medeniyeti olduğunu belirterek, "İlk emri 'Oku' olan, Peygamberi beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi tavsiye eden bir medeniyetin bilgiye, araştırmaya, kitaba, kütüphaneye önem vermesi kadar tabii bir durum yoktur. Kağıdı Çinliler bulmuş olsa da onu hakkıyla kullanan ve daha sonra Batı'ya ulaştıran bizim ecdadımızdır. Açılışını yaptığımız sergi, medeniyetler tarihini yazanların düştükleri temel bir hatanın ortaya konması bakımından da çok önemlidir." ifadelerini kullandı.

Bilim tarihinin bugünkü kaynaklarının, büyük ölçüde Avrupa referanslı, istisnaları dışında oryantalist bakış açısının ürünü olduğunu dile getiren Erdoğan, Avrupa'yı bilimsel gelişmenin merkezine alan, bilimler tarihini neredeyse 500 yıl öncesinin icat ve keşifleriyle başlatan bu oryantalist bakış açısının hem eksik hem de yanıltıcı olduğunu dile getirdi.

Avrupalı bilim insanları bu birikimle tanışmamışken, İslam şehirlerinin çoğunda çok kıymetli eserlerden oluşan kütüphanelerin bulunduğunu anlatan Erdoğan, bu kütüphanelerin, hem İslami ilimlerde hem de pozitif bilimlerde binlerce alim yetiştirdiğini aktardı.

İslam mütefekkirleri ve bilginlerinin, 8. yüzyıldan itibaren bilimsel düşünceye kaynaklık edecek çok yönlü araştırmalar yaptığını, başarılı sonuçlara ulaştığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Örneğin algoritmaya ismini veren El Harezmi'dir. Açıların pergelle ölçümünü geometriye kazandıran El Kindi'dir. Ondalık kesirleri geliştiren El Kaşi'dir. Dünyanın güneşe uzaklığını ölçen, gün dönümü, gece-gündüz eşitliği hakkında Toledo'da 400'den fazla rasat yapan El Zerkali'dir. El Havi isimli 20 ciltlik tıp ansiklopedisi İngilizler tarafından 1500'lü yıllardan itibaren tam 40 kez basılan Ebu Bekir er-Razi'dir. Mikroskop ve teleskop çalışmalarının temelini kuran El Hişam'dır. Görme olayına bilimsel açıklama getiren El Heysem'dir. Farabi, Medinetül Fazıla isimli eseriyle ilham kaynağı olmuştur. İbn-i Haldun ise sosyoloji alanında Montesquieu ve Durkheim'in yoluna ışık tutmuştur. El-Gafiki, İbnü'l Baytar, El-Dinaveri botanik ilminde bütün dünyayı etkilemiştir. Modern tıp biliminin temelini atan İbn-i Sina, Ebü'l-Kasım, İbn-i Rüşt, İbn-i Zühr gibi binlerce İslam bilgininin görmezden gelinmesi mümkün olabilir mi? Bilimi dünü ve bugünüyle yalnızca Batı'ya hasretmek ve Müslüman alimleri yok saymak, şayet kasıtlı değilse ancak cehaletle izah edilebilir."

Medeniyetler tarihini, İslam medeniyetini görmezden gelerek yazmanın mümkün olmadığını ifade eden Erdoğan, Türkiye olarak, bu bilinçle bilim ve teknoloji sahasında bugün ulusal ve uluslararası seviyede büyük atılımlar gerçekleştirmenin gayreti içinde olduklarını söyledi.

Recep Tayyip Erdoğan, sergilenen medeni mirası paha biçilmez değerde görmekle kalmıyor daha da zenginleştirilerek geleceğe taşınması gereken bir emanet kabul ettiklerini belirtti.

