TÜROB Başkanı Müberra Eresin, turizm ve konaklama sektörünün mevcut durumu ve beklentilerine ilişkin değerlendirmede bulundu. 

2020 yılına, en iyi yıllardan biri olma beklentisiyle başladıklarını, ancak hiçbir şekilde öngörülemeyecek bir durum oluştuğunu ve turizm faaliyetlerinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de durduğunu belirten Eresin, hem küresel düzeyde hem de Türkiye açısından olağan dışı bir dönemden geçildiğini kaydetti.

Eresin, bu salgının tüm dünyayı her alanda etkilediği ve bunun en ağır neticelerinin de turizm sektöründe kendisini gösterdiğini, bu beklenmedik sürecin geleceğe yönelik planlamalar yapabilmeyi de oldukça zorlaştırdığını söyledi.

Normalleşmenin ne zaman başlayacağını ve tam anlamıyla normalleşme sürecinin ne kadar zaman alacağını tahmin edebilmenin mümkün olmadığına işaret eden Eresin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu süreci salgının gidişatı ve kontrol altına alınması belirleyecektir. Ancak sektörümüz adına iyimser olmak zorundayız ve tüm çabalarımız iyimser tabloya göre devam ediyor. Virüsün ülkemizde yayılmasının kontrol altına alınması ve diğer ülkelerde gelişmeler dikkate alınarak, turizm ve konaklama sektöründe haziran ayının ikinci haftası itibarıyla yavaş da olsa hareketlenmenin başlaması umut edilmektedir. Haziran ayı ortalarından itibaren normalleşme yolunda ilk adımların geleceğini umut ediyoruz.”

“Avrupa’da hareketlenmenin eylül itibarıyla başlaması öngörülüyor”

Eresin, havacılık alanındaki ekonomik gelişmeler ve pandemi önlemleri kapsamında, uçak kapasitelerinin azalacağının öngörüldüğünü belirterek, “İyi senaryo ile ilk hareketlenmenin iç turizmde, devamında Uzak Doğu ve Orta Doğu sıralamasıyla gerçekleşeceği, Avrupa’da hareketlenmenin ise eylül ayı itibarıyla başlaması öngörülüyor.” dedi.

Kamu otoritelerinin “artık evden çıkabilirsiniz” diyeceği gün için tüm hazırlıkları yaptıklarını ve otelleri koronadan sonraki günlere hazırladıklarını ifade eden Eresin, “Elbette ki bu hazırlıkların en önemli kısmını da Covid-19 salgını sonrasında büyük değişime uğrayacak olan sektör uygulamaları oluşturuyor. Hijyen ve Covid-19 önlemleri konusunda tüketici hassasiyeti artacaktır. Bu konularda önlemlerini alan işletmelerin öncelikle tercih edilmesi bekleniyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı Sağlıklı Turizm Sertifikasyonu programının, başta tüketici güveni sağlanması, çalışan güvenliği ve olumlu algı dikkate alınarak kesinlikle ileriye dönük olarak sektörümüze büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz.” diye konuştu.

Eresin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı Sağlıklı Turizm Sertifikasyonu programı ile tatilini Türkiye'de geçirecek tüm Türk vatandaşları ve yabancı ziyaretçilere, ulaşımdan konaklamaya, tesis çalışanlarından yolcuların kendi sağlık durumuna uzanan geniş bir yelpazede bir dizi yeni tedbirlerin tanımlandığını aktararak, programın, "Yolcu sağlığı ve güvenliği", "Çalışan sağlığı ve güvenliği", "Tesislerde alınan önlemler" ve "Ulaşım araçlarında alınan önlemler" olmak üzere 4 ana başlıkta toplandığını anımsattı.

Programın, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde, Sağlık, Ulaştırma, İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarının katkıları ve TÜROB’un da dahil olduğu tüm sektör paydaşlarının iş birliğiyle şeffaf bir şekilde hazırlandığını aktaran Eresin, söz konusu programın, tüm paydaşları içine alacak şekilde genişletilmiş olmasından ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinasyonunda gerçekleşmesinden memnun olduklarını dile getirdi.

Eresin, otel işletmeleri için de sertifikasyon süreçlerini mayıs ayı itibarıyla hayata geçirmeyi planlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, bu sertifikasyonu alan tesisleri 1 Haziran 2020 tarihi itibarıyla Bakanlık web sayfası da dahil olmak üzere tüm kanallardan duyuracağını hatırlattı.

