Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararına tepki göstererek, "Bu bizi daha ileriye götürmeyecek. Bunun bazı şeyleri zorlaştıracağından şüphem yok." dedi.

Radyo Yeni Zelanda’nın haberine göre gazetecilere açıklamalarda bulunan Başbakan Ardern, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını açıklamasının, bölgedeki barışı zorlaştıracağını söyledi. 

Ülkesinin ABD’nin aldığı büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararını takip etmeyeceklerini belirten Ardern, "Bu bizi daha ileriye götürmeyecek. Bunun bazı şeyleri zorlaştıracağından şüphem yok." diye konuştu.

   Kudüs'ün statüsünün, İsrail ile Filistin arasındaki ihtilafı çözmek için daha geniş kapsamlı çabaların bir parçası olması gerektiğini dile getiren Ardern, "Her zaman iki devletli bir çözümü destekledik. Kudüs ve dini mekanlardaki sorunlar, iki devletli çözümün süreci bağlamında çözülmelidir." ifadelerini kullandı. 

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı da Filistin sorununun, Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olacak şekilde çözülmesini desteklediklerini duyurdu. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Azerbaycan, İsrail-Filistin çatışmasının barış yoluyla çözülmesini destekliyor. Sorunun Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olacak şekilde çözülmesinden yanayız. Tüm taraflara, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin konuyla ilgili kararlarına uyma çağrısında bulunuyoruz." ifadeleri yer aldı. 

- ABD, BM kararlarını ihlal ediyor

ABD'nin Kudüs kararı, Hollanda, Avustralya ve Güney Afrika'daki sivil toplumun çeşitli kesimlerince de büyük tepkiyle karşılandı.

Güney Afrika Müslüman Hukuk Konseyinden (MJC) yapılan açıklamada, ABD'nin Kudüs kararı ile uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını ihlal ettiği belirtildi.

 Açıklamada, ABD'nin bu karar ile İsrail'in Kudüs’ü işgal suçuna ortak olduğu ve Kudüs'ün semavi dinlerin kutsal mekanı olması sebebiyle kararın Ortadoğu’da din kökenli anlaşmazlıklara yol açacağı vurgulandı.

Güney Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela'nın torunu Mandla Mandela ise Filistin'deki zulmü "apartheid" (Güney Afrika'daki ırkçı ayrımcılık sistemi) uygulamasına benzeterek, "Filistin'de yaşananlar 'apartheid'in en kötü hali ve ABD bu zulme günlük 10 milyon dolarla destek oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

AA muhabirine konuşan Güney Afrika Mısırlılar Derneği Basın Sözcüsü Adil Abdullah, "Müslümanlar olarak bugüne kadar gerekli tepkiyi veremediğimizden dolayı olaylar bu noktaya geldi." dedi.

Kararın bölgedeki anlaşmazlıklara yeni boyut kazandıracağı değerlendirmesinde bulunan Abdullah, "ABD Arap Baharı ile bölgede istediği değişiklikleri yaptıktan sonra bu kararı aldı. Maalesef Arap liderleri de bu karara gereken tepkiyi vermiyorlar. Müslümanlar olarak bir olup bu karara karşı durmalıyız." diye konuştu.

- "Trump Filistinlilerin haklarını hiçe saydı"

Avustralya’nın en yüksek iki İslami çatı kuruluşu Avustralya Ulusal İmamlar Konseyi (ANIC) ve Avustralya İslam Konseyi Federasyonu (AFIC), yaptıkları yazılı açıklamalarla ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasına tepki göstererek kararı şiddetle kınadıklarını duyurdu. 

Açıklamada görüşlerine yer verilen AFIC Başkanı Dr. Rateb Jneid, Trump’ın Kudüs kararının "kışkırtıcı ve tehlikeli" olduğunu belirterek, "Trump bir gecede yaptığı açıklamayla BM'yi, uluslararası toplumu ve en önemlisi tek ümidi bağımsızlık ve barış olan Filistinlilerin haklarını hiçe saydı." ifadelerini kullandı.    

Uluslararası toplumun İsrail ve Filistin arasındaki barışın sağlanmasında temel unsurun Kudüs olduğunu iyi bildiğini vurgulayan Jneid, "Amerikan Başkanı'nın Filistin halkına gönderdiği mesaj, onları önemsemediği ve barış süreci içerisine Filistinlileri çok dahil etmeyeceği anlamına geliyor." değerlendirmesine yer verdi.

- "Kudüs kararı İsrail'in baskı politikasına destektir"

Hollanda'daki "Bir Başka Yahudi Sesi" adlı derneğin (EAJG) Başkanı Jaap Hamburger de AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'nin Kudüs'ün kararıyla Filistin halkına zarar verecek tutum takınmasının sindirilmesinin zor olduğuna dikkati çekerek, "Gelecekteki Filistin devleti için Doğu Kudüs dışında başka bir başkent kabul edilemez. Kudüs'ün tamamı İsrail'in başkenti olursa o zaman gelecekteki Filistin devletinin başkenti olmaz ve bununla birlikte Filistin devleti de olmaz. Onun için eğer ABD Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanırsa iki devletli çözüm planını mezara gömer." ifadelerini kullandı.

İsrail'in çifte standart uygulayarak kendisi için istediği ayrı devlet olma hakkını Filistinliler için istemediğini dile getiren Hamburger, "Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması Filistinlilerin irade özgürlüğünün ve haklarının kısıtlanmasına ve İsrail'in toprak ihlaline ve baskı politikasına destektir. Bu destek sürekli devam eden Filistin-İsrail meselesindeki umutsuzluğa güçlü bir katkıdır." diye konuştu.

Hollanda'da, haham olarak görev yapan Lody van de Kamp da ABD'nin hiçbir şekilde barış için katkısı olacağına dair belirtmediği bu isteğinin, zaten Arap ülkeleri, Filistinliler ve İsrail arasındaki kırılgan ilişki için büyük riskler getirebileceğini söyledi.

Van de Kamp, "Bu tür riskler geçmişte de sadece huzursuzluğa, şiddete ve daha kötü şeylere sebep olmuştur. ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak açıklanmasının sebebiyet vereceği her türlü şiddet ve kurbanlardan sorumludur." dedi.

Kaos ortamının oluşmaması için dua eden van de Kamp, "Umarım ki dünya genelindeki Yahudi halkı bu karara topluca sevinmek yerine akıllıca davranarak bu tür siyasi adımların barışa zarar verebileceği bilincinde olur. Aynı şekilde, Arap ülkeleri ve dünya genelindeki Filistin halkı da sağduyulu olarak gerçekten barış için çaba veren insanların ideallerini ileri götürebilmesi için fırsat tanırlar." değerlendirmesinde bulundu.