Bugün insanlığın bilim ve teknolojide vardığı noktanın, hayranlık uyandırıcı olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Tabii ilim çok emek, sabır ve azim ister. Mesela Biruni, boylam derecelerini ölçmek için Gazne'den Bağdat'a iki sene yürüyüş yapmıştır. Fuat Sezgin hocamız, günün 17 saatini çalışarak geçiren ve daha fazla çalışamadığı için hayıflanan bir ilim adamıydı. İslam, bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalarıyla bu zenginliğin yeniden keşfedilmesini sağlayan Fuat Sezgin hocamız bize neyi kaybettiğimizi hatırlatmıştır. Kendisi 'Türkiye'de bir uyanma başladı' derken, sahip olduğu büyük birikime bakarak konuşuyordu. Ülkemizin, Fuat Sezgin hoca gibi bir deryayı çok geç keşfetmiş olması en büyük kaybıdır, kaybımız olmuştur. Hocamızın 'İslam medeniyetinin büyüklüğünü, kendi insanımıza anlatmak, batılılara anlatmaktan zordu' tespiti acı bir gerçeği ifade ediyor. Yıllarca bu milleti aşağılık kompleksi bataklığında çırpınmaya zorlayanların istediği de tam olarak buydu. Geçmişte ilim adına hiçbir şey yapılmıyor muydu? Elbette yapılıyordu ama ilk düğme yanlış iliklenince, başlangıç noktası hatalı olunca, doğru sonuçlara ulaşılamıyordu. Üniversitelerimiz başta olmak üzere bu konuda öncülük etmesi gereken kurumlarımız, asli işleri yerine öğrencilerin kılık, kıyafeti gibi meselelerle uğraştıkları için ilim adına mesafe kat etmek mümkün olamıyordu. İşte sergiyi gezerken bize rehberlik eden Sümeyye kızımız, başörtüsü sebebiyle ülkemizde okuyamayıp, Avusturya'ya gidip orada üniversitesini bitirip, oradan başarılı bir matematikçi olarak ülkemize dönmüş, bugün de bize bu güzel sergiyi hazırlayan kardeşlerimizden biri olmuştur. Biz işte bu yanlışlığı düzelttik. Ülkemizin ve milletimizin medeniyeti ile tarihi ile kültürü ile barışmasını sağlayarak başlangıcın doğru olmasını sağladık. Sonrası zaten kendiliğinden geldi, geliyor."

"Türkiye kendisine çizilen hudutları aşıp geçmiştir"

Erdoğan, Türkiye'nin geçen 17 yılda her alanda olduğu gibi bilim ve teknoloji sahasında da ayağına vurulan prangaları parçalayıp kendisine çizilen hudutları aşıp geçtiğini anlattı.

Şu anda içinde bulundukları İstanbul Havalimanı'nın bu başarının en güzel örneklerinden biri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye bu abide esere sahip olana kadar içeride ve dışarıda pek çok engelle karşılaştığını söyledi.

Erdoğan, yeri geldiğinde projenin dış kredilerinin iptal edildiğini, yeri geldiğinde olumsuz kampanyalarla inşaatın durdurulmak istendiğini aktararak, "Fakat ülke ve millet olarak kararlı duruşumuz sayesinde bugün herkesin kullanırken hayran kaldığı bu eser ortaya çıkmıştır. Tabii işimiz var. Daha bu eserde yapılacak çok şeyler var. Onlar da bittiği zaman bu eser çok daha farklı bir konuma gelmiş olacak. Tam kapasiteyle nisan ayında hizmet vermeye başlayacak havalimanımızda bugün 50 milyonuncu yolcuya ulaşıldı ve bir saat önce onu da Amerika'ya uğurlamak için kendileriyle orada bir merasim düzenlendi. Böylece ilk etabın kapasitesi olan 90 milyon yolcu hedefine kısa sürede varılacağı anlaşılıyor. Bu da bize 150 milyon yolcu kapasitesi ile ilgili hazırlıkları hızlandırmamız gerektiğini gösteriyor. Ardından da 200 milyonluk kapasiteye doğru yürüyeceğiz." 

Bilim ve teknolojinin lokomotifi konumunda olan savunma sanayiinde yaptıklarının çok önemli olduğunu dile getiren Erdoğan, dün düzenlenen törende toplamda 6 adetten oluşan denizaltı filosunun ilk ürününün denize indirme törenine katıldığını hatırlattı.

Erdoğan, savunma sanayilerini karada, denizde ve havada güçlü kılacak 700'ü aşkın projeyi aynı anda yürüttüklerini belirterek, Türkiye'nin insansız hava aracı teknolojisinde dünyanın ilk 4 ülkesinden biri olduğunu belirtti.