"Her şey dahil" devam edecek

Eresin, bu programda da yer aldığı üzere kamuoyunda yoğun olarak gündeme gelen açık büfe ve her şey dahil uygulamalarına da açıklık getirildiğini belirterek, “Hastalığın ilk çıktığı günlerde TÜROB olarak, koronavirüs salgınıyla ilgili alınabilecek tedbirler çerçevesinde üye otellerde kahvaltı, öğle ve akşam yemeği servisinde açık büfenin kaldırılarak, ‘kahvaltı tabağı ve set menü’ uygulamasına geçilmesine yönelik tavsiye kararımız var. Ancak tabii ki ilerleyen dönemlerde tamamen kaldırılması diye bir şey söz konusu olmayacaktır. Alınan ve alınacak olan tüm tedbirler sadece bu salgın dönemiyle sınırlı ama sonrasında zaten gerekli hijyen şartları Covid-19’a uyarlanacak ve bizler kaldığımız yerden devam edeceğiz. Hijyen ve gıda güvenliği her zaman önceliğimiz olmaya devam edecektir.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin, yüksek standart ve hijyen koşullarında dünyada her şey dahil tatil konseptini en iyi uygulayan ülke olduğunu anlatan Eresin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu durum, diğer ülkelere nazaran Türkiye’nin tercih edilmesinde önemli rekabet üstünlüğümüz ve avantajımızdır. Pandemi dönemini fırsat bilerek, Türkiye’nin turizmde bu konseptten ayrılarak artık uygulanmayacağı yönündeki birtakım çevreler tarafından hangi verilere dayanılarak yapıldığını bilmediğimiz yorum ve değerlendirmeler kesinlikle gerçekleri yansıtmamaktadır. Türkiye, ‘Her şey Dahil’ tatil konseptini, eski sunulan hizmetlerden herhangi bir kısıtlama yapmadan uygulanmaya devam edecektir. Sadece pandemi dönemi ile sınırlı kalmak üzere, özellikle yiyecek ve içecek servis ve sunumları, ilgili sağlık otoriteleri tarafından alınacak kararlara göre düzenlenecektir. İşletmelerimiz bu döneme yönelik gerekli uygulama önlemlerini almaya başlamışlardır.”

Üyelere eğitim

Eresin, TÜROB olarak, ECOLAB iş birliğinde, üye konaklama tesisleri ve turizm işletmelerinin çalışanlarına yönelik, kişisel bilgisayarları veya cep telefonları aracılığıyla katılabilecekleri çevrimiçi ve ücretsiz ‘Covid-19 ve Hijyen Eğitimleri’ni Nisan 2020’de başlattıklarını aktararak, “Eğitimlerin sonunda, katılan çalışanların tamamına katılım belgesi veriyoruz. Bu bir anlamda hem bugüne yönelik hem koronavirüs sonrası dönem için belgelendirme ve uygulamalara hazırlık niteliğinde. Aldığımız çok olumlu geri dönüşler ve yoğun talep üzerine, eğitimleri mayıs ayında tekrarladık. Böylece toplam iki etapta 2 bin 500’den fazla çalışana eğitimleri vermiş olacağız.” diye konuştu.

Korona sonrası en önemli konulardan birinin de maliyet artışları ve satış fiyatlandırmaları olacağını belirten Eresin, “TÜROB olarak üyelerimize başta gelir yönetimi (revenue management) olmak üzere fiyatlama, pazar analizi ve bütçe analizi gibi konularda eğitim programları planladık ve mayıs ayının ikinci haftasından itibaren bu eğitim ve seminerlere başladık. Aynı şekilde otellerimizin açılışı sonrası satış pazarlama faaliyetlerinde de fazlaca değişim olacağını düşünüyoruz, bu konuda da üyelerimiz için Covid-19 sonrası satış pazarlama teknikleri konulu bir semineri haziran ayının ilk haftasında düzenleyeceğiz.” şeklinde konuştu.

“Destekler olumlu ama yeni desteklere ihtiyaç var”

Eresin, sektöre destek amacıyla vergisel düzenlemeler, sosyal güvenlikle ilgili düzenlemelerin yanı sıra yargısal ve hukuki düzenlemelerin devreye sokulduğunu aktararak, “Açıklanan destek paketlerinin sektör açısından olumlu olduğunu düşünüyoruz. Ancak yeni desteklere de ihtiyaç bulunduğunu ve açıklanan erteleme sürelerinin uzatılması gereğini de özellikle belirtmek isteriz.” dedi.

Atılan adımlar sayesinde, sektörün istikrarı ve istihdamın korunması yolunda, salgının etkileri giderildiğinde sektörün en az zararla faaliyetlerine devam edeceği umudunu koruduklarını ifade eden Eresin, “TÜROB olarak imkanlarımız dahilinde devletimizin, milletimizin, çalışanlarımızın yanında olduğumuzu, elimizden gelen her türlü desteği sunmaya hazır olduğumuzu özellikle belirtmek isteriz. Bu geçici bir süreçtir ve elbette sağlıklı ve güzel günler gelecektir.” diye konuştu.