Şimşek, Fox TV'de katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını değerlendiren Şimşek, kısa vadede büyümenin ağırlıklı olarak tüketimden kaynaklandığını, bir süre durağan kalan yatırımların canlandığını, bunun önem taşıdığını söyledi.

Şimşek, büyümenin en önemli özelliğinin kalitesi olduğunu belirterek, "Büyüme eğer istihdam yaratıyorsa kapsayıcı bir büyümeyse yatırımlarla oluyorsa sağlıklıdır. En az yan etkilere (cari açık, enflasyon) sahipse o kaliteli bir büyümedir. Türkiye son 15 yılda güçlü bir büyüme performansı gösterdi." diye konuştu. 

Büyümenin istihdam yaratıp yaratmadığının önemli olduğuna işaret eden Şimşek, son 1 yılda 1,2 milyon, son 10 yılda ise 8,8 milyon vatandaşa iş bulunduğunu, Türkiye'nin istihdam performansının ortada olduğunu dile getirdi. 

Şimşek, muhalefetin Türkiye'nin inşaatla büyüdüğü eleştirilerini de yanıtlayarak, son 15 yıllık dönemde inşaat sektörünün katma değer içindeki payının ortalama yüzde 6,9 olduğunu, geçen yıl itibarıyla yüzde 8,6 olarak gerçekleştiğini bildirdi. Bunun OECD ve Avrupa Birliği (AB) ortalamasının üzerinde olduğuna dikkati çeken Şimşek, Türkiye'de kentsel dönüşüm ihtiyacının yüksek olduğunu, AB'de böyle bir durumun bulunmadığını, bu ülkelerin altyapı ihtiyacını çok uzun süre önce giderdiğini anlattı.

Şimşek, büyümede tüketimin payına ilişkin de "Türkiye'de gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYİH) harcamalar boyutuyla bakıldığında, her zaman tüketimin payı genelde üçte iki, dörtte üç arasında olmuştur. Türkiye her zaman iç talep eksenli büyümüştür. İç talep ağırlıklı büyümediği nadir yıllar 1994'tür, 2001'dir, iç talebin bir kriz nedeniyle çöktüğü yıllardır. Tüketim kısmen cari açığa yansıyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Sürdürebilir bir büyüme patikası öngörüyoruz"

Türkiye'nin 2002 yılından bu yana her alanda, her konuda neredeyse 8-10 kat hızlı büyüdüğünü vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:

"Esas olan sürdürülebilir yüksek büyümedir ve bu büyümenin kapsayıcı olmasıdır, gelirin daha adil dağıtılmasıdır. Türkiye'de yüzde 7'nin üzerinde bir büyümenin sürdürülebilir yani yan etkisini sınırladığımız bir büyüme olabilmesi için bizim ekonomide çok daha köklü, sektörel dönüşümü sağlamamız lazım. Büyümenin yılın ikinci yarısından itibaren yeniden dengeleneceğini, iç talebin yumuşayacağını söylüyorum. Finansal koşullarda, para politikasında sıkılaşma var. Cari açık bir dengesizliktir. Enflasyon fiyat istikrarının bozulması demektir. Bu dengesizlikleri gidermek istiyoruz. Fiyat istikrarını yakalamak, cari açığı makul düzeye düşürmek için şu anda zaten tedbir alıyoruz. Para politikasında normalleşme ve sadeleşme sağlandı. Bir süredir para politikasının duruşuna ilişkin ciddi tartışmalar vardı, bu da ister istemez piyasaya oynaklık olarak, gerek döviz kurunda gerekse diğer alanlarda olumsuz yansıyordu. Önemli bir adım attık, orayı düzelttik. Bu finansal koşulların sıkılaşması yılın ikinci yarısında iç talebi törpüleyecek. Şu anda turizm ve dış talep canlı. Bu bize yardımcı olacak. Daha makul, daha sürdürülebilir bir büyüme patikası öngörüyoruz. Zaten bizim Orta Vadeli Program'da (OVP) öngördüğümüz büyüme yüzde 7,4 değil."

- "Doğru adım atıldı, göreceli istikrar var"

Son birkaç yıldır Türkiye'nin başına gelen iç ve dış felaketlerin ülkenin algısına olumsuz yansıdığını ve bunun da fon akışını olumsuz etkilediğini anlatan Şimşek, son açıklanan mayıs ayındaki yüzde 12,15'lik enflasyonda 4 puanın liradaki değer kaybından ve petrol fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını bildirdi.

Şimşek, Türk lirasının istikrara kavuşması, bu zayıf dönemi atlatması için para politikasında gerekli adımı attıklarını vurgulayarak, doğrudan yatırımların artırılmasını gerektiğini, yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla gerekli reformun yapıldığını dile getirdi.

Kredi noktasında da aksayan bir durum olmadığını belirten Şimşek, şunları kaydetti:

"Bir diğer kalem, yakın dönemde önemli hale gelen portföy yatırımları. Yani Türk lirası cinsinden hazine kağıtlarına veya borsaya gelen para. Bunun genel tabiri de sıcak para. Geçen sene gerçekleşen enflasyonla ortalama Hazinenin borçlanma faizini karşılaştırdığınız zaman ortada bir reel faiz yok. Bu noktada o nedenle sorunlar yaşanıyordu. Şimdi Merkez Bankası politika faizini yukarı çekti, burada Türk lirasına destek oldu." 

Şimşek, "Merkez Bankası geç mi kaldı?" şeklindeki soru üzerine, proaktif olma, daha erken öngörüp gereken tedbirleri alma taraftarı olduğunu ancak önlerinde kristal küre bulunmadığını söyledi.

Son dönemde ABD dolarının genel olarak değer kazanmasının, dışarıda faizlerin yükselmesinin, petrol fiyatlarının artmasının Türk ekonomisini olumsuz etkilediğini, Merkez Bankasının politikasına ilişkin tartışlamaların da fiyatlamaya yansıdığını ifade eden Şimşek, doğru adımların atıldığını, göreceli bir istikrar olduğunu bildirdi.