Koronavirüsün turizme zararı 1 trilyon doları aşabileceğini ve faaliyetlerin eylül ayına sarkması ile birlikte turizm sektöründe yüzde 70 daralmanın yaşanacağını öngörülüyor.

TÜRSAB ’kovid-19 sonrası nasıl bir dünya bizi bekliyor’ başlıklı önemli bir rapor açıkladı. Raporda; koronavirüsün turizm sektörüne etkileri, salgın sonrasına yönelik öngörü ve planlamalar, virüs sonrası tüketici trendleri ele alındı. Koronavirüs sonrası marka konumlandırmasının nasıl olması gerektiğine dair bilgilerin paylaşıldığı raporda salgın sonrası seyahatlerin nasıl olacağı da sorgulandı. Rapora göre; koronavirüsün turizme zarar 1 trilyon doları aşabileceğini ve faaliyetlerin eylül ayına sarkması ile birlikte turizm sektöründe yüzde 70 daralmanın yaşanacağını öngörülüyor.

REKOR YILIN ARDINDAN KESKİN DÖNÜŞ

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerine göre, 2019 yılında dünya turizmi yüzde 3,8 oranında büyürken, gerçekleştirilen uluslararası seyahat sayısı 1 milyar 461 milyona ulaştığı belirtilen raporda, bu dönemde uluslararası turizm kaynaklı gelirlerin miktarı ise 1.5 trilyon dolar seviyesine yükseldiği, ulaşılan bu verilerle 2019 yılı dünya turizminde rekor yıl olduğunun altı çizilerek, 2020 yılına da büyüme beklentisiyle giren uluslararası seyahat ve turizm endüstrisinde bu beklenti, koronavirüs salgını nedeniyle ilk etapta bölgesel olmak üzere giderek yayılan bir hızla yerini daralmaya bıraktığı kaydedildi. Ülkelerin sınırlarını kapatması, uluslararası seyahatlerin durması ve ardından birçok ülkenin karantina ilan ederek iç turizm hareketlerini de durdurması, 2020 yılının ilk çeyreğinde dünya genelinde turizm sektöründe ciddi bir daralmaya yol açmış durumda olduğu gözlendi.

KORONAVİRÜS SALGINININ TURİZM SEKTÖRÜNE ETKİLERİ

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından açıklanan verilere göre 2020 yılının ilk çeyreği itibariyle dünya turizmindeki gerileme bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22 olurken, salgının dünya genelinde ciddi bir yaygınlık gösterdiği mart ayı bazındaki düşüş, yüzde 57 seviyesine ulaşdığı açıklandı. Bu durumun bir önceki yılın aynı dönemine göre 67 milyon daha az seyahat anlamına gelirken turizm gelirlerinde oluşan kayıp ilk çeyrek itibariyle 80 milyar dolara ulaştığı bildirilirken, oransal olarak bakıldığında en büyük düşüşün Asya Pasifik bölgesinde yaşanırken, Avrupa’daki düşüş dikkat çekici seviyede olduğu kaydedildi.

UNWTO: "2020’DE TURİZM YÜZDE 78’E VARAN ORANDA KÜÇÜLEBİLİR"

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle 2020 yılı genelinde uluslararası turizmde yaşanacak gerilemenin, salgının durumuna, sınırların açılmasına ve seyahat yasaklarının kalkmasına bağlı olarak yüzde 58 ila 78 aralığında değişeceğini değerlendirildiği kaydedilen raporda UNWTO tarafından öngörülen üç farklı senaryo şu şekilde açıklandı:

Senaryo 1 (yüzde 58 düşüş) Sınır kapatmaları ve seyahat yasakları Temmuz ayı başında aşama aşama kaldırılmaya başlanırsa 2020 yılında uluslararası turizm yüzde 58 düşüş gösterir.

Senaryo 2 (yüzde 70 düşüş) Sınır kapatmaları ve seyahat yasakları Eylül ayı başında aşama aşama kaldırılmaya başlanırsa 2020 yılında uluslararası turizm yüzde 70 düşüş gösterir.

Senaryo 3 (yüzde 78 düşüş) Sınır kapatmaları ve seyahat yasakları Aralık ayı başında aşama aşama kaldırılmaya başlanırsa 2020 yılında uluslararası turizm yüzde 78 düşüş gösterir.

