TRABZON (AA) - Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, üreticinin, ülkenin ve ihracatçının ortak menfaatinin, fındığın fiyatının yükseltilmesi üzerine kurulacağını bildirdi.

Çeşitli programlara katılmak üzere kente gelen Canikli, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasında düzenlenen toplantıda iş adamları ile bir araya geldi.

Canikli, burada yaptığı konuşmada, kalkınma modellerini, bütün bölgelerin olabildiği ölçüde dengeli bir şekilde geliştirilmesi, istihdam ve üretim potansiyelinin artırılması üzerine inşa etmeye çalıştıklarını söyledi.

İstihdam kapasitesini sınırlayan en çok faktörün, Karadeniz Bölgesi'nde olduğunu dile getiren Canikli, "Coğrafi şartlar özellikle bu alanda çok ciddi sınırlayıcı faktör olarak karşımıza çıkıyor. Tabii bunu bir kaçınılmaz son gibi kabul edip, yapacak çok fazla bir şey yok gibi kolaycılığa elbette sığınamayız. Sonuç itibarıyla engeller ne olursa olsun, olabildiği ölçüde bunları ortadan kaldıracak ve bu bölgemizin de Trabzon başta olmak üzere bütün kalkınmayla ilgili potansiyelini sonuna kadar kullanacak modelleri, projeleri geliştirmemiz ve hayata geçirmemiz gerekiyor." diye konuştu.

Canikli, Deliklitaş mevkisindeki araziye de değinerek, şöyle devam etti:

"Karayollarının 220 dönümlük bu Deliklitaş mevkindeki arazisinin, arazi sıkıntısı nedeniyle değerlendirilerek, üretime, sanayiye, yatırıma, istihdama katkı getirir hale getirilmesi meselesi son derece önemli. Özellikle buna benzer projelerde biz heyecanlanıyoruz ve kesinlikle kayıt dışı kalmamız söz konusu olamaz. Bu konu benim ilk defa kulağıma geldi, şu andan itibaren buranın bir an önce Trabzon'un ekonomisine katkı sağlar hale getirilmesi için bütün çalışmaları gerçekleştireceğiz. Belki yöntem olarak belediyeye devrederek değil de Başbakanlığa devrederek onun üzerinden gerçekleştireceğiz ama sonuç itibarıyla inşallah burada ciddi anlamda 500 iş yerinin faaliyete geçeceği ve 3 binden fazla istihdamın sağlanacağı bir üretim alanı haline getireceğiz."

Güney Çevre Yolu'nun, genelde Karadeniz'in genelini boydan boya kapsayan çevre yolunun, daha doğrusu güneyden geçen bir alternatif yolun gerçekleştirilmesi projesi olduğunu ifade eden Canikli, bunu da bir an önce hayata geçirmeleri gerektiğini kaydetti.

Canikli, Ordu'yu örnek vererek, "Mesela Ordu geçişinde belirli bir yükün üzerindeki araçların geçişine izin verilmiyor belli saatlerin arasında. Dolayısıyla bu hem orada yaşayan vatandaşlarımız açısından sıkıntı hem de o ticareti, taşımayı yapan firmalar açısından problem. Zaman kaybı, para kaybı demektir, problem. Dolayısıyla boydan boya bütün Karadeniz'i arkadan ikinci bir yola kavuşturacak bu proje esasında şu anda yürüyor." ifadesini kullandı.

Samsun'un çevre geçişinin tamamlandığını belirten Canikli, "Ordu'nunki bitmek üzere. Ünye geçişi tamamlandı. Orada da çok ciddi anlamda trafik yoğunluğu söz konusuydu. Giresun'un projesi devam ediyor. Trabzon'un projesi bitti, ihale aşamasına geldi. Onu da en kısa zamanda ihalesini yapıp, sonuçlandıracağız, bundan da en ufak bir kuşku olmasın. Bunları biraz hızlandıracağız, bunların gecikmeye tahammülü yok." dedi.

Canikli, her ilin, her ilçenin çevre yolu planlanırken esas fotoğrafın büyük olanının göz önünde bulundurulduğuna dikkati çekerek, "Karadeniz çevre yoluna dönüştürülebilecek şekilde bu küçük olan il bazındaki çevre yolları planlanıyor. Dolayısıyla hepsi tamamlandıktan sonra Trabzon'unki de tamamlandıktan sonra aradaki birleştirmeler yapılacak ve inşallah mükemmel bir çevre yolu çıkacak." diye konuştu.

