Bir süre önce arkadaşlarımızla sohbet esnasında AKP'nin ekonomide şanzımanı dağıttığını konuşmuş ve bunu basın açıklamamıza yansıtmıştık. Daha sonra ortalığın cıvata somun kaynadığını parçaların AKP tarafından toplanamadığını ifade ettik.

Bir süre sonra da AKP'nin ekonomiyi parka çekip kontağı kapattığını belirttik. 2009 Yılı Bütçesi'nin gerçekçi olmadığını çakma bir bütçe olduğunu söyledik. Tabii ki ekonomik veriler açıklanmaya başlayınca bizim söylediklerimizin doğru olduğu birer birer ortaya çıkmaya başladı

Şimdi ekonomik göstergelerde ne var ki diye soranlar olabilir. İhracat aylık olarak yüzde 30'lar düzeyinde azalmaya başladı. İşsizlik rakamlarının resmi olanı bile hadisenin vahametinin ne boyutlar ulaştığını gösteriyor. Üretim rakamlarındaki, kapasite kullanım oranlarındaki rekor düzeyde azalma işin ne kadar ciddi olduğunu göstermeye başladı. Geçen Aralık ayındaki 11 ayda verilen açık kadar, bütçe açığının bir ayda verilmiş olması ve yatırım harcamalarının aralık ayındaki kış aylarında yapılıyormuşçasına gösterilmesi zaten problemli olan verileri daha anlaşılmaz hale getirdi. Buna ilave olarak Ocak ayında Bütçe rakamlarının açıklanmasından sonra ekonomik tablo çok net bir şekilde ortaya çıkmaya başladı, Buz dağının görülmeyen kısmı da ortaya çıktı.

2009 Yılı Bütçesinin ve diğer Makro Ekonomik hedeflerinin gerçekçi olmadığını gerek TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse Genel Kurulda defalarca ifade etmemize rağmen hükümet yetkililerinden bütçe ve makro ekonomik hedeflerin titizlikle hazırlandığını ve gerçekçi olduğunu defalarca işittik. Ancak son gün maddeler üzerine yapılan görüşmeler esnasında gerek yatırımlardan gerekse çiftçilere yapılan destekleme ödemelerinden IMF direktifleriyle acımasızca kesintiler yapıldığını gördük Büyümenin eksi olacağı biline biline yüzde 4 büyüme hedefi ortaya konuyordu. Konulan yüzde 6 ve 8 ihracat ve ithalat artışı hedeflerinin daha 2009 Yılına girilmeden bizzat ilgili bakan tarafından yüzde 17 ve yüzde 25 küçüleceğinin açıklanması Hükümetin ekonomik konulara ne derecede vakıf olduğunu, vakıf olduğu noktalara ise yaklaşımındaki ciddiyetini ortaya koyuyordu.

Şimdi bunları niçin yazıyorsunuz defalarca anlattınız diyebilirsiniz. Biz Ocak ayı bütçe sonuçları açıklandıktan sonra vergi gelirlerinin azaldığını, cari harcamaların yüzde 40‘lar düzeyinde arttığını, yatırım harcamalarının yüzde 45‘ler düzeyinde azaldığı, bütçe açığının yüzde 466 artarak 524 milyon TL'den 3.000 TL.'ye yükseldiğini gördük. İthalde Alınan KDV ve Dahilde Alınan KDV'nin azalışının da ekonominin ne durumda olduğunu gösterdiği açık. Hazırlanan 2009 "Çakma" Bütçesinin ne halde olduğu ortada.

T.C. Merkez Bankası Başkan ve Başkan Yardımcısı imzalı Devlet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'e hitaben 26.01.2009 tarihli yazılan açık mektupta "Küresel finans piyasalarındaki sorunların reel ekonomi üzerindeki etkilerinin boyutuna ilişkin belirsizlikler halen yüksek seviyede seyretmektedir. Küresel krize karsı ekonomimizin direncini koruması için basiretli bir para politikası gereklidir, fakat bu tek basına yeterli değildir. Mevcut şokların ekonomiye etkisinin sınırlı kalması için, mali disiplinin sürdürülmesi ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır." denilmektedir. Bunun anlamı bu işin sorumluluğundan yalnızca Merkez Bankası'nın değil Hükümetin de sorumlu olduğudur. Hükümet olarak sorumluluktan kurtulamazsınız dikkat edin anlamındadır. Bizim tavsiyemiz ise Sayın Başbakan'ın seçim gezisine gittiği illerde seçim meydanlarında konuşma yapmaya çıkmadan önce sanayi sitelerine gitmesi oralardaki durumu gördükten sonra seçim meydanlarında ekonomiyle ilgili konuşmasıdır. Bu kriz sadece elin krizi deyip kurtulmak mümkün değildir.

Krizi göremedik demek Hükümetin vizyon yoksunluğudur. Gördüğü halde çakma hedefleri doğruymuş gibi TBMM'ne sunup kanunlaştırmak en iyimser deyimle işi bilmemezliktir. "Amerika'da işsizlik bizden daha yüksek" deyip Türkiye'deki işsizliği kabullenmek ise çaresizliktir.