TURİZM GELİRLERİNDE KAYIP 1 TRİLYON DOLARI AŞABİLİR

UNWTO bu senaryoların gerçekleşmesi durumunda dünya turizminde yaşanabilecek dikkat çekici kayba dair rakamları da şu şekilde özetledi:

Uluslararası turist sayısında 850 milyon ile 1,1 milyar arasında düşüş

Uluslararası turizm gelirlerinde 910 milyar ile 1,2 trilyon dolar arasında azalma

Uluslararası turizmde 100-120 milyon istihdam kaybı

ASIL TOPARLANMA 2021’DE BEKLENİYOR

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından yapılan açıklamada; kovid-19 krizinin turizm sektörü açısından tarihin en büyük krizi olduğuna vurgu yapılırken krizin etkilerinin bölgelere göre farklılık gösterebileceği, ilk toparlanmanın ise Asya-Pasifik bölgesinde beklendiği ifade edildi.

KORONAVİRÜS SALGINININ TURİZM SEKTÖRÜNE ETKİLERİ

Uzmanlar, 2020 yılının son çeyreğinde sektörde toparlanma eğiliminin başlayacağını, ancak asıl toparlanmanın 2021 yılı başından itibaren görüleceğini dile getirirlerken, ayrıca, daha önceki krizlerin aşılma süreçleri ışığında, tatil amaçlı seyahatler ile arkadaş ve akraba ziyaretlerinin iş seyahatlerinden daha hızlı şekilde toparlanmasını öngörüldü. UNWTO açıklamasında uzmanların Afrika ve Orta Doğu’ya ilişkin daha iyimser tahminler yaptığı belirtilirken en karamsar öngörüler Amerika’daki uzmanlardan geldi. Amerika’daki uzmanlar 2020’de toparlanma ihtimalini en düşük gören grup olurken Avrupa’nın bu konuda Amerika’ya göre daha iyimser bir yaklaşım içinde olduğu belirtildi.

Dünya genelinde farklı ülkelerden turizm uzmanlarının katılımıyla gerçekleştirilen anketin sonuçlarına da yer verilen UNWTO açıklamasında, iç turizm hareketlerinde uluslararası seyahate nazaran daha hızlı bir toparlanma yaşanacağı yönünde beklenti öne çıktı. Amerika kıtasındaki uluslararası turizm toparlanmasına ilişkin beklentinin en düşük seviyede olduğu dikkat çekildi.

OECD: "Turizm sektöründe 2020 yılında yüzde 45 ile yüzde 70 arasında daralma yaşanacak"

Pandeminin turizm sektörüne etkilerini ele alan bir rapor hazırlayan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), salgını turizm sektörü açısından “Eşi benzeri görülmeyen bir kriz” olarak tanımlarken, OECD’nin 15 Nisan 2020 tarihinde açıkladığı kovid-19 salgınının dünya genelinde ülkelerin turizm politikalarına etkilerine yönelik raporunda, gelinen noktada ülke yönetimlerinin turizme yeni teşvikler ve destekler sunmasının artık kaçınılmaz hale geldiği vurgulandı. Daha önceki tahminlerinde dünya turizminin salgın nedeniyle yüzde 45 oranında küçüleceğini açıklayan OECD’nin yeni raporunda ise sektörde faaliyetlerin başlama süresinin eylül ayına sarkması durumunda dünya turizminin yüzde 70 oranında daralacağının altı çizildi.

KORONAVİRÜS SALGINININ TURİZM SEKTÖRÜNE ETKİLERİ

Raporda; hizmet ihracatının yüzde 21,5’inin turizm sektöründe gerçekleştirildiği OECD ülkelerinde, turizmin ortalama olarak istihdama yüzde 6,9 oranında, GSYH’ya ise yüzde 4,4 oranında katkı sağladığına değinilirken, OECD raporunda, turizmin çok sayıda sektörle olan bağlantısı ve ilişkisi nedeniyle, sektörde yaşanacak daralmanın pek çok ülke ve bölgede daha büyük ölçekte makroekonomik sonuçları olacağına işaret edildi.

Turizm sektörünün her kesiminden işletmelerin koronavirüs krizini en fazla hisseden ve etkilenen işletmeler olduğunun belirtildiği raporda, hükümetlerin krizin turizm sektörüne etkilerini azaltmak ve sektöre rahat nefes aldırmak üzere çeşitli önlemler aldıkları ve kredi imkanları, vergi kolaylıkları benzeri destek paketleri hazırladıkları kaydedildi.

Raporda, OECD ülkelerinde acil olarak yapılan yardımlara bakıldığında, ülkelerin 3 kategoride aksiyonlarını yoğunlaştırdığına dikkat çekildi. Bunlardan ilki, ziyaretçilerin ülkesine geri dönüşü ve sektör çalışanlarına gelir anlamında yapılan yardımlar, ikincisi, turizm tedarik zinciri boyunca nakit akış desteği de dahil olmak üzere işletmelerin ticari hayatta kalmasının sağlanması ve üçüncüsü de sektörün iyileşmesinin desteklenmesi amacıyla koordinasyon mekanizmalarının devreye sokulması olarak belirtildi. Tüm bu önlemlere karşın turizm sektörü ve çalışanlarını desteklemek, kovid-19 önlemleri kaldırıldıktan sonra faaliyetleri yeniden başlatmak ve talebi canlandırmak için daha fazlasının yapılmasına ihtiyaç bulunduğuna işaret edilen OECD raporunda; ihtiyaç duyulan acil desteklerin ötesinde, kriz yönetimi stratejilerini iyileştirmek, koordinasyon mekanizmalarını güçlendirmek, turizm mekanlarını ve sektörü gelecekteki şoklara daha geniş cevap vermesi konusunda hazırlamak için siyasal erklerin, kapsamlı turizm kurtarma planları hazırlamasına ihtiyaç duyacakları ifade edildi.

"KRİZİN TURİZM SEKTÖRÜNE UZUN VADELİ ETKİLERİNE GÖRE HAREKET EDİLMELİ"

Kovid-19 krizinin dijital dönüşüm, küresel ısınma veya yapısal değişimler gibi faktörlerle bağlantılı olarak turizm sektörüne uzun vadeli etkilerini göz önünde bulundurarak hareket etmenin önemine değinilen OECD raporunda; güçlü, sürdürülebilir ve dayanıklı bir turizm endüstrisinin yeniden tesisi için bunun son derece önemli olduğuna vurgu yapılmaktadır. Turizm sektörünün, ülkelerin genel ekonomik yapısı içinde önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çekilen raporda, koronavirüs dolayısıyla turizmde yaşanacak ağır bir krizin genel ekonomiye etkileri olacağının da altı çizildi.

"KOBİ AĞIRLIKLI YAPISIYLA TURİZM SEKTÖRÜ KRİZİ AŞMAKTA ZORLANACAKTIR"

Turizm sektöründeki çoğu firmanın küçük ölçekli olması nedeniyle, kriz sürecinde karşılaşacakları zorluklar için KOBİ araştırmaları çerçevesinde değerlendirmeler yapılabileceğine işaret edilen OECD raporunda, KOBİ’lerin bu tür şokların getirdiği maliyetlerle başa çıkmak için daha az esnekliğe sahip olduğuna dikkat çekildi. Uzaktan çalışmaya geçiş ve çalışma süreçlerindeki değişiklikler gibi önlemlerin KOBİ’ler için nispeten daha yüksek maliyetli olabileceğine değinilen raporda, "Sınırlı kaynakları ve sermayeye erişimdeki mevcut engelleri göz önüne alındığında, KOBİ’lerin yaşanan ekonomik şokun karşısında ayakta kalabilme süreleri daha büyük firmalara kıyasla çok daha kısa olacaktır" denildi. OECD raporunda, normal zamanlarda mali sıkıntı yaşamayan KOBİ’lerin dahi, virüs önlem kararları yürürlükte iken i?as etme riski ile karşı karşıya olduklarına işaret edildi.

Raporda "Çok sayıda KOBİ/mikro işletme grubu barındırmasının yanı sıra, turizm sektörü oldukça farklı segment ve sektörü de kapsamaktadır. Sektör, bu doğası nedeniyle belirli zorluklarla karşı karşıyadır. Turizm hizmetleri genellikle birbirine bağımlıdır ve havacılık gibi bir alt sektördeki krizin, turizm değer zinciri üzerindeki etkileri büyük olabilir." ifadeleri ile turizm sektörünün karşı karşıya olduğu büyük zorluklara vurgu yapıldı. Öte yandan, turizm sektörünü oluşturan aktörlere ve turizm alt segmentlerine bakıldığında sektörün girdiği darboğaz çok daha net görüldüğü kaydedildi.

HAVA YOLU

Seyahat endüstrisinin en önemli ayaklarından biri olan hava yolu şirketleri koronavirüs salgınından büyük darbe almıştır. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), koronavirüs salgını nedeniyle hava yolu şirketlerinin gelir kaybının yüzde 55 oranında düşüşle 314 milyar dolar seviyesinde azalabileceğini duyurdu. Hava yolu şirketlerinin hayatta kalma mücadelesi verdiğine işaret edilen açıklamada, acilen adım atılmazsa sektörde kaybın çok daha yüksek olacağı belirtildi. Özellikle Uzak Asya ülkelerindeki hava yolu trafiğinde yaşanan yolcu talebinde yüzde 60’ları bulan bir düşüş gözlendi. Hava yolu şirketlerinin 2020’nin ikinci çeyreğinde yaklaşık yüzde 80 ya da daha fazla düşüş yaşaması nedeniyle yaklaşık 61 milyar dolar likidite kaybına uğraması beklendi.

IATA ARAŞTIRMASI: "İNSANLARIN YÜZDE 40’I HAVA YOLU SEYAHATİ İÇİN EN AZ 6 AY BEKLEYECEK"

IATA, dünya genelinde yolcuların yüzde 40’ının hava yolu seyahati için yeni tip koronavirüs (kovid-19) salgınındaki yayılmanın kontrol alına alınmasının ardından en az 6 ay beklemeyi düşündüğünü açıklandı. Aralarında ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın da bulunduğu 11 ülkede kovid-19 krizinin havacılık endüstrisine etkisine dair bir araştırma gerçekleştiren IATA, tüketicilerde kısa vadede hava yolu ile seyahat eğiliminin çok düşük seviyede olduğunu açıklandı.

Araştırmaya göre; tüketicilerin sadece yüzde 14’ü kovid-19 tedbirlerinin kaldırılmasının hemen ardından hava yolu ile seyahat etmeyi planladığı kaydedilirken, söz konusu araştırmaya katılanlar arasında 1-2 ay içinde hava yolu ile seyahat edeceğini belirtenlerin oranı yüzde 47 olurken seyahat etmek için 6 ay bekleyeceğini ifade edenlerin oranı yüzde 28, 1 yıl beklemeyi tercih edenlerin oranı ise yüzde 8 oldu. Katılımcıların yüzde 4’ü ise yakın gelecekte hava yolu ile seyahat etmeyi planlamadığını beyan etti ve insanların yaklaşık yüzde 70’inin hava yolu ile tekrar seyahat etmek için finansal durumlarının istikrarlı hale gelmesini bekleyeceklerine dair değerlendirme de dikkat çekti.

"HAVACILIK SEKTÖRÜNDE 25 MİLYON KİŞİ İŞSİZ KALABİLİR"

IATA’nın yayınladığı raporda seyahat kısıtlamalarının üç ay sürmesi halinde, havacılık ve ilgili sektörlerde, 25 milyon kişinin işsiz kalabileceği açıklandı. IATA raporunda, dünya genelinde yaklaşık 65,5 milyon insanın seyahat ve turizm sektörleri de dahil olmak üzere havacılık endüstrisinden geçimini sağladığını ve bunların içinde 2,7 milyon kişinin hava yolu sektöründe çalıştığı belirtildi. Rapora göre; Asya Pasifik’te 11,2 milyon, Avrupa’da 5.6 milyon, Latin Amerika’da 2,9 milyon, Kuzey Amerika’da 2 milyon, Afrika’da 2 milyon ve Orta Doğu’da 900 bin kişi işini kaybetme tehlikesi altında oldu.

Pandeminin havacılık sektörüne etkisini ele alan bir araştırma da Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (International Civil Aviation Organization-ICAO) tarafından açıklandı. ICAO’a göre, mart ve nisan 2020’de küresel uluslararası yolcu kapasitesinin yüzde 49 azaldığı bildirildi. Nisan 2020’de ise hiç görülmemiş bir oranda, yüzde 91 düşüş yaşanacağı belirtildi. Eylül 2020’ye kadar pandemi öncesi dönem ile karşılaştırıldığında uluslararası hava yolcusu sayısında 1,2 milyar düşüş olabileceği öngörüldü. Kapasite ve gelirdeki düşüşlerden en çok etkilenecek olan ülkelerin ise Avrupa ve Asya-Pasifik ülkelerinin olacağı ve bunları, Kuzey Amerika’nın izleyeceği tahmin edildi.

Sektörün kaybının daha da derinleşmesi ise i?as endişelerini beraberinde getirdiği kaydedildi. Hava yolu trafiğinin durma noktasına gelmesi nedeniyle sektörün kendini yakın zamanda toparlamasının zor olduğu ifade edilirken, İngiltere’nin en işlek havalimanlarından biri olan Londra Gatwick Havalimanı yetkilileri, koronavirüs etkisinden kurtulup uçuş taleplerinin yeniden ivme kazanmasının 4 yıl sürebileceğini açıkladı. Havalimanı sözcüsü, kovid-19 sonrası yolcu sayısının, 36 ila 48 ay içinde eski seviyesine dönmesini beklediklerini ifade etti.

KONAKLAMA İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN BU YANA EN DÜŞÜK SEVİYEDE

Sektörün önemli oyuncularından konaklama sektörü de koronavirüs salgınından ciddi oranda etkilendiği kaydedilen raporda; normal şartlarda doluluk oranları yüzde 70 ile 100 arasında seyreden dünyanın en büyük şehirlerindeki otel dolulukları, mart ayında bazı şehirlerde yüzde 10’ların altına düştüğü bildirildi. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) iş birliği ile uluslararası veri ve analiz şirketi STR Global tarafından hazırlanan Mart 2020 otel doluluk verilerine göre, salgın dolayısıyla dünya otellerinin doluluklarında da beklendiği gibi büyük düşüş yaşandığı kaydedildi. Özellikle Avrupa’da mart 2020’de doluluklar yüzde 26,3’lük ortalama ile 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en düşük seviyeyi gördü.

TÜRKİYE’DE SON DURUM

Türkiye’de koronavirüs salgınından en olumsuz etkilenen sektörlerden birinin turizm olduğu kaydedildi. Türk turizmi, tarihinde olmadığı kadar zor bir dönemden geçtiği kaydedilirken, koronavirüs salgını nedeniyle birçok tüketici haziran, temmuz ve ağustos aylarındaki rezervasyonlarını ve hatta sonrası için satın aldıkları tatillerini iptal etme yoluna gittiği kaydedildi. TÜRSAB tarafından 18-28 Mart 2020 tarihleri arasında üyeleri arasında gerçekleştirilen ankete katılan bin 433 seyahat acentasının yüzde 80’i, ciro anlamında kayıplarının yüzde 75 ve üzerinde olduğunu belirtirken, acentaların yaklaşık yüzde 40’ı ise salgının devam etmesi halinde yüzde 75 oranında istihdam kaybı yaşanacağı ifade edildi. Turizm hareketlerinin durması nedeniyle otel dolulukları da ciddi oranda geriledi.

STR Global raporuna göre; mart 2020’de Türkiye’deki otel dolulukları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 55,2 azalarak yüzde 28,6 seviyesine indi. İstanbul’daki otel dolulukları ise aynı dönemde yüzde 70’lerin üzerinde düşüşle yüzde 25 seviyesinde seyretti.

Koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye havacılık sektöründe de ciddi sıkıntı yaşanırken, salgın nedeniyle yaşanan iptaller yolcu rakamlarına da yansıdı. Salgının etkisini artırdığı geçen mart ayında Türk Hava Yolları’nın yolcu sayısında yüzde 53’lük düşüş yaşandığı görüldü. Mart 2019 döneminde toplamda 5,9 milyon yolcu taşıyan THY, 2020 yılının aynı döneminde yüzde 53’lük azalışla 2,8 milyon yolcu taşıdı. Mart 2020 döneminde Pegasus Hava Yolları’nın yolcu sayısında ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 44 oranında düşüş meydana geldi.

