Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın 20 Eylül 2018'de açıkladığı Yeni Ekonomi Programı (YEP) sonrasında başlayan ekonomideki yeniden dengelenme süreci en önemli meyvesini ödemeler dengesi tarafında verirken, son 12 aylık cari işlemler hesabı yaklaşık 17 yılın ardından ilk kez artıya geçti.

AK Parti'nin tek başına iktidara geldiği 2002 yılından bu yana yükseliş eğiliminde hareket ederek Ekim 2011'de 75,1 milyar dolara kadar çıkan yıllıklandırılmış cari işlemler açığı, YEP sonrasında yeniden dengelenme süreci ve ekonomi yönetiminin, yaşanan sorunlar karşısındaki proaktif tutumu ile düşüşe geçti.

Özelikle geçen yılın mayıs ayında 57,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen yıllıklandırılmış cari işlemler açığı, o tarihten bu yana her ay kademeli düşüşünü sürdürdü ve haziran itibarıyla 538 milyon dolar fazla vererek tarihi bir sonuca işaret etti.

Analistler, cari dengedeki iyileşmenin Türkiye'ye ilişkin riskleri azalttığını, bunun da gerek risk primi gerekse Türk lirasının değerlenmesiyle gözle görünür hale geldiğini kaydetti.

Ekonomi yönetiminin ihracatı çeşitlendiren ve destekleyen adımları ile yeniden dengelenme sürecinde gelirlerdeki düşüşün sınırlı kaldığına dikkati çeken analistler, bu gelişmenin en önemli ihracat partnerimiz Avrupa'daki daralmaya karşın gerçekleşmesinin önemini vurguladı.

Analistler, Avrupa'da toparlanmanın başlaması durumunda ihracatta yeni rekorların beklenebileceğini kaydederek, cari dengedeki iyileşmenin de kalıcı hale gelmesi için ekonomi yönetiminin reform paketlerini bir bir hayata geçirdiğini söyledi.

"Kur operasyonlarının etkisi bertaraf edildi"

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, 17 yılın ardından ilk kez cari işlemler dengesinin 12 aylık bazda fazla vermesinin, küresel piyasalarda zihinlerin karışık olduğu bir dönemde, dış borç ödemeleri hariç, Türkiye'nin dünyadan döviz ihtiyacının sıfırlandığı anlamına geldiğini söyledi.

Geçen yıl maruz kalınan kur operasyonlarının etkisinin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın koordinasyonunda ekonomi yönetimi tarafından hayata geçirilen seri tedbirlerle bertaraf edildiğini aktaran Gülle, şunları kaydetti:

"Kur sıçraması bir diğer cephede, yerli ham madde ve ara mamullerin de önünü açtı. Aynı zaman diliminde, küresel ticaret savaşlarının sebep olduğu belirsizlik ortamından dolayı küresel emtia fiyatlarında örneğin, petrol fiyatlarında aşağı yönde baskı, Türkiye'nin ham madde ve ara mamul ithalatını azalttı. Bu tabloya eş zamanlı olarak TİM'in temsiliyetinde 90 bin mal ve hizmet ihracatçımızdan oluşan büyük ihracat ailesi, mal ve hizmet ihracat gelirlerinde yeni rekorlara imza attı ve hayli uzun bir dönemden sonra, Türkiye yıllandırılmış bazda cari işlemler fazlası verdi. İhracatçılarımız kırdıkları rekorlarla büyümeye, istihdama ve cari işlemler dengesine pozitif katkıyı sürdürecek. Ülkemizin, sürdürülebilir cari fazla veren bir ülke olması adına TİM olarak, hedeflerimizi daha da ileriye taşıyacak çalışmalarımızı, yüksek motivasyonumuzla sürdürüyoruz."

"Son aylarda cari dengede aylık bazda pozitif bölgeye geçildi"

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç ise son aylarda cari dengede aylık bazda pozitif bölgeye geçildiğini, ancak haziran itibarıyla cari işlemler açığının uzun bir sürenin ardından ilk defa yıllık bazda da pozitif tarafta kaldığını belirterek, cari dengede yıllık olarak 538 milyon dolar fazla verildiğini söyledi.

Bir ülkenin cari fazla vermesinin, döviz gelirlerinin döviz giderlerinden daha fazla olması, diğer bir deyişle kendi kendine yetebilmesi demek olduğuna işaret eden Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu anlamda olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Bu tabloda, artan ihracat gelirlerimiz, azalan ithalatımız ve özellikle turizmde yakaladığımız ivmenin etkisiyle yükselen hizmetler gelirimizin önemli etkisi oldu. Son bir yılda değerlenen döviz hem ihracatta rekabet avantajı getirdi hem de ithalattaki israf ekonomisinin önüne geçti. Çeşitli ham madde, ara mamul ve ürünlerde yeniden yerli üretimin tercih edilmeye başlanmasını sanayimiz için olumlu buluyoruz. Elbette önümüzdeki dönemde cari dengeyi koruyabilmek açısından iş dünyasından tüketicimize bütün kesimlerin hassasiyet göstermesi de çok önemlidir. Önümüzdeki süreçte de cari dengenin kasım ayına kadar hem aylık hem de yıllıklandırılmış olarak fazla vereceğini, yılın tamamını ise dengeye yakın bir seviyede kapatacağımızı tahmin ediyoruz."

Avdagiç, iş dünyası olarak hedeflerinin ekonomiyi hızlandırırken de cari fazla verebilmek, yani bu dengeyi sürekli kılabilmek ve cari fazlanın kaynağını katma değerli üretimden gelen ihracata dayandırabilmek olduğuna işaret ederek, küresel tarafta petrol fiyatlarındaki geri çekilmenin de enerji maliyetlerini düşürerek Türkiye'ye bu konuda büyük bir avantaj getireceğine inandıklarını bildirdi.

"Bankalardan iş insanlarını cesaretlendirecek destekler bekliyoruz"

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın da haziranda aylık bazda cari işlemler açığının 548 milyon dolar olmasında ramazan ayı tatilinde düşen dış ticaret verileri ve turizm sektöründeki girişlerin etkili olduğunu belirterek, sürdürülebilir bir cari açık için ülke olarak yatırımlara odaklanılması gerektiğini dile getirdi.

Aydın, bankalara çağrıda bulunarak stratejik ürünler konusunda yatırım ortamının oluşabilmesi için bankalardan iş insanlarını cesaretlendirecek destekler beklediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

"TCMB tarafından Haziran 2019 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verilerine göre 2018'in haziran ayında 2 milyar 471 milyon dolar düzeyinde gerçekleşen cari işlemler açığının bu yılın aynı döneminde 548 milyon dolara indiğini gördük. Şüphesiz bu verilerin ortaya çıkmasında haziran ayında ramazan ayı tatili sebebiyle düşen dış ticaret verilerimiz ve turizm sektöründeki girdilerin büyük etkisi var. Sürdürülebilir cari açık için ülke olarak istihdamı arttıracak yatırımlara odaklanmamız gerekmektedir. Bu bağlamda dışa bağımlı olduğumuz katma değeri yüksek stratejik ürünler konusunda ve uçtan uca yerlileşme politikası ile özellikle yatırım ortamlarını faaliyete geçirmemiz gerekmektedir. Merkez Bankasının faizleri düşürmesi ile birlikte iç piyasada bir canlanma yaşayacağımız aşikar. Bu canlanmayı doğrudan yatırıma da taşıyabilirsek hedeflenen noktalara ulaşabiliriz. Bu konuda bankalarımızın da üzerine vazifeler düşmektedir. Finansa erişim noktasında sıkıntı yaşayan ama stratejik ürünler noktasında yatırım yapmaya çalışan iş insanlarını cesaretlendirecek finansal desteklerin sağlanması konusunda kendilerinden adımlar beklemekteyiz."