Özel sektörün hem savunma sanayisinde hem de ticari konularda gurur verici çalışmalar yaptığını ifade eden Erdoğan, "İnşallah cuma günü 'Türkiye'nin Otomobili Projesi'nin tanıtım törenine katılacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnşallah 2053 ve 2071 vizyonuyla hedeflerimize ulaşmış, medeniyetimizin yeniden yükselişinin müjdesini tüm insanlıkla paylaşmış olacağız. Tabii burada aynı bölgede olduğumuz için bir konuyu hatırlatmadan geçemeyeceğim, o da hemen yanı başımızdan inşallah Kanal İstanbul Projesi hayata geçecek. Fakat daha şimdiden Kanal İstanbul'la ilgili birileri 'yapamazsınız' diyorlar. 'Yaptırmayız' diyorlar ve müteahhitlere de tehdit savuruyorlar. Ne diyorlar? 'Sakın ha ihalelere katılmayın, eğer katılacak olursanız biz iktidara geliyoruz geldiğimizde sizin bu aldığınız ihaleyi iptal ederiz. Sen zaten iktidara gelemeyeceksin ki.... Bu millet size bu ülkede iktidar vermez. Niye? Siz yapılacak her şeyin önüne dikilen bir anlayışsınız. Dikili ağacınız yok bu ülkede ve dikili ağacı söken bir zihniyetsiniz. Bunlar gezici biz ise kısa bir süre önce bir günde 11 milyon fidan ve ağacı diken bir iktidarız. Farkımız bu. 'Yapamazsınız' diyorlar. Bir Boğazımız var, siz Independenta olayını unutuyor musunuz, orada o tanker 7 ay, 8 ay yanarken hiç sordunuz mu acaba neden böyle oldu? Zaman zaman yalılara bindiren kuru yük gemileri, tankerler... Bunları görmüyor musunuz? Hepsinden öte Montrö Anlaşması Türkiye'ye ne kazandırmıştır, ne kaybettirmiştir? Acaba bunu hiç düşündünüz mü? İnanın bunların böyle bir derdi yok. Fakat şimdi Kanal İstanbul'la onlara bunu anlatacağız, göstereceğiz ve bunu görecekler. Bunlara sorsan Marmaray da olmazdı, Avrasya da olmazdı 3. Köprü, Osmangazi de olmazdı. Yaptık mı ? Yaptık. 3,5 saatte İstanbul'dan İzmir'e gidiyor muyuz? Gidiyoruz. Ya senin milletvekili olduğun yere gidiyoruz. Fakat mesele 'marifet iltifata tabidir' anlayışına yakın olmak. Bunların böyle bir derdi yok. Olsa da olmasa da biz 'at denize balık bilmezse halik bilir' diyerek yolumuza devam edeceğiz. Adımlarımızı atacağız."

Erdoğan, sergide emeği geçenleri tebrik ederek, sözlerini, "Bu çatı altında eserleri, icatları, keşifleri sergilenen, medeniyetler tarihine unutulmaz izler bırakan, medeniyetler mimarlarını ki bu sergi inşallah bir yıl devam edecek. Bir yıl boyunca burada bütün rehberler gelen turistlere, yolculara orada rehberlik etmek suretiyle bu eserlerin tanıtımını yapacaklar. Bilge düşünürlerimizi, rahmetle minnetle yad ediyorum. Çatısı altında bulunduğumuz bu eserin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen artık konsorsiyum desek mi demesek mi bu bizi biraz düşündürüyor ama mecburen öyle diyeceğiz tabii. 5'li başladılar. Şimdi 4'e düştüler, bu 4'lü konsorsiyumu da tebrik ediyorum. Başarılarının artarak devamını diliyorum." diye tamamladı.

Törenden notlar 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, kızı Esra Albayrak, Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırma Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersan Aslan, Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırma Vakfı Başkanı Mecit Çetinkaya, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, Başakşehir Spor Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ, futbolcu Emre Belözoğlu katıldı.

Çetinkaya, Erdoğan'a "Fuat Sezgin Yılı Açılış Töreni"nin fotoğrafını ve Fuat Sezgin ile aynı karede oldukları fotoğrafı, Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersan Aslan da El Cezeri'nin şifreli sandığını hediye etti.

Çetinkaya, ev sahipliğinden dolayı İGA Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz'e teşekkür plaketi verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile atılımcılar tören sonunda aile fotoğrafı çektirdi.