ANTALYA TATİL ARAMALARINDA İLK SIRADA

İçinde bulunulan olumsuz tabloya karşın Alman seyahatseverler de tatil özlemlerini online mecra üzerinden gerçekleştirdikleri tatil aramaları ile ortaya koydu. Almanya’da seyahat acentaları ve online tatil satış sitelerine rezervasyon yazılımı sunan Traffics’in Alman tüketicilerin internet üzerinden yaptıkları tatil aramalarını baz alarak hazırladığı verilere göre, Antalya en çok aranan tatil destinasyonu konumunda bulundu.

Traffics’ten yapılan yazılı açıklamada koronavirüs salgınına rağmen Almanların hem tatil imkanlarını araştırmaya hem de temmuz ve ağustos ayları için tatil rezervasyonu yaptırmaya devam ettiği belirtildi. Almanya’da mart ayının ortasından bu yana yapılan tüm sistem girişlerinin incelendiği Traffics verilerine göre, Antalya tatil aramalarında birinci sırada yer alırken, Antalya’yı Mayorka, Hurgada, İzmir ve Ljubljana izledi.

Verilere göre, somut bir rezervasyonla sonuçlanan aramalarda da yine Antalya’nın ilk sırada yer aldığı gözlendi. Antalya’yı Rodos, Mayorka, Hurgada ve Monastir’in izlediği görüldü. Veriler her ne kadar mart ortaları ile nisan başlarına kadar olan dönemi kapsıyor olsa da DRV’nin nisan dönemi itibariyle "Her şey fazlasıyla iyi giderse, yaz sonunda Alman pazarından Türkiye’ye bir miktar turizm hareketi olabileceği, sonbahar gibi durumun biraz daha toparlanmış olmasının ümit edildiği" yönündeki değerlendirmesi ile de örtüştü.

KORONAVİRÜSÜN ARDINDAN DÜNYA NASIL GÖRÜNECEK

Koronavirüs salgını insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin yanında ekonomik ve siyasi alanda da köklü değişimlere yol açacak bir nitelik kazanırken farklı ülkelerden ve kültürlerden insanların ortak görüşü dünyanın artık eskisi gibi olmayacağı yönünde.

Dünya genelinde siyaset bilimciler ve otoriterler arasında hakim olan görüşler özetle şöyle sıralandı:

Her zaman olduğu gibi tarih, kovid-19 krizinin ’galipleri’ tarafından yazılacaktır. Salgın, milliyetçiliği güçlendirecektir.

Batılı ülkelerin kovid-19 kriziyle mücadeledeki başarısızlığı orta ve uzun vadede gücün Batı’dan Doğu’ya geçmesini hızlandırabilir.

Koronavirüs pandemisi, sadece siyasal açıdan değil aynı zamanda ekonomik açıdan da küreselleşme iddiasının zayı?amasına neden olmuş durumda.

Kovid-19, hükümetleri, şirketleri ve toplumları uzun süreli ekonomik izolas yonlarla başa çıkma kapasitelerini güçlendirmeye zorlamakta.

Kovid-19, küresel üretimin temel ilkelerini baltalamaktadır. Şirketler şimdi çok adımlı, çok ülkeli tedarik zincirlerini yeniden düşünecek ve küçültecektir. Karlılık düşecek, ancak arz istikrarı yükselecektir.

KRİZ ABD-ÇİN İLİŞKİLERİNİN BOZULMASINA NEDEN OLABİLİR.

Avrupa Birliği, vatandaşlarına özellikle ekonomik anlamda hedef odaklı yardım sağlayamazsa yükselen milliyetçilik akımlarıyla birlikte AB karşıtlığı güç kazanacaktır.

Küreselleşme sürecinin hızlanmasıyla birlikte son yıllarda hızlı bir gelişim gösteren uluslararası hava taşımacılığı pandemi sonrasında köklü biçimde değişebilir.

Çin küresel liderlik için keskin manevralar yapabilir.

(İHA)