Fransız yazar Claude Ribbe ‘Napoleon'un Katliamı' adıyla 2006 yılında çıkan kitabında, Fransızların en büyük övünç kaynağı Napolyon'un bir milyondan fazla insanı ırkları nedeniyle katlettiğini yazar.

Ayrıca, Naziler'den önce gaz odalarını Napolyon'un kullandığına kitabında yer veren Ribbe, Fransızların büyük kahramanı(?) Napolyon'un Afrikalılara uyguladığı zulmü tüyler ürpertici örneklerle anlatıyor. Ribbe, Fransız imparatorun dizlerine ulaşan deri çizmeleriyle insanları ezip, öldürdüğünü, özellikle sömürgelerdeki siyahi halkı zincirleyip, köpeklere parçalattığını ortaya koyduğu kitabında bağımsızlık savaşı veren yüzbinlerce Cezayirliyi katleden Fransızların 2,5 milyon Cezayirliyi tehcire tabi tuttuklarını söylüyor. Cezayir'de 100 yılı aşkın süre her türlü insanlık suçunu işleyen Fransızların bağımsızlık savaşında 8 bin köyü yok ettiği de çeşitli kaynaklarda yer alıyor. 

Buna ilaveten, Ruanda'da 1994 yılında yaşanan soykırımda yüzbinlerce Tutsi'nin, Hutu'lar tarafından öldürülmesinin insanlık tarihinin en korkunç olaylarından birisi olarak belleklerde yer alıyor. Yakın tarihin en korkunç insanlık suçunda Fransızların parmağı dünya kamuoyu tarafından biliniyor.

Ruanda'da görev yapmış emekli Fransız subayı, Fransa askerlerinin, 1994'te Ruanda'da soykırım yapmakla suçlanan Hutu milislerine silah eğitimi verdiğini itiraf etmesi tarihi birçok kanlı olayla dolu Fransızlar tarihinin en büyük lekelerinden biri olacak nitelikte. 



Dünyanın en büyük soykırımlarından birisi olan Yahudilerin soykırımında sadece Hitler ve Almanların suçlu olmadığı, soykırıma tüm Avrupa'nın katkısının olduğunu biliyoruz. 2. Dünya Savaşı'nda milyonlarca Yahudi'yi gaz odalarına göndermek için Nazilere teslim eden Avrupa ülkelerinin, tüm suçu Almanların üzerine atmaya çalışsa bile soykırımdaki işbirlikleri aşikârdır. Fransızlar, ülkelerindeki on binlerce Yahudi'yi gaz odalarına yollamak üzere Hitlere teslim ettiği biliniyor. 



Fransa'nın Afrika kıtasında gerçekleştirdiği tek katliam Cezayir katliamı da değildir. Fransa, sömürgeleştirdiği ve bu yolla bütün beşeri ve ulusal servetlerini kullandığı diğer Afrika ülkelerinde de büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. Mesela Benin;

Sömürgecilerin Afrika'ya yayıldıkları dönemlerde bugünkü Benin kıyılarında köle ticaretinin önemli merkezleri kurulmuştu. Fransızlar köle ticaretinde ve daha başka alanlarda kendilerine sağlanan kolaylıklarla yetinmeyerek, 1882'de ülkeyi tamamen işgale kalkışıp 1904'te tamamen işgal ettiler. İşgalden sonra bu topraklar Fransa'ya bağlı bir genel vali tarafından yönetilmeye başladı. Bundan sonra zaman zaman Fransız sömürgesine karşı çeşitli ayaklanmalar oldu. Ancak işgalci Fransızlar bu ayaklanmaların hepsini kanla bastırdılar. İşgal ettiği toprakların sahiplerine soykırım yapmak siyasal fıtratı sürekli gelişen Fransa'nın Kuzey Afrika'da tahrip edip, yakıp yıktığı İslam eserinin sayısı şuan bile tespit edilebilmiş değildir.

Fransız işgallerinden bir diğeri Burkina-Faso. Bir diğeri Yukarı Senegal, Nijer, bir diğeri Sudan. Bir diğeri Cibuti. Bir diğeri de Çad. Fransa'nın bütün bu hâkimiyeti sürekli güç kullanımıyla devam etmiştir. 

Bizim Maraş'ı, Antep'i saymayım. Zira buralara ‘fransız' bir hükümete, Kuzey Afrika'dan örnekler vermek daha manidardır kanaatindeyim.

Ve maalesef biliyorum ki bir gün Fransa'dan da özür dileyecekler. Ermenilerden özür dileyenler, isyancıdan özür dileyenler, teröristten özür dileyenler ilaveten Fransa'dan da özür diler.

Biz biliyoruz ki Türklüğün tarihinde soykırım yoktur. Allah'ın Türkleri soykırım yapmaz.

(yok zorla yaptınız deniliyor ya, ona mahsuben diyorum) Ayrıca deki yaptık, ne olacak?

İlaveten okursanız diye; http://www.etikhaber.com/index.php?option=com_content&task=view&Itemid=27&id=75175