Fikir, Siyaset, Şehadet ve Taş Medreseler;

Ülkücü Hareketin Türk siyasi hayatına, kültür ve edebiyatına katmış olduğu değerler, bu değerler için ortaya koymuş olduğu duruş hem tarihte hem de gönüllerde hak ettiği yeri almıştır.

Bu muhteşem Ülkücülük yolculuğunu dönemsel bir serüven olmaktan çıkartıp, ebet müddet bir geleceğe taşımak ve bunun için gerekli hazırlıkları yapıp adımları atmakla Milletimize olan hizmet aşkımızı ve davamıza olan sadakatimizi ispat etmiş bulunmaktayız.

Türkçülük bilincini fikir sistemi haline getiren inanç yolculuğunda, Ziya Gökalp’ten Nihal Atsız’a aktarılan aksiyon, Başbuğumuz tarafından siyasi bir zemine oturtulmuş ve kurumsallaşmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi bu ihtiyacın ürünüdür.

Partimizin, geleceği şekillendirmek için geçmişe duyduğu saygı, siyasetteki onurlu duruşunun, Millet mefkûresini öncelik yapışının, Devlete sahip çıkma arzusunun belirleyicisi olmuştur.

Ülkemizin birliği bağımsızlığı, Milletimizin zenginlik ve huzuru için ortaya koyduğu projeler güneş gibi aydınlatıcı olmuş, taklit edilmiş, yön belirleyici olmuştur.

Emperyalist ülkelerin projeleri olan siyasi partilerin saman alevi gibi parlayıp söndüğü siyasi tarihimizde, Türk milletinin bağrından çıkan Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Milleti’nin hizmetinde milli bir olgu haline gelmiştir.

Akıllarda yeşeren, gönüllerde beslenen bu siyasi organizasyon merkezine insanı koymuş, ‘’ne birilerine köle olmaya, nede birilerini köle yapmaya’’ evet dememiştir.

Siyasi hayatımızda, Türk milliyetçiliği ve Türklük davası için verdiği mücadele ile vatan ve millet sevgisinin timsali olmuştur.

Ülkemizdeki iktidarların sınırlarımız dışından belirlenmesine müsaade etmeyen bu anlayış bizim anlayışımızdır, Milliyetçi Hareket Partisi’nin anlayışıdır ve Milliyetçi Hareket Partisi’de Türk Milleti’nin partisidir.

Tarihimizin derinliklerindeki engin tecrübemizi geleceğe taşıma arzumuzun adına Ülkücülük dendiğinde, siyasetin kadrolarını güçlendirecek, kutlu yolculuğu sonsuz kılacak, Milliyetçi Hareket’in ve Türk milletinin yarınları için erdemli, bilgili, inançlı kadrolar yetiştirecek bir kuruma daha ihtiyaç vardı. Bu kurumun adı Ülkü Ocaklarıydı ve sahibi Türk’ün muhteşem tarihiydi.

 Gençlerimizin dedelerinin dizi dibinde tanıştıkları edep çizgisini hayat tarzı yapma mücadelesinde, yarınlara yürümesinde, kendilerine lazım olanı alabilecekleri yerdi, Ülkü Ocakları.

Türk Milliyetçilerinin hizmet yolculuğundaki yerleri, Ülkü Ocaklı gençlerin yetişmeleri ve bende varım demeleri sonucu sonsuza kadar boş kalmayacaktır.

Türk Milletinin ve Milliyetçilerinin yarınlara yürüyüşünde ‘’Milliyetçi Hareket Partisi’nin’’ ardından ‘’Ülkü Ocakları’’  gibi bir kuruma sahip olması ve kurumsallaştırması Milletine olan sevgisinin bir tezahürüdür. Ülkü Ocakları bu aşkla kurulmuştur.

Ülkü Ocakları bilgiden, edepten ve cesaretten yana hiçbir eksiği olmayan nesiller yetiştirirken, Kuran’ın ve Allah Resulü (c.c.) nün emirlerini baş tacı yaparak, kendi tarihine dost, ecdadına hürmetli nesiller yetiştirmeyi kendisine vazife saymaktadır. Ülkü Ocakları Türk Milletinindir.

Hareketimizin hizmet kervanı inanç ve aşkla yoluna devam ederken, Milletimizin uğradığı sıkıntı ve felaketlere de seyirci kalmamıştır.

Bizler başarıyla yürürken, Ülkemiz ve Milletimiz adına karşılaştığımız düşmanca tavırların ve düşüncelerimizin galibiyetinin acı yanları da olmuştur.

Komünizmin propaganda ile elde ettiği, tanklarla sahip olduğu ülkeler acı ve ıstırap çekerken, Türkiye’nin sırada olması kabul edebileceğimiz bir şey değildi.

