Ey Davutoğlu zırvalarla zirveler aşılmaz!

Başbakan Ahmet Davutoğlu diyor ki;

Biz; Paris’te, Berlin’de, Brüksel’de bulunduğumuzda “Avrupalı gibi” konuşuruz.

Biz; Semerkant’ta, Buhara’da “Ahmet Yesevi’nin torunları gibi” konuşuruz.

Biz; Şam’da, Bağdat’ta, Mekke’de “Evlad-ı Resul gibi” konuşuruz.

Biz; Saraybosna’da, Üsküp’te “Evlad-ı Fatihan gibi” konuşuruz.

Yanlış duymadınız,

Aslında bu sözler,

AKP zihniyeti ve AKP hükümetini,

En iyi ifade eden sözler,

Dahası en önemli itiraflarından biridir.

*

Davutoğlu’nun bu sözleri bana dönemin Başbakanı,

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte söylediği;

Eğer benim emir komuta merkezim bana papaz elbisesi giyeceksin diyorsa, o papaz elbisesini giyer ve bu şekilde görevimi yaparım” sözlerini hatırlattı.

Ancak trajikomik olan,

İktidar olan muktedirler,

İki ya da üç…

Hatta kaç yüzlü olursa olsun,

Gittikleri yerin rengine boyanan bu siyaseti,

Bizlere “omurgalı siyaset” diye yutturmaya kalkıyorlar ya,

En çok ta ona gülüyorum.

*

İşte bende tam bu aşamada,

12 yıldır darbe diye ağlayan…

Ergenekon diye ağlayan…

İç güç, dış güç, İsrail diye ağlayan…

Esad, Sisi, MOSSAD diye ağlayan…

Faiz lobisi, Cunta, Paralel diye ağlayan,

AKP zihniyeti ve onun sözde yeni patronu,

Başbakan Davutoğlu’na Hz. Mevlana’nın;

“Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” sözünü hatırlatarak,

Şimdilik hatırladığım şu soruları yöneltmek istiyorum.

*

Ey. Davutoğlu;

Komplo, şantaj, tezgâh, kumpas diyerek Milli orduna…

Hendekler kazılan, kaymakamlar atanan, mahkemeler kurulan ülke topraklarına…

IŞİD militanlarının ele geçirdiği Süleyman Şah Türbesine…

Diyarbakır’da indirilen “Türk” Bayrağına sahip çıkamadın,

Bari Cumhurbaşkanının sana ayar verip “otur oturduğun yerde” dediği yerde,

Kendi getirdiğin “Şeffaflık” paketine sahip çık.

*

Ey. Davutoğlu;

Karizmanın çizildiği saltanat sarayında toplanan Bakanlar kuruluna…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydanlarda senin adına oy toplamasına…

Yasamaya, yürütmeye, yargıya…

Reklam arası verilen Cumhuriyete…

Yakılıp yıkılan Atatürk heykellerine sahip çıkamadın,

Bari Cumhurbaşkanının “bu kampanya seni aşar” dediği yerde,

Kendi getirdiğin “Şeffaflık” paketine sahip çık.

*

Ey. Davutoğlu;

Bakara-Makara diye dalga geçilen ayetlere…

Ayakkabı kutularına saklanan milyon dolarlara…

Siyasallaştırılan din, yozlaştırılan İslam’a…

Ayaklar altına aldığınız Milli ve Manevi değerlere…

Dahası “kolunu keserim” dediğin “Yüce Divan” oylamasına sahip çıkamadın

Bari Cumhurbaşkanının “ben ne diyorsam o” dediği yerde,

Kendi getirdiğin “Şeffaflık” paketine sahip çık.

*

Ey. Davutoğlu;

Demokrasi ve Özgürlüklere…

Ayaklar altına aldığınız Milli ve Manevi değerlere…

Okullardan kaldırılan andımıza,

Soma’da yaşamını yitiren 301 madenciye…

Ermenekli Recep amcaya…

Berkin Elvan’a, İsmail Korkmaza, Ethem Sarısülük’e…

Kobani bahanesiyle ayaklanan PKK’lıların 6-7 Ekimde yaşamına kıydığı 50 vatandaşına sahip çıkamadın…

Bari Cumhurbaşkanının “üzerine vazife olmayan işlere karışma” dediği yerde,

Kendi getirdiğin “Şeffaflık” paketine sahip çık.

*

Ey. Davutoğlu;

Bitirdiğiniz ekonomiye…

Zirve yaptırdığınız işsizliğe…

Sosyal patlama sınırına çıkardığınız yoksulluğa…

Öldürülen kadınlar, kaçırılan çocuklar, töreye kurban verilen genç kızlara…

Parçalanan millete, dağılan ailelere, yıkılan yuvalara sahip çıkamadın…

Bari Cumhurbaşkanının “burada patron benim, ilk sözü de son sözü de ben söylerim ” dediği yerde,

Kendi getirdiğin “Şeffaflık” paketine sahip çık.

Çık çünkü…

Zırvalarla zirveler aşılmaz.