Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, "Anayasa, Hakimler ve Savcılar Kurulunu (HSK) güven veren şekilde düzenlemek zorundadır ama hakimlerimizi özgürlükçü ve amaçsal yorumlar verecek şekilde eğitmek de kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu ikisini yan yana getirdiğimizde sorunumuz büyük ölçüde çözülecektir." ifadesini kullandı.

TBB'den yapılan yazılı açıklamaya göre, TBB ve Alman Avukatlar Birliği tarafından Ankara'da gerçekleştirilen yuvarlak masa toplantısında konuşan Feyzioğlu, hukuk devleti mücadelesinin bir süreç olduğunu ve elde her sorunu bir anda çözebilecek sihirli bir değnek bulunmadığını belirtti.

Maddi ceza hukukunun değiştirilmesini çok önemli bulmadığını ifade eden Feyzioğlu, "Çünkü özgürlükten nasibini almamış, özgürlükçü pencereden bakmayı bilmeyen ve muhakeme hukukunun temel ilkelerini özümsememiş bir hakim, (çocukluğunuzdan hatırlarsınız Heidi ile Peter'in maceraları vardı), Heidi'nin dedesini bile terör örgütü üyeliğinden mahkum edebilir." ifadesini kullandı.

Feyzioğlu, önemli olanın maddi ceza hukukunun nasıl uygulandığı olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Türk maddi ceza hukukunda sorun büyük değildir. Türk ceza muhakemesi hukukunun kanun kısmında da sorun büyük değildir. Ceza muhakemesi hukukunun uygulanmasında sorun büyüktür. Bunu da gidermenin yolu bir tarafta HSK'nin oluşumunu siyasi iradeden bağımsız hale getirmektir. Bu bir anayasa değişikliği meselesidir. Ancak HSK'yi arzu ettiğimiz bağımsızlık seviyesine çekmek kürsüde oturan hakimlerin keyfiliğini önlemeye yetmez. O zamanda eskiden gördüğümüz hakimler hükümetini anımsatan ya da hatırlatan uygulamalar görürüz. Yani seçilmemiş hakimlerin kendi siyasi ideolojilerini dayattığı uygulamalar da kabul edilemez. Hakimlere tarafsızlık ve bağımsızlığı vermenin yanında o hakimleri yargı mekanizması içinde denetleyecek ve özgürlükçü bir pencereden karar vermelerine imkan sağlayacak eğitimle buluşturacak adımlardır doğru adımlar.

Anayasalardan mucize sonuçlar beklemek her zaman için kolaycılıktır. Anayasa, HSK'yi güven veren şekilde düzenlemek zorundadır ama hakimlerimizi özgürlükçü ve amaçsal yorumlar verecek şekilde eğitmek de kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu ikisini yan yana getirdiğimizde sorunumuz büyük ölçüde çözülecektir. Bizim işimiz hukuk devletidir hukukun üstünlüğünü sağlamaktır."

"İçilecek su ve solunacak hava gibidir"

Alman Avukatlar Birliği Başkanı Edith Kindermann ise Türkiye Barolar Birliği ile iş birliği ve diyaloğu sürdürmek istediklerini belirtti.

Kindermann, Almanya'da yeniden hukuk devletini kurarken, "Hukuk devleti günlük ekmek, içilecek su ve solunacak hava gibidir." sözünden hareket ettiklerini kaydetti.

Almanya Federal Anayasa Mahkemesi, AİHM kararları ve AİHS hükümleri kapsamında adil yargılama ve avukatlığın rolüne ilişkin açıklamalarda bulunan Kindermann, "Avukatın özgürlük hakları vatandaşın hukuku katılımını sağlar. Avukatın icraatı hukuk devletinin gerçekleşmesine yarar. Avukat müvekkilini hak kaybından korumalıdır. Avukat, müvekkilini, çatışmalardan uzak tutarak ve ihtilaflardan uzaklaştırarak refakat eder. Mahkemelerin vereceği yanlış kararlardan korur ve anayasaya ve devlet ilkelerine aykırı etkilere karşı güvenceye alır." değerlendirmesinde bulundu.

Toplantıda, Kindermann'ın yanı sıra Yönetim Kurulu Üyesi Ulrich Karpenstein, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Stefan von Raumer, Brüksel Bürosu Yönetici Yardımcısı Nicolas Schaeffer ve Uluslararası İlişkiler ve İnsan Hakları Bölümü görevlisi Niklas Malte Müller yer aldı.