Star Rafinerisi inşaatında çalışan 346 işçi, dün yedikleri öğle yemeği sonrası baş dönmesi ve mide bulantısı şikayetiyle hastaneye sevk edildi. Aliağa Devlet Hastanesi'ne kaldırılan işçilerin tamamının, müdahalenin ardından taburcu edildiği ve sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.      

İşçilerin yemeğinden alınan numunelerin incelenmek üzere laboratuvara gönderildiği bildirildi.

Erdoğan'ın konuşmasında "15 Temmuz gecesi şehit olan kardeşlerime Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize sağlıklı ve huzurlu bir hayat diliyorum. Tedavileri halen süren gazilerimize Rabbim 'den acil şifalar diliyorum. 15 Temmuz gecesi sokakları, meydanları doldurarak inançları, vatanı, bayrakları, gelecekleri için darbecilere meydan okuyan vatandaşlarımın her birine ayrı a ayrı şükranlarımı sunuyorum. Darbecilerin doğrulttukları silahların karşısında dimdik durarak, onların bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösteren her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum.

Sokaklara çıkma imkanı bulamadıkları için aksakallarıyla baş örtüleriyle kucağında uyuyan sabileriyle seccadelerinde sabaha kadar gözyaşı döküp dua ederek darbe direnişine destek veren tüm vatandaşlarıma özellikle şükranlarımı sunuyorum. 16 Temmuzdan itibaren, 29 gün boyunca ülkemizin her köşesinde gece sabahlara kadar demokrasi nöbeti tutan, gündüz de işine gücüne giden şahsım milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 

"RABBİM'E BENİ BÖYLE BİR MİLLETİN EVLADI OLATARAK YARATTIĞI İÇİN NE KADAR HAMD ETSEM AZ"

Biliyorum ki ailelerini, geleceklerini, umutlarını her şeylerini geride bırakarak  mücadeleye koşan erkeklere, kadınlara, gençlere ne desem eksik kalır. Rabbim'e beni böyle bir milletin evladı olarak yarattığı içni ne kadar hamdetsem azdır. Allahım'a bana böyle bir millete hizmet etmeyi nasip ettiği için ne kadar hamdetsem azdır. Mevlama o gece bu kulunu böyle bir milletle birlikte mücadele verme şerefine nail kıldığı böyle bir ihsanda bulunduğu için ne kadar hamdetsem azdır. 

"80 MİLYONLUJK TÜRKİYE'Yİ TESLİM ALACAKLARINI SANDILAR"

Milletimiz neyi hissediyorsa onu hissettik neye öfkeleniyorsa ona öfkelendik, neyi özlüyorsa biz de onu özledik. 40 yıldıR bu çizgiden hiç sapmadığımız için, attığımız her adımda milletimizi yanımızda bulduk.

Bu yüzden milletimize hakim olmaya değil, hadim olmaya geldik. Bizi küçümseyerek milletten uzak tutmaya çalıştılar. Bunu başaramayınca ceza evine attılar. Yine netice alamayınca siyaset yoluyla hizmet etmemize engel olmaya çalıştılar. Bunu yapamayınca, milletin verdiği yetkileri sinsi yollarla elimizden almaya çalıştılar. Sonunda işi 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi canımıza kastetmeye kadar götürdüler. Bu fakirin canını alınca 80 milyonluk Türkiye'yi teslim alacaklarını sandılar. Bu halktan nasibini almamış olanlar milletimizle aramızdaki güçlü rabıtayı göremedikleri için güç kullanarak, silah kullanarak, kan dönerek ülkeyi teslim alma hevesine kapıldılar. Biz milletimizle birlikte ölümü göze alarak yola çıktığımızda bu nasipsizlerin yüreğine korku çoktan düşmüştü.

"ALLAH'IN HESABININ TÜM HESPALARIN ÜZERİNDE OLACAĞINI DÜŞÜNEMEMİŞLER"

FETÖ'nün ordumuza sızmış mensuplarının döktükleri masum kan, onların yüreksizliklerinin, alçaklıklarının, ruhlarının ve bedenlerini sattıkları şarlatanla birlikte yuvarlandıkları ihanet çukurundaki çırpınışlarının eseridir. Bu alçaklar o gece kendilerince her şeyi hesap etmişler. Sadece Allah'ın hesabının tüm hesapların üzerinde olacağını düşünememişler. Türk Milletinin dünyada tanka karşı yumrukla, kurşuna ve bombaya karşı tekbirle karşı koyacak tek millet olduğunu akıllarına getiremedikleri için sokağa adım attıklarından itibaren planları bozuldu. 15 Temmuz gecesine dair öyle hatıralar, kareler, hikâyeleri var ki, inanın üzerimizdeki yükün ağırlaştığını hissediyoruz. 

