BBC’de yer alan habere göre, 1 milyon Uygur Türkü’nün kendi rızası dışında kamplarda tutulduğu tahmin edilen Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Mulan'ı çeken Disney, filmin sonunda Turpan Kamu Güvenliği Ofisi ve Çin Komünist Partisi (CPC) Sincan Uygur Özerk Bölgesi Tanıtım Departmanına teşekkür etti.

Sosyal medya kullanıcıları, "boycottMulan" etiketiyle yaptıkları paylaşımlarda Disney'e ve filme tepki gösterdi.

Dünya Uygur Kurultayının (WUC), sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Disney'in yeni filminde Doğu Türkistan'daki gözaltı kamplarıyla alakası bulunan Turpan Kamu Güvenliği Ofisine teşekkür ettiği anımsatıldı.

Aktivist Shawn Zhang da Disney’i eleştirerek, Mulan filmi Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çekilirken kaç bin Uygur'un Turpan Kamu Güvenliği Ofisince kamplara konulduğunu sordu.

Çin uzmanı Adrian Zenz ise yaptığı açıklamada, Turpan'daki Kamu Güvenliği Ofisinin Uygur Türklerinin tutulduğu "yeniden eğitim kamplarını” yönetmekle görevli olduğunu ileri sürdü.

Zenz, CPC'nin "tanıtım departmanının" bölgede Çin devletinin propaganda faaliyetlerini üretmekle sorumlu olduğunu belirterek, Disney’i, toplama kamplarının gölgesinde "vurgunculuk yapan" uluslararası bir şirket olarak nitelendirdi.

Turpan’ın Uygurlu peçeli kadınlar veya sakallı erkeklerin yeniden eğitim kamplarında tutulduğu ilk yer olduğunu dile getiren Zenz, şehirdeki Kamu Güvenliği Ofisinin kampların inşasından ve kamp alanlarında görevli polisleri işe almaktan sorumlu olduğunu ifade etti.

Zenz, Uygurların Turpan'daki yeniden eğitim çalışmalarına ilişkin en erken kanıtın Ağustos 2013'te ortaya çıktığını öne sürüyor.

Geçen haziranda yayımladığı bir raporda Zenz, Çin’in, Uygurlu kadınları kısırlaştırmaya veya doğum kontrolüne zorladığını iddia etmişti.

Zenz, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 2017 başından bu yana yaklaşık 1,8 milyon kişinin "eğitim merkezlerinde" alıkonulduğunu savunuyor.

Disney açıklama yapmadı

Öten yandan filmin başrolündeki Çinli oyuncu Yifei Liu’nun, Hong Kong’da demokrasi yanlısı protestoculara karşı şiddet uygulamakla suçlanan polisleri desteklemesi sebebiyle Mulan bazı Asya ülkelerinde de boykot ediliyor.

Disney ise söz konusu tartışma ve tepkilere yönelik henüz bir açıklama yapmadı.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki tartışmalı kamplar

Çin'de son yıllarda Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde "eğitim merkezi" adı altında faaliyet gösteren kamplar ile Uygurların kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.

Pekin'in "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı ancak uluslararası kamuoyunun "yeniden eğitim kampları" şeklinde tanımladığı yerlerde, Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 1 milyon Uygur'un kendi rızası dışında tutulduğu tahmin ediliyor.

Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kaç kamp bulunduğuna, bu kamplarda kaç kişinin olduğuna ve bu kamplardaki kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.

Çin'in, bölgede yaşayan Müslüman Uygurlara, Çince dil eğitimi ile mesleki ve kültürel kurslar verdiğini öne sürdüğü kampların durumu hakkında net verileri paylaşmaması, uluslararası kamuoyunda derin kaygılara yol açıyor.

BM İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, Temmuz 2019'da Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygurlar ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektubu imzalamıştı.

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şimdiye kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.

Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini geri çeviriyor.

"Uygurlara doğum kontrol yöntemleri" 

Associated Press (AP) ajansının geçen 29 Haziran'daki haberinde, Uygur Türklerinin yoğunlukla yaşadığı özerk bölgede, yerel hükümetin, son yıllarda bölgedeki Uygur ve Kazak kadınları doğum kontrol yöntemleri uygulamaya zorladığı, çok çocuk yapanlara para cezası kestiği ve kamplara göndermekle tehdit ettiği öne sürülmüştü.

Haberde AP’nin daha önce kamplarda kalan 30 kişi ile röportaj yaptığı ve hükümetin açıkladığı verilere dayanarak doğum kontrolünün daha önce bilinenden "daha geniş çaplı ve sistematik” olduğu savunulmuştu.

Çin hükümetinin, yüz binlerce kadını düzenli olarak rahimlerine spiral takmaya, kürtaja ve kısırlaştırmaya zorladığı, spiral kullanımının ülke genelinde düşmesine rağmen Sincan’da ciddi şekilde artış gösterdiği kaydedilmişti.

Çin hükümet raporu basına sızmıştı

New York Times gazetesinin Kasım 2019'da basına sızdırılan Çin yönetimine ait 403 sayfalık resmi belgeye dayandırdığı haberinde, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki güvenlik birimlerine, nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair verilen detaylı talimatlar dikkati çekmişti.

Belgenin en az 200 sayfasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer Çinli yetkililerin, bölgedeki Uygur nüfusunun kontrolü ve aralıksız denetim yapılmasına ilişkin talimatları yer alırken, İslamiyet'in yayılmasını önlemek için önlem alınması uyarısında bulunulduğu ifade edilmişti.

Belgede Şi'nin 11 Eylül saldırısı sonrası ABD'nin "terörle savaş" politikasını örnek alarak bölgede yaşananları "terörizmle mücadele" olarak tanımladığı, güvenlik birimlerine "asla merhamet gösterilmemesi" talimatı verdiği, diğer yetkililerin de bölgedeki kampları ve keyfi tutuklamaları meşrulaştıran yorumlarının yer aldığı belirtilmişti.

Diğer yandan, Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türklerini dini inançları ve kültürleri nedeniyle "mesleki eğitim merkezleri" adı altında faaliyet gösteren tartışmalı kamplarda gözaltında tuttuğuna ilişkin bir belge geçen ay basına sızmıştı.

AP tarafından ele geçirilen belgede, Çinli yetkililerin kimlerin bu kamplara alınacağına nasıl karar verdiklerine ilişkin kapsamlı veri tabanının yer aldığı görülmüştü.

2017-2018 yıllarında gözaltına alınan 311 Uygur Türkü hakkındaki bilgilere yer verilen veri tabