Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre Sönmez, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından gözaltına alındı.

Sönmez, 22 Temmuz 2016'da çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı. Tutukluluğa karşı itirazları reddedilen Sönmez, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Meslekten ihraç edilen, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesinde tutuklu olarak yargılaması süren ve örgütün "Yargıtay ceza daireleri sorumlusu" olduğu belirtilen Sönmez, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması gibi nedenlerle aralarında adil yargılanma hakkının da bulunduğu çeşitli haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.

Yüksek Mahkeme, başvuruyu, iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması, başvuru yollarının tüketilmemesi gerekçesiyle kabul edilemez buldu.

- Karardan

Başvurucunun soruşturma süreci devam ederken bireysel başvuruda bulunduğunun belirtildiği kararda, bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla başvurucu hakkındaki kovuşturmanın devam ettiği bildirildi.

Derece mahkemelerinin yargılama ve temyiz süreçleri beklenmeden soruşturma sürecindeki adil yargılanma hakkı ihlali şikayetlerinin başvurucu tarafından bireysel başvuruya konu edildiğinin aktarıldığı kararda, bu konuda başvuru yollarının tüketilmediği ifade edildi.

Kararda, özel hayata saygı ve konut dokunulmazlığı haklarının ihlallerine ilişkin iddialarla ilgili de başvuru yollarının tüketilmediği vurgulandı.

Başvurucunun, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensubu olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçlamasıyla tutuklandığının hatırılatıldığı kararda, soruşturma mercilerince, isnat konusu suçun kişisel suç olduğu ve başvurucu yönünden ağır cezalık suç üstü halinin bulunduğu kanaatine varıldığı, bu itibarla soruşturmanın genel hükümlere göre yürütüldüğünün görüldüğü kaydedildi.

Kararda, başvurucuya isnat edilen, silahlı terör örgütü üyesi olma suçunun ağır ceza mahkemelerinin görev alanında bulunan suçlardan olduğu hususunda kuşku bulunmadığına yer verildi.

Başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağının bulunduğunun vurgulandığı kararda, "İddianamede, başvurucunun isnat edilen suçu işlediğine dair delil olarak başvurucunun FETÖ/PDY üyelerinin kendi aralarındaki iletişimi sağladığı ifade edilen ByLock uygulamasının kullanıcısı olmasına ve diğer kişiler arasında ByLock üzerinden yaplan haberleşmenin içeriğine dayanıldığı görülmektedir. İddianamede ayrıca tanık beyanlarına da yer verilmiştir." denildi.

FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan başvurucunun, ByLock uygulamasını kullanmasının somut olayın koşullarına göre suçun işlediğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin, anılan programın özellikleri itibarıyla temelsiz ve keyfi bir tutum olarak değerlendirilemeyeceğinin aktarıldığı kararda, şunlar kaydedildi:

"Başvurucunun darbe teşebbüsünün savuşturulması sürecinde gözaltına alındığı ve sonrasında tutuklandığı dikkate alındığında soruşturma süreci bakımından tutuklamanın ölçülülük ilkesinin bir unsuru olarak gerekli olmadığı sonucuna varılması için herhangi bir nedenin bulunmadığı değerlendirilmiştir."