"YOLA ÇIKARKEN KEFENİMİZİ GİYDİK, ÖYLE ÇIKTIK"

Çanakkale'de son ferdine kadar şehit düşen meşhur 57. Alay'a oğlunu asker olarak gönderen bir baba evladının arkasından şöyle diyordu "Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım, şu yaralı bağrıma kara tşalar çalayım. Hadi yavrum hadi git. Ya gazi ol, ya şehit." Adanalı bir babanın ikizleri özel harekatta şehit oldu. O gün orada 53 şehidimiz oldu. İkisi ise bu ikiz kardeşler. Mekanları cennet olsun. Rabbim bizlere inşallah aynı yolda şahadeti nasip etsin. Biz Allah yolunda dinimiz için, vatanımız için, milletimiz için her an ölmeye hazır, yola çıkarken kefenimizi giydik, yola böyle çıktık. 15 Temmuz gecesi evladını, eşini, çocuğunu darbecilerin üzerine gönderen de aynı duygular içindeydi.  Orada kaç tane asker var, ellerinde silahlar var. Onlardan yoğurt olmaz."

Gazilerimizin içinde 40'ın üzerinde ameliyat geçirenler var. GATA'yı ziyaret ettim. Oradaki gazilerimizi gördüm. Ameliyat üstüne ameliyat. Ama Rabbim'in o murad ettiği hayat, ömür, devam ediyor. Devam edecek. Biz şehitlerimizle ne denli iftihar duyuyorsak  aynen gazilerimizle de iftihar duyuyoruz. Sevdiklerinin şehit olduğunun haberini alanların yüreklerine, o gece kor ateş düşüyordu. Gazilerin yakınları üzüntüyle umudu bir arada yaşıyorlardı. Sağ salim geri dönenlerin yakınları ise, şehitlerin ve gazilerin acısı ile sevinçlerini göstermeye dahi imkan bulamıyorlardı. 

"AH BE ANADOLU, ŞİMDİ HER KÖŞEN AĞLAYAN ANA DOLU"

16 Temmuz akşama doğru darbenin bilançosu ortaya çıktığında bir kez daha dillerimizden "Ah be, Anadolu. Şimdi her köşen ağlayan ana dolu" sözleri döküldü. Atalarımız ateş düştüğü yer yakar diyor. Ancak 15 Temmuz şehitlerimiz terörle mücadele şehitlerimizin ateşi sadece ailelerini değil, milletimizin tamamını yaktı. Yakıyor. Geride kalanların, özellikle de anaların yürek yangınlarını söndüremeyeceğimizi biliyoruz. Bir şehidimizin dilinden ifade edilen şu dörtlük belki annelerimize bir parça ferahlık verir: "Gene hangi duayı okudun anne, vurulduğum yerde güneş açtı, yine mi ağlıyorsun anne, cennetime yağmur yağdı."

İşte bu sesleniş sırf annesine "Evladım gel, yoksa hakkımı helal etmem" dedirtmemek için konuşmasını kesip telefonu kapatarak şehadete koşarak kahramanların cennetten kopup gelen fısıltısıdır. Anneler, babalar, kardeşler, eşler, evlatlar… Emin olunuz ki sevdikleriniz şehittir. Ve rabbimin müjdesi gereğince cennetliktir. Size sadece ve sadece bu unvanın şerefi yeter. Dünyanın tüm malına, mülküne, makamlarına değişilmeyecek bu unvanı şanla, şerefle, gururla taşıyınız. Her yıl 18 Mart'ta Çanakkale'yi yâd ediyoruz değil mi? Bundan sonra 15-16 temmuz da aynı şekilde anılacaktır. Şehitlerimizi unutmayacağız, unutturmayacağız. Her selalar okuduğunda şehitlerimiz akla gelecek.  

Gösel medyanın bunu sürekli olan yayında tutması geleceğe bakışımızı güçlü kılıyor. Onları hatırladıkça geleceğe olan güvenimiz artıyor. Şahadete inanmak, onu yaşamak çok önemli. Bu milletin tarihinde bu var. Bundan sonra da bu olacak. 

15 TEMMUZ TÜRK MİLLETİ VE DEVLETİ İÇİN DÖNÜM NOKTASIDIR

Devletlerin ve milletlerin tarihlerinde geleceklerine yön veren kritik dönüm noktaları vardır. 15 Temmuz türk milleti ve türkiye cumhuriyeti devleti için böyle bir tarihtir. Bundan sonra ülkemizde hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi olmayacaktır. Tek parti döneminin zulmünü yaşayan milletimiz bir daha böyle bir zillete asla rıza göstermeyecektir. 27 Mayıs darbesinin, 12 Eylül darbesinin, 28 Şubat müdahalesinin mahcubiyetini yaşayan milletimiz bir daha asla böyle bir şey maruz kalmayacaktır. Menderes gibi bir beyefendinin dar ağacında son nefesini vermeye engel olamayan milletimiz bir daha böyle bir utancı asla yaşamayacaktır. 

"İRADEMİZİ VE AKLIMIZI KİMSEYE İPOTEK ETMEYECEĞİZ"

Milletimiz bir daha asla FETÖ gibi inancını eğitim ve hayırseverlik duygularını sömürerek ihanet zehrini damarlarına zerk etmek isteyen örgütlerin ülkesinde boy göstermesine izin vermeyecektir. İrademizi ve aklımızı kimseye ipotek etmeyeceğiz.

Bölücü gayelerle milletimizin içine etnik veya mezhebi fitne sokmaya çalışanlara da aynı yolu izleyeceğiz. 15 Temmuz'da onun ayrılmak bir parçası olarak gördüğüm bölücü terör örgütünün saldırılarıyla etrafımızı kuşatmaya yönelik sinsi oyunlarla gördük ki artık, ya olacağız, ya öleceğiz.  Bu sebeple 2023 hedefleri bizim için sıradan bir kalkınma programının çok ötesinde anlamlara sahiptir. Yaklaşık 200 yıldır gerileye gerileye geldiğimiz yerin bir tarafı uçuruma bir tarafı düz duvar gibi yalçın sırtlara çakılıyor. Gidecek yerimiz kalmadı. Kurtuluş savaşımızın ardından razı olduğumuz sınırlarımız misak-ı millimizin dahi gerisinde bulunmasına rağmen hala bize rahat vermiyorlarsa artık geriye değil ileriye bakma zamanı gelmiş demektir. 

ORADAKİ TEKNOLOJİ YOKTU AMA İMANLARI VARDI

Ecdadımız balkan bozgunun acısıyla Çanakkale'de sadece kendi tarihimizin değil dünya savaş tarihinin en büyük zaferlerinden birini kazandı. Onlardaki teknoloji bizde yoktu. Ama bir şeyleri vardı, imanları. Ve çözdüler. Çanakkale'den aldığımız özgüven ve cesaretle kurtuluşla savaşımızı zafere taşıdık. 15 Temmuz bizim yeni Çanakkale'mizdir, Dumlupınar'ımızdır, Sakarya'mızdır. Bu millet 15 Temmuz'da şahlanışını ifade etmiştir. 

Buradan aldığımız cesaret ve güvenle elde edeceğimiz  bir sonraki zafer 2023 hedeflerine ulaşmak olacaktır. Savaşların işgallerin biçim değiştirdiği bir dünyada demokratik, ekonomik, siyasi ve ferdi özgürlüğümüz bizim elimizdeki en önemli fırsattır. Şehitlerimize layık olmanın, gazilerimize şükranlarımızı ifade etmemizin yolu, ülkemizi her alanda muhasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmaya çalışan 2023 hedeflerimize ulaşmaktan geçiyor.

"ALMA MAZLUMUN AHINI, ÇIKAR AHESTE AHESTE"

Bizim bizden başka dostumuz yok. Amerika'da metroda 15 Temmuz ile ilgili ilanlara müsaade etmiyorlar. Benzer şeyleri Avrupa'da yaşıyoruz. G20 zirvesine gittik, vatandaşlarımızla buluşmak için salon toplantıları yapacağız, müracaatlar yapıldı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na müsaade etmediler. Bakanlarımıza müsaade etmediler. Lafa geldiği zaman özgürlükte bahsediyorlar. Ne özgürlüğü? Biz 15 Temmuz'da darbeyle karşı karşıya kaldık. 3 gün Hamburg'u yaktılar, yıktılar. Bumerang gibi. O teröristlerin içinde de buradan Almanya'ya gidip kabul gören PKK teröristleri vardı.  Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Olay budur. 

FETÖ'nün ihanetini unutmayacağız. Unutturmayacağız. Darbe girişimini fiilen yürütenleri, arka planda onları yönetenleri darbecilere destek olanları asla unutmayacağız unutturmayacağız. Batı bize hangi belge diyor. Daha ne belgesi olacka. 250 şehidim var, 2193 gazim.Ne belgesi? Şuanda da bunlar yargılanıyor. Hukukun gereken kararı verecektir. Ama bunlar bizi tatmin etmiyor diyorlar. Bunların Türk mahkemelerinde yargılanmaları gerekir, Alman mahkemelerinde değil" ifadeleri yer aldı.