Düşündüğüm iki temel konudan birisi bu.

Bence Fatoş Ergenekoncu olabilir, zira bu durum gayet tabi mümkün. Kadın suç işlemeden ceza çekiyor. Mustafa onun suçlu olduğunu zannediyor. Dizideki ‘ebe nine' de subay eşleri gibi oradan oraya yürüyor. Hem sonra 28 Şubat'ta ordudan atılan ve mağdur olan subay eşleri neden yürümemişti vaktiyle düşünmek lazım. Ayrıca şimdi sokakta olan bu yengeler neden o zaman yürümedi yine düşünmek lazım.

Düşünürken başka bir diziye geliyor sıra; Öyle Bir Geçer Zaman Ki. Karolin adındaki karı Müslüman olmadı daha. Hürrem oldu ama. Türk erkeği olarak hepimizin bir muhasebeye ihtiyacı var. Kanun Koyucu namıyla namdar Süleyman Han'ın koynunda Müslüman oldu Hürrem, abdest namaz hak getire. Alın size Laik Topkapı... Bir de Nesrin Topkapı var, o başka mevzu.

Şu zavallı beynimi yoran ikinci husus da şudur dostlar;

Malumunuz 12 Haziran genel seçimleri, önümüzdeki dört yılın hamallarını mı seçeceğiz, anguslarını mı bakacağız? Hamallık lokmanın safi helal olduğu, nefsin yerle bir olduğu meslek, ‘önce milletim' demenin kısa ifadesi, sırdaşlık, feragat, eren gönüllü olma işidir. Şarap fabrikasına üzüm taşımadığı müddetçe... -sözümüze izahata ne hacet-

Ya angusluk öyle mi? Yine malumunuz ki 2010 yılı kurban bayramında öğrendik angus nedir? Hoş bizdeki eski ifadesi ile öküz. Lakin angus daha estetik gibi... Bu arada -ki önemli bir ara- kurban ettik Allah'a kısır hayvanları. Kurban ibadetine nasıl da taban tabana zıt bir işti yapılan, kısır hayvanı Allah'a kurban etmek. Hani giymediğimizi, yemediğimizi, içmediğimizi, akmışı, kokmuşu garibe, Allah için vermek ne denli Allah'a yapılan bir saygısızlık ise kısır hayvanı - bir de hükümet tavsiyesi ile- Allah'a kurban etmek de öyledir.

Meseleyi bir de şöyle düşünsek. Seçeceğimiz milletvekillerini Allah'a kurban verecek olsak ne yapmalıydık? Elbette ki imanlı Türkler olarak titiz davranacaktık. Boynuzu kırık olanı kurban etmeyecektik (ahlaklı adamlar olsun isteyecektik), körü kurban etmeyecektik (olan biteni görsün diye), sağırı kurban etmeyecektik (duysun milleti, ezanı ve salayı diye), deliyi kurban etmeyecektik (işi deliliğe vurmasın diye), velhasıl adam gibi adamlar olacaktı kurbanlarımız, Allah'a samimiyet nişanımızın alametleri...

İsmail'in boynuna dayanan bıçağın adı imtihandı. Tam şimdi söze netlik lazım, şu seçimlerde hamal seçelim, milletin yükünü yüklensin, enaniyeti olmasın, helal kazançlı olsun... Şu seçimlerde imanlı, ahlaklı, ‘İsmail'ler seçelim. Allah'a kurban babından. (bu tavsiyeden lütfen demokrasiyi onadığımı düşünmeyin, ne yapalım elden şimdilik gelen bu)

Cumhuriyetin şahit olduğum son otuz yılı içerisinde, adına ‘vekil' dediklerimizin çoğunu, -İsmail'in boynuna bıçak dayandığında gökten bir koç gelmemiş olsaydı ve erkek evladı kurban kesecek olsaydık- Allah'a kurban etmezdik. Ayıptı, saygısızlık olurdu.

Yok, illa ‘ben angus keser, angus seçerim' diyenler varsa, bizim son sözümüzü bekleyin.

Selametle...