Komünizm fikrinin, kızıl düşüncelerin her defasında Ülkücü hareketin milli karakterine ve doğru fikirlerine çarparak geri gitmesini hazmedemeyen tetikçi, yerli işbirlikçilerinin ihanetlerini daha da ileri götürerek Ülkücü vatan evlatlarının canlarına kast etmeleri, Türkün tarih yolculuğundaki Şehitler kervanına yenilerini katmıştı.

Ülkücü hareket, gözyaşlarını ruhunda hapsederek şehitlerini toprağın altındaki mevkidaşlarıyla buluşturdukça, daha da güçlenmiş, çelikleşmiştir.

Asaleti ve fedakârlığı hayatlarına mal olmuş Ülküdaşlarımızın şehadetleri onları bizlerden ayırmamıştır, gönüllerindeki aşkı ve Ülküyü taşımaya devam etmekteyiz.

“Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.” aşk feryadı, Şehit Pehlivanoğlu’nun bizlere hediye ettiği bir kutup yıldızıdır. Bu aşk, bu yıldız inanmış hiçbir dava adamını yolda bırakmaz.

Artık Ülkücü Hareketin Şehitleri Türk Milletinin ve Ülküdaşlarının gönlünde ölümsüzleşmiş ve kurumsallaşmıştır. Ülkücü Şehitler anıtı bunun bir göstergesidir, ilanıdır.

Bu kutlu mücadeleyi verirken arkadaşları kadar şanslı olamayan, şehitlik mertebesine erişemeyen gazi olan, cezaevlerinde ömür çürüten, mahpus damlarının soğuk duvarlarını aşklarıyla ısıtan, hücrelerdeki cehaleti Taş Medreseye çeviren yiğit Ülkü erlerimiz sonsuza kadar baş tacımızdır.

İşkencede inanç, zulümde edep aramış, cehaleti cezaevinin betonuna gömmüş, yılmamış, küsmemiş davasına hizmet ve sadakatini ilahi bir senfoni gibi aralıksız söylemeye devam etmiştir.

Mektep sıralarında yarım kalan eğitimini taş duvarlar arasında tamamlamış, ilimde Hz. Ali’nin çizgisini kendilerine rehber edinmişlerdir.

Davalarına sadakatte Hz. Ebubekir’in izinden ayrılmamışlardır.

İnanç sabır ve sadakatleri Türk Milletinin gönlünde hak ettiği yeri bulmuş, Tarih onlara Taş Medreseliler adını vermiştir. Ülkücü Harekete yeni bir kurum kazandırmışlardır, gelecek nesillere örnek olmaya devam edeceklerdir.

Bütün hücreleri Türk Milletinin huzur, zenginlik ve refahı için yaşayan Başbuğumuz Alparslan Türkeş, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları’nı kurduğunda Milleti için yaptığı hizmetin büyüklüğü tarif dahi edilemezdi, evlatlarının kızıl kurşunlarla, satılık vatan hainleri tarafından şahadetini acı ıstırap ve gözyaşları içerisinde takip ederken, cezaevlerine atılmış evlatlarının acısını da ayrıca yaşamaktaydı.

Şehit evlatları ve cezaevlerini Taş Medreseye çeviren evlatları da artık Partisi ve Ocağı gibi birer kurumdu. Tarihte adları ve yerleri vardı.

Aramızdan ayrılmış olması bir şeyleri değiştirmedi. Emaneti Başbuğundan alan Lider, ‘’Genel Başkanımız’’ Milliyetçi Hareket Partisi’nin her aşamasında bulunmuş, Ülkü Ocaklarında yetişmiş, Ülkücüler yetiştirmiş, Şehit cenazelerimizin tabutlarını omuzlamış, Taş Medreseli Ülküdaşlarımız yanmış ve yılmadan, yorulmadan, usanmadan mücadelesine devam etmiştir.

Din ve tarihten gelen bütün değerleri Türk Milleti adına sahiplenmiş, kurumlara hassasiyet göstermiş ve kurumlara hürmet etmiştir. Gelecekte de böyle olmaya devam edecektir.

Türklük yaşadıkça, Türk Milleti ve Ülkücü Hareket kurumlarına sahip çıkacak sonsuza kadar var edecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Ülkücü Hareketin siyasi ve tek kurumudur, Ülkü Ocakları Ülkücü Hareketin fikir gölüdür ve emsali yoktur, Ülkücü Şehitlerimiz Türk Milletinin gönlüne emanet edilmiş Peygamberimizin komşularıdır, Taş Medreseliler insanlık tarihinde benzeri olmayan bir ihtişamın adıdır, ne mutlu bizlere ki bu kurumlar bizimdir…