Maliyetlerin de çok yüksek olduğuna işaret eden Canikli, şunları söyledi:

"Maliyetleri çok yüksek projeler. Ordu'nunki 1 milyarın üzerinde, Ünye'ninki sanıyorum 700-800 milyon liraya mal oldu. Giresun'unki de 1 milyarın üzerinde, Trabzon'unki de 1 milyarın üzerinde bir rakama mal olacak. Kabaca bir topladığınızda birleştirmelerin ortaya çıkaracağı maliyetle birlikte yaklaşık 7-8 milyar liranın üzerinde bir maliyet ama olsun hiç önemli değil. Bunlar artık sorun değil."

Canikli, arazi şartlarının zorluğunu anımsatarak, "Arazi şartları çok sert ve büyük bir bölümü de tünellerden geçiyor. Hepsi aşağı yukarı tünellerle geçiliyor. Trabzon'unki de öyle olacak. Başka çaremiz yok. " ifadelerini kullandı.

Tünelleme işinin artık kendileri için sıradan olduğunu ifade eden Canikli, şunları kaydetti:

"Bizim için düz ovada yol yapmak kadar kolay hale geldi. Onda herhangi bir sıkıntımız yok. İnşallah onu da çok kısa sürede hemen ihalesini yapacağız ve hizmet verir hale gelecek. Çünkü ondan sonra sadece Trabzon'a konaklamak için, Trabzon'u görmek için, gezmek için ziyaret etmek için gelen vatandaşlarımız gelecek. Şu an patladı gidiyor, inşallah daha iyi noktalara gelecek, bundan hiç kuşku yok. Öbür türlü bu turizmi rahatsız edecek bir geçiş yoğunluğu artık çevre yoluna aktarılınca tam bir keyifle gezilebilecek."

Canikli, bölgenin güzel olduğunu vurgulayarak, trafik nedeniyle zaman zaman insanı bezdiren durumu da sonuçlandıracaklarını söyledi.

- Fındık bahçelerinin yenilenmesi

Fındık bahçelerinin yenilenmesinin önemine işaret eden Canikli, en önemli problem olduğunu ve bölgeler arasında dengesizlik de ortaya çıkardığını dile getirdi.

Canikli, batıda şu anda dönüm başına 250-300 kilogram ürün alındığını dile getirerek. "Ama bizde 100-120 kilogram. O da en iyimser şeyle. Yaşlandı, onların gençleştirilmesi gerekiyor. Bununla ilgili her türlü teşviki veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Vatandaşları daha motive edecek yöntemi bulmak lazım." dedi.

Verimin, 3-4 yıl içerisinde iki katına çıkarılabileceğine dikkati çeken Canikli, bunun müthiş bir şey olduğunu ve destek noktasında da sıkıntı olmadığını aktardı.

Canikli, fındıkla ilgili "Fındığın fiyatı çok yüksek olursa dünyanın birçok ülkesinde insanlar orada fındık üretmeye başlar. Gürcistan'da örnek olarak Bulgaristan'da, Azerbaycan'da ve başka ülkelerde, oralarda da fındık belli fiyat üzerine çıkarsa yüksek olursa oralar da fındık üretimini teşvik eder ve Türkiye'nin tekeli ortadan kalkar orta ve uzun vadede" diye hep söylendiğini belirterek, 2002 seçim çalışmaları için meydana indiklerinde her yerde bunun gündeme geldiğini kaydetti.

"Açıkçası o zaman ben de bu düşünceden etkilenmiştim" ifadesini kullanan Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hakikaten eğer o zaman fındığın fiyatı 90 sentti. O zaman diyolardı ki 'eğer bu işte bir doları geçerse ve belli bir süre 1 doların üzerinde seyrederse başka ülkelerde çok ciddi bir üretim ortaya çıkar, yeni bahçeler, dikim alanları oluşturulur. Onlar bekliyorlar zaten böyle bir hata yapmayalım, fındığın fiyatını 1 doların üzerine çıkartmayalım, oralarda kalsın, yoksa biz dünyada en çok fındık üreten ülke konumunu kaybederiz, diğer ülkelere kaptırırız' gibi yoğun bir şekilde fikir toplanıldı. Biz etkilendik o zaman."

