'BAKSI MÜZESİ BÖYLE BİR KAFA TUTMADIR'

Açılış öncesi konuşan Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, insan hayatında modernizm ve küreselleşme kavramlarına ilişkin değerlendirme yaptı, şunları söyledi:

"İnsanoğlu doğduğu günden bugüne kadar hep daha iyi ve daha sorunsuz bir dünyaya sahip olabilmek için hep çaba göstermiştir. Bu değişmemiştir. Yer yer o amacı bencilleşerek kendini mutlu etmeye doğru yönelse de bu büyük amaç hep var. Onun için bu doğrultuda insanoğlu çeşitli formüller ve yöntemler geliştirmiştir. Bunlardan biri de modernize dediğimiz kavram. Fakat benim bu modernizeyle oldum olası bir sorunum oldu. Çünkü modernizm sizi kimliğinizle kabul etmek yerine sizi tanımladığı gibi kabul eden bir sistem. Onun içinde modernizm bizi sanki biraz aldatmış gibi gözüküyor. Ben bu aldanmışlık olmayı bir algı diye düşünüyorum. Bir önemli şey ise küreselleşme; bu kavramında eninde sonunda dayandığı şey hepimizin daha mutlu bir dünyada yaşıyor olmamızdır. Fakat küreselleşme bazen insanları sabitledi, malı serbest bıraktı. Bazen de malı da serbest bıraktı bazı insanlarıda. Onun için bu bir dualite, bu bir ikilem. Bu ikilem bence insanı aynı zamanda mutsuz kılan, kimliğiyle ilgili tartışma alanları yaratan ve ön yargılara neden olan bir durumdur. Yani bu ikili bizi evimizden aslında uzaklaştırdı. Tekrar evimize dönebilmeyi deniyoruz. Hep bu evde olabilme ve kendi öykümüze sahip çıkabilmeyi istiyoruz. Onun içinde birilerinin bu işe kafa tutması lazımdı. Bizim Baksı müzemiz de işte böyle bir kafa tutmadır."

'KALBİNİZİ AKLINIZLA BİRLEŞTİRİN'

Baksı Müzesi'ni resim ve heykel yapar gibi hayata geçirdiğini anlatan Prof. Dr. Koçan, şöyle devam etti:

"Bu müzeyi yaparken bir resim, heykel gibi yaptım. Çünkü bu kadar tahammül edilemezdi bir projenin üretilmesine. Onun için en büyük sanat yapıtım Baksı Müzesi. Bu müzenin içerisinde de bir şeyler koymam lazımdı. Bunun için de müracaat ettiğim yer ise benim öz yaşamım oldu. Son yıllarda şunu söyleme başladım; kalbinizi aklınızla birleştirin. Kalbiniz olmadan aklınızla yaptığınız şey insani olmayabilir. O nedenle kendi çocukluğuma, kendi geçmişime ve deneyimlerime kalbimi öne çıkararak yeni bir yaklaşım sergiledim. Bu yaklaşım beni çocukluk anına denk düşürdü. Burada gördüğünüz sergide aslında 60 yıl önce burada inekleri otlatan Hüsamettin ile 65 yıl önce şurada mezarlıkta babasını bekleyen Hüsammettin'e ulaştım. Oradaki hayat saftı, yalındı ve derinlikliydi. Sergiyi okuyabilmek için biraz dikkatli bakmak lazım. Nasıl anılar sessiz ve yalınsa, sergi de o kadar sessiz ve yalın bir sergidir."

KOÇAN'I TEBRİK ETTİ

Maliye Bakanı Naci Ağbal ise gayretlerinden ötürü Prof. Dr. Koçan'ı tebrik etti, "Hocamız güzel kavramları sıraladı. Bu vesileyle saatlerce konuşmak mümkün. Geleneksellik, modernite, küreselleşme bunlar hayatımızın zamana ve mekâna yayılan sürecinde çok farklı boyutlarda bizi etkileyen ve etkileri de hala daha devam eden olgular. Biz bu olgular içerisinde zamana ve mekâna hitap eden insanlar olarak bir taraftan bireysel mutluluğumuzu yakalamaya çalışırken bir taraftan da etrafımıza mutluluk yaymak istiyoruz. Hocamın gayretlerini bir müze yapmak olarak görmüyorum açıkçası. Bu bölgede yaşayan bütün insanları mutlu etmek, onlara bir değer katmak için çaba ve gayret olarak görüyorum. O açıdan çok kıymetli ve takdire şayan" diye konuştu.

'BURAYI ÇOK KIYMETLİ BİR ESER OLARAK GÖRÜYORUM'

Baksı Müzesi'ni çok kıymetli bir eser olarak gördüğünü ifade eden Bakan Ağbal şöyle konuştu:

"Bugün bizi burada kesiştiren aslında geçmişimizin ortaklığıdır. Hocamızın kişisel sergisini açıyoruz. Kendisini ve eşini tebrik ediyorum. Aslında insan kendi dışındaki objelere ve nesnelere bakarken kendi iç dünyası, zihni, vicdanı, ruhu ne kadar derinse, karşısındaki obje ne olursa olsun o derinliği yakalayabilir. O derinliği yakalamak için sanatkâr olmaya gerek yok, Maliye Bakanı olmaya hiç gerek yok. Ne olursak olalım ruhumuzun içine dönelim, kendi iç benliğimizde ruhumuzun okumasını yapalım. Dışarıda gördüğümüz obje işte böyle bir şeydir. 17'inci 18'inci yüzyılda bu romantizm akımı ortaya çıktığında insanlar doğayı ilk defa keşif etmemişlerdi. Sadece doğaya farklı bir formatta bakmaya başladılar. İnanıyorum ki bu sergide kendi iç dünyamızdan bir bakışla bakabilirsek benim gibi, hocam gibi bu dağlarda, bu ovalarda anıları olan herkes o anılardan bir kısmını burada objeler üzerinde, renkler üzerinde mutlaka bulacaktır."

Konuşmaların ardından protokol üyeleri ile konuklar kurdele keserek serginin açılışı yapıldı. Bir süre sergiyi gezen Ağbal'a akademisyen ve sanatçı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan sergi ve müze hakkında bilgiler verdi. Heykel, tuval resmi, yerleştirmeler, doğal malzemeler, metal ve ahşap gibi teknikler aracılığıyla oluşturulan eserler sanatseverlerin de beğenisi kazandı.

BAKSI MÜZESİ

Baksı Müzesi, Bayburt’un 45 kilometre dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kuruldu. Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar Köyü'nde yükselen sıra dışı müze, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yan yana, iç içe yer veriyor. Sergi salonları, depo müze, atölyeler, konferans salonu, kütüphane ve konukevi ile 40 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi, Bayburt doğumlu sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın bireysel düşü olarak 2000 yılında filizlendi. Bu fikri hayata geçirmek amacıyla 2005 yılında Baksı Kültür Sanat Vakfı kuruldu. Müze, başta sanatçılar olmak üzere çok sayıda gönüllünün katkısıyla yıllar içinde gerçek bir toplumsal projeye dönüştü. Müze, Avrupa Konseyi'nin 2014 yılı Müze Ödülü'nü de aldı.