Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD) tarafından gerçekleştirilen "TÜYİD Yatırımcı İlişkileri Zirvesi" açılışında yaptığı konuşmada, 2019’a gevşemeden, rehavete kapılmadan, aynı disiplin ve motivasyonla girme zamanı olduğunu söyledi. 

Birilerinin “Şöyle oldu, onu başardık, bunu başardık. Sayın bakanım şöyle iyi, böyle iyi” dediğini ifade eden Albayrak, daha yeni başladıklarını kaydetti.

"2019 daha güçlü, tam saha markaj, tam saha pres..."

Berat Albayrak, rehavetin sıfır olması gerektiğini, kendilerinin bir dönüşümden bahsettiklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Kısa, orta, uzun vadeli hedeflerle hep birlikte bir dönüşümün, yolculuğun ilk adımı... 2019 daha güçlü, tam saha markaj, tam saha pres... Özellikle mart ayında gerçekleşecek olan seçimlere rağmen tüm seçim dönemlerinde olduğu gibi altını çizerek söylüyorum; disiplinden, sıkı maliye ve para politikasından taviz vermeden güçlü bütçe performansıyla 2019’u yöneteceğiz."

"Ekonomimiz üst orta gelir seviyesine yükseldi"

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, Türkiye ekonomisinin son 16 yılda önemli bir dönüşüm sürecinden geçtiğini ifade ederek, yeni hikayenin "bir kişinini tek başına yazabileceği" bir şey olmadığını, güçlü bir paydaş dinamizmi ile ortaya konulacak bir süreç olduğunu söyledi. 

Son 16 yıllık süreçte Türkiye ekonomisinin özel sektör öncülüğünde istikrarlı ve güçlü büyüyen, büyüdükçe istihdam oluşturan, yoksulluğu azaltan, kapsayıcı ve giderek daha fazla katma değer üreten bir yapıya kavuştuğunu belirten Albayrak, şunları kaydetti:

"Bu süreçte ekonomimiz üst orta gelir seviyesine yükselmiş, ihracatımızda üst-orta teknolojinin payı artmış ve yine ihracatta ürün ve coğrafi çeşitlilik anlamında çok büyük bir artış yaşanmıştır. 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayısı 2002'de sadece 9 iken, bugün 34'e yükselmiş, 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı ise 8'den 38'e yükselmiştir. Bu dönüşümde uyguladığımız yapısal ve makroekonomik politikalarımızın yanı sıra iş dünyamızın ve girişimcilerimizin çabalarının çok büyük emeği vardır. Bu noktada bize düşen görev ekonomik istikrarın devamını sağlamak, yatırımların sürekliliği ile girişimcilik ekosistemini kuvvetlendirmektir. Geçtiğimiz 16 yıllık dönemde Türkiye ve Türkiye ekonomisi pek çok zorluğu sağlam makroekonomik temelleri sayesinde aşmayı başarmıştır. Son 2 yıla baktığımızda, hain darbe girişimi başta olmak üzere birçok iç ve dış şok karşısında ekonomimiz dirayetini korumuştur." 

Albayrak, ağustos ayında belirginleşen Türkiye’ye yönelik spekülatif finansal girişimler karşısında ciddi bir sınav verildiğini aktararak, "Sizlerin de yakından takip ettiği gibi 2018, gelişmekte olan ülke ekonomileri açısından genel olarak zor bir yıl oldu. Fed'in faiz artışları ile uluslararası finansal piyasalarda oluşan sıkılaşma gelişmekte olan ülke para birimlerini baskı altına aldı. Ayrıca, ticaret savaşları ve buna ilişkin endişeler emtia fiyatlarında oynaklığın yüksek seyretmesine neden oldu." şeklinde konuştu.

Bu dönemde uluslararası finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmaların ekonomiye olan olumsuz etkisini sınırlamak üzere, göreve gelmelerinin üzerinden henüz çok kısa bir süre geçmesine rağmen gereken tüm tedbirleri almakta çekinmediklerini vurgulayan Albayrak, zamanında ve kararlılıkla attıkları adımlar sayesinde piyasalarda görülen yüksek dalgalanmanın, yerini kısa zamanda sakinliğe ve normalleşmeye bıraktığını söyledi.

"Türk lirası, ABD doları karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kazandı"

Berat Albayrak, ağustos ayı sonundan bu yana Türk lirasının, ABD doları karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kazandığını, bu dönemde diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine kıyasla en çok değer kazanan para birimi olduğunu aktardı. 

Benzer şekilde ülke risk priminin yaklaşık 200 puan azalış gösterdiğini vurgulayan Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla en iyi performansı gösteren ülke oldu. 2 yıllık devlet tahvilimizin faizi 300 baz puan, 5 yıllık devlet tahvilimizin faizi yaklaşık 830 baz puan, 10 yıllık devlet tahvilimizin faizi ise yaklaşık 410 baz puan azalmış ve benzer ülkelere kıyasla bu dönemde pozitif ayrışmıştır. Bunların yanı sıra enflasyonda düşüşün sağlanabilmesi amacıyla hayata geçirdiğimiz Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı'na firmalarımız tarafından yoğun bir destek olmuştur. Bu kapsamda programın kasım ayı enflasyon rakamlarına beklentilerimiz doğrultusunda katkı sağladığını ve fiyat hareketlerinde olumlu gelişmelerin kaydedildiğini gördük. Kasım ayında aylık bazda TÜFE yüzde 1,44, ÜFE ise yüzde 2,53 oranında düşüş kaydetti. Böylece ekim ayında tepe noktasına ulaşan yıllık TÜFE ve ÜFE oranlarında sırasıyla 3,6 puan ve 6,5 puan toplam yıllık enflasyonda azalışa etki ettiğini gördük. Yurt içi finansal piyasalardaki normalleşme ile kasım ayında belirginleşen TL'deki değer kazancı ve petrol fiyatlarındaki düşüş de enflasyonda gözlenen bu iyileşmeye önemli katkı sağladı." 

"Gerçekçi bulmaya devam ediyoruz"

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, maliyet yönlü baskıların azalmasıyla gelecek dönemde öncelikle üretici fiyatlarında, takiben tüketici fiyatlarında olumlu gelişmelerin devam etmesine şahit olunacağını belirterek, "Diğer taraftan sıkı makroekonomik politikalar ve uygulanacak yapısal tedbirlerle birlikte enflasyonun kademeli olarak azalarak Yeni Ekonomi Programı'nda (YEP) öngördüğümüz üzere 2019 yılında yüzde 15,8, Program sonunda ise yüzde 6'ya gerilemesini gerçekçi bulmaya devam ediyoruz. Bugün buradan ifade edeyim; bu koyduğumuz hedeflerin bile (olumlu yönde) üzerine çıkacağız." dedi. 

YEP kapsamında hedefledikleri dengelenme sürecinin üçüncü çeyrekte güçlü şekilde tesis edildiğini aktaran Albayrak, "Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan olumlu gelişmeler ve öncü göstergelerdeki göreli iyileşmeler önümüzdeki dönemde büyümenin YEP'te öngördüğümüz gibi sürdürülebilir bir patikada seyredeceğine işaret etmektedir. İç ve dış konjonktürde pek çok olumsuzluk yaşadığımız bir dönemde Türkiye ekonomisinin pozitif büyüme görünümüne devam etmesi, zamanında aldığımız güven artırıcı politika kararlarının etkili olduğuna ve ekonominin sağlam duruşunu devam ettirdiğine işaret etmektedir." şeklinde konuştu. 

Albayrak, haziran ayından itibaren gerek dış ticaret dengesinde gerekse cari işlemler dengesinde yaşanan güçlü iyileşmelerin de bu "dengelenme" sürecini yansıttığını söyledi. 

Mayıs ayında 87,2 milyar dolarla zirve yapan yıllık dış ticaret açığının, ekim ayı itibarıyla 67,2 milyar dolar seviyesine gerilediğini, benzer şekilde mayıs ayında 58,1 milyar dolar ile tepe noktasına ulaşan yıllıklandırılmış cari işlemler açığının, son 3 ayda verilen cari fazlaların etkisiyle ekim ayı itibarıyla 39,4 milyar dolara gerilediğini anımsatan Albayrak, bu istikamette devam ettiği sürece 30 milyar doların altına inmeye başlayacaklarını, toplam bir küçülme olarak değil, ithalattaki köpüğün azalması, ihracat ve üretim noktasındaki artışla bu dengelenmenin sağlanmasının önemli olduğunu vurguladı. 

Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"YEP kapsamında 2018 yılında cari açığın milli gelire oranının yüzde 4,7 seviyesine gerilemesini öngörmekle birlikte son aylarda kaydedilen gelişmelerin bu oranın da oldukça altında bir seviyede gerçekleşeceğine işaret etmektedir. Son olarak kasım ayı itibarıyla Ticaret Bakanlığı verilerine göre, ihracat yüzde 9,5 oranında artmış ve yıllıklandırılmış olarak 168,1 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bütün bu veriler, dış dengemizin oldukça hızlı bir şekilde normalleşmesi ve dış kırılganlıklarımızın azalması anlamına gelmektedir. 2018 yılını, yaşanan tüm olumsuz süreçlere rağmen özellikle YEP'te ortaya koyduğumuz hedefleri yerine güçlü şekilde getirerek geride bırakmaya hazırlanıyoruz."

"Kadınlarımızın iş hayatına daha fazla katılmaları için destek veriyoruz"

Berat Albayrak, YEP’in temellerini de güçlü ekonomi, düşük kamu ve hanehalkı borcu, disiplinli maliye politikası, dinamik ve girişimci özel sektör ve dünya pazarlarına açık ihracatçı yapı üzerine inşa ettiklerini, Türkiye’nin bu yönleriyle ayrıştığını söyledi. 

Girişimcilerin yenilikçi fikirlerini hayata geçirmeleri için gereken tüm kolaylıkları sağladıklarını ve buna devam edeceklerini bildiren Albayrak, şunları kaydetti:

"Bu çerçevede girişim sermayesi, bireysel katılım sermayesi ve kitle fonlaması gibi yenilikçi finansman imkanları ve teknolojik girişimcilik destek modelleri ile yenilikçi firmalarımızın finansmana erişimini kolaylaştırmayı hedefledik. 2016 yılında yürürlüğe giren Ar-Ge Kanunu ve Yatırımların Proje Bazlı Desteklenmesi Kanunu aracılığıyla yüksek katma değerli üretimi ve yenilikçi üretimi destekliyoruz. Geçtiğimiz yıl yasalaşan Sınai Mülkiyet Kanunu ile bütün sınai hakları tek çatı altında toplayarak uluslararası standartlara uygun bir yapı temin ediyoruz. Kalkınma Bankası'nı, Kalkınma ve Yatırım Bankası adı altında yeniden yapılandırdık. Kurumsal olarak Ankara’dan İstanbul’a taşıyarak etkin bir kuruma dönüştürüyoruz. 

Bu yapılanma ile sürdürülebilir büyümeye yönelik yatırımların ve projelerin etkin bir şekilde desteklenmesini amaçlıyoruz. Gençlerimize önem veriyoruz ve onlara güveniyoruz. Gençlerin iş gücüne bir an önce katılımlarının sağlanması ve becerilerinin artırılması için hem genç istihdamı hem de genç girişimciliği destekliyoruz. Türkiye’nin en büyük avantajlarından biri budur. Aynı zamanda, kapsayıcı büyüme politikalarımız doğrultusunda gençlerimizin yanı sıra kadınlarımızın iş hayatına daha fazla katılmaları ve daha aktif şekilde yer almaları için büyük destek veriyoruz. Önümüzdeki dönemde rekabet gücümüzü artıracak, kırılganlıklarımızı azaltacak, katma değer zincirinde yükselmemizi sağlayacak, iş gücü verimliliğimizi yükseltecek ve dışa bağımlılığımızı azaltacak politika setini hayata geçireceğiz." 

Albayrak, bu çerçevede, özellikle Ar-Ge, inovasyon ve girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve eğitim alanlarındaki reformlara öncelik verdiklerini, hükümet olarak gelecek dönemde girişimcilik ekosisteminin iyileştirilmesi için gereken tüm adımları atmaya devam edeceklerini söyledi. 

"Değişimin öncüsü de iş dünyamız olmalı"

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, dünya ile rekabet edecek bir yapıya kavuşmak için göz ardı edilmemesi gereken bir hususun da "değişim" olduğuna işaret ederek, "Yeni ekonomi yaklaşımımız çerçevesinde +1 olarak vurguladığımız değişimin öncüsü de iş dünyamız olmalıdır. Borç yönetimlerimiz, insan kaynağı, insan değeri yöntemlerimiz, sermayelerimizi korumak ve öz kaynaklarımızı güçlendirmek için uygulamamız gereken stratejiler güncellenmesi gereken noktalar. Türkiye’nin anlı şanlı kurumsal şirketleri yaşanan finansal dalgalanmalarda çok basit finansal enstrümanlarla ilgili kararlar almakta hatalar yapmışlar, eksikte bulunmuşlar, bu resmi okumakta zafiyet göstermiştir. Ama kriz aynı zamanda fırsattır. Türkiye olarak bu krizlerden güçlenerek çıkıyorsak eğer, bu tecrübelerle kurumlarımızı da bu değişime uyduracağız. Bu da sizin öncülüğünüzde olacak." şeklinde konuştu. 

"Sürdürülebilir, farklı borçlanma yöntem ve kaynakları konusunda dünya ne gibi yöntemler izliyor, ne gibi yenilikleri uyguluyor, bunlara ne kadar zaman ayırıyorsunuz? Yatırım tercihlerinde katma değeri yüksek ya da ihracata dönük uygulamalara dönüşüm, adaptasyona ne kadar kafa yoruyorsunuz?" diyen Albayrak, işte tüm bu hususlarda, tüm bu "değişim" başlıklarında herkese büyük görevler düştüğünü söyledi. 

"Tribünden maç seyrediyor gibi sadece izleyici oluruz"

Berat Albayrak, şirketlerin artık finanstan insan kaynaklarına kadar her alanda dünyadaki en ileri, en çağdaş uygulamalarla değişimde öncü hale getirilmesi gerektiğini belirterek, "Yoksa bu kadar hızla değişen küresel sistemde, tribünden maç seyrediyor gibi sadece izleyici oluruz." dedi. 

Türkiye ekonomisinin kararlılıkla uygulanan reformlar sayesinde çok önemli mesafe aldığını ifade eden Albayrak, "Yeter mi? Yetmez. Daha yeni başladık. 2-3 günde 10 bin dolarlar, 11 bin dolarlar… Kimse kusura bakmasın. Türkiye olarak biz 10-11 bin dolarla yetineceksek biz bu işi bırakalım. Rekabet ettiğimiz ülkelerde birçok şeyde 3-5 adım öndeyiz. O zaman iyi top oynama dönemi değil, gol atma dönemi, çok top çevirdik artık skor elde etmeli." diye konuştu. 

Güçlü kamu maliyesi ve sağlıklı bankacılık sektörü ile geçen dönemde yaşanan birçok iç ve dış şoka karşı ekonominin direncini ispat ettiğini aktaran Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Elbette bu süreçteki başarının en büyük sahibi tüm süreçleri sağduyu ve ferasetle değerlendiren milletimizdir. Milletimizin hak ettiği refahı sağlamak, büyük ve güçlü Türkiye idealini hayata geçirmek için gece-gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz. Bu zirve, gerek bireysel gerekse kurumsal olarak girişimcilik odağında fikirlerin üretilmesinde, paylaşılmasında ve yayılmasında önemli bir işleve sahiptir. Sadece Türkiye’de değil, yılda 1-2 defa yurt dışında da yapmak lazım. Bu hikaye başka hikaye... Türkiye, dünyada küresel kırılmaların yaşandığı bu dönemde yeni bir hikaye yazmaya başladı. Tüm paydaşlar olarak farklı kültür ve siyasi görüşte olabiliriz ama hepimizin ortak paydası olan 'aynı gemide olduğumuz' ve bu gemi ne kadar güçlü olursa o kadar sağlam yol alır. Sizlerin hem içeride güçlü Türkiye söylemini kullanmanız çok önemli. Türkiye özellikle önümüzdeki dönemde fırsatlar ve tehditler noktasında dünyada en nasipli, şanslı, değerlendirme kapasitesine sahip en önemli ülkelerden birisi."

Albayrak, Türkiye’nin enerji alanında geldiği noktaya değinirken, "Sadece üreten, depolayan, satan değil, ticaretin gerçekleştiği önemli bir ülke oluyor. Türkiye altyapı olarak başka lige çıktı. Yağ, un, şeker, tuz her şey var. Helva yapma dönemi..." diye konuştu. 

"Bankalarımızın bilançosunda mevduatlar uyuyor"

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, son yıllarda yaşanan dalgalanmaların Türkiye’deki yerli yatırımcıda da ciddi endişe oluşturduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"İnsanlar hemen mevduata kaydı. O zaman sermaye piyasalarını yatırıma ısındırmamız lazım. Bankalarımızın bilançosunda mevduatlar uyuyor. Bankalarımız da tuzu kuru, rahat... Hazine’ye paraları satarız, garantili bir şekilde… O dönem de bitti. O bilançoları hareketlendirmemiz lazım. İçeride yaklaşık 176 milyar dolar mevduat var, 110 milyarı dolar, 65 milyarı avro… Sermaye piyasalarında yatırımı, büyümeyi hareketlendirecek yine sizlersiniz. Önümüzdeki pazartesi mesela Hazine olarak başlatıyoruz, iletişimini bugün anons edeceğiz. Hazine olarak dolar, avro, Hazine garantili, devlet garantili yüzde 100 tahvil ihracına başlıyoruz. Bireysel yatırımcı, vatandaşımız gelip alabilecek, sermayesini parasını farklı yönlerde değerlendirebilecek.

Altın tahvili yapmıştık, tekrar başlıyoruz, önü açık yine güvence altında. Bilançoları artık atıl noktadan kurtarıp hareketlendirmemiz lazım. Türkiye’nin hiçbir dönemde artık bu kadar cazip olmayacağı gerçeğinden hareketle sizlerin koordineli aynı noktaya ateş eden iletişimi çok önemli."