- "Üreticinin talepleri çerçevesinde fındık politikamızı yönlendirdik"

Her zaman üreticinin yanında olduklarını vurgulayan Canikli, şöyle konuştu:

"Üreticinin talepleri çerçevesinde fındık politikamızı yönlendirdik. O tarihten sonra fındığın fiyatı hiçbir zaman o rakamın altında olmadı, tam tersine uçtu gitti dolar bazında. Bugün özellikle bazı vatandaşlarımızın beğenmediği, şu anda bile fındığın fiyatı 3 dolar civarında. Aşağı yukarı 15 yıldan beri de yüksek seyretti ama dünyanın hiçbir ülkesinde fındık üretimi Türkiye üretimini tehdit edecek şekilde artmadı. Demek ki kusura bakmasın bunu söyleyen arkadaşlar, bu bir masalmış. Yani öyle 'Fındığın fiyatı efendim 2 dolar, 3 dolar olursa diğer ülkelerde üretim artar, biz de ağırlığımızı kaybederiz, egemenliğimizi kaybederiz, zarar görürüz' gibi tezlerin hiçbir geçerliliği olmadığını biz 15 yılda somut olarak gördük. Tam tersine 2002'de 240 bin ton fındık ihraç ettik, iç fındık karşılığında 590 milyon dolar gelir elde ettik. Geçen sene 170 bin ton fındık ihraç ettik, karşılığında 2,3 milyar dolar gelir elde ettik. Tabii bu para aynı zamanda üreticinin cebine giren paradır. Devletin, Merkez Bankasının kasasına giren dövizdir. Aradaki farka bakın."

Canikli, arada 4 kat fark olduğuna dikkati çekerek, "Daha az ihracat yapmamıza rağmen bunun nedeni nedir, fındığın fiyatının bu süre içerisinde yükseltilmesidir. Olabilecek ve piyasaların da kabul edebileceği en üst optimal rakamı yakalamak da bizim en temel hedefimiz olmuştur. Gerçekçi olmayan rakamlar değil. Uygulanabilir, gerçekçi, arz-talep dengesi de dikkate alınarak. Dolayısıyla bu önemli bir noktadır." diye konuştu.

- "Gerektiği zaman alım yoluyla dahi müdahale ettik"

Bu 15 yıllık süreç içerisinde çok şeyleri gördüklerini anlatan Canikli, şunları kaydetti:

"En sıkıntılı zamanlarda bile biz gerektiği zaman alım yoluyla dahi müdahale ettik. 2006-2007-2008 iki yıl peş peşe inanılmaz bir fındık aldık arz fazlasını piyasadan çekmek için. 1,5 milyar, 2 yılda 3 milyar lira Toprak Mahsulleri Ofisi kanalıyla piyasadan fındık aldık, arz fazlasını eritmek ve fındığın fiyatının düşüşünü engellemek için. Eğer o dönemde bu müdahale yapılmasaydı fındığın fiyatı 1 liranın altına inerdi. Bu konuda hiçbir sıkıntı olmadı. Allah'ın izniyle üreticimizi mağdur etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz ve manipülasyonlara da fırsat vermeyeceğiz, onlara da göz açtırmayacağız. Bu noktada üreticinin mağdur edilmemesi için de ne yapılması gerekiyorsa yapacağız."

Canikli, bazı ihracatçıların da farklı düşünebileceğini belirterek, "Ona da saygı duyarız ama son 15 yıl içerisinde o kadar tecrübe kazandık ki buradaki ülkemizin menfaatlerini ve üreticimizin menfaatlerini düşüneceğiz." ifadesini kullandı.

"O tarihten beri anlamaktan sıkıntı çektiğim bir konu vardı, fındıkta ihracatçılarımız, sattıkları fındıklar üzerinden belli bir oranı şeklinde gelir elde etmiyorlar" diyen Canikli, şunları söyledi:

"Vagon başına ya da neyse ihraç edilen fındığın vagon başına bir standart gelir elde ediyorlar. Böyle bir yöntem ihracatçılarımız açısında da fındığın fiyatının aşağı çekilmesi, miktar olarak daha çok fındık ihraç edilmesi gibi bir politikanın yürütülmesi sonucunu doğuruyor. Bundan kesinlikle kurtulmamız gerekiyor. Yöntemler olmayacak. İhracatçı ihraç ettiği fındığın belli oranı kadar bir gelir elde edecek. Sistem bunun üzerine kurulacak. O zaman herkesin ortak menfaati fındığın fiyatının, tabii piyasa şartlarında gerçekçi olmak şartıyla fındığın fiyatının yükseltilmesine götürecek. Herkesin menfaati, üreticinin, ülkenin ve ihracatçının ortak menfaati, sonuç itibarıyla fındığın fiyatının yükseltilmesi üzerine kurulacak. Tabii burada onun düzeltilmesi için herkesin kararlıkla hareket etmesi gerekiyor. Bir ihracatçı dışarıda kalırsa sistem çalışmaz. "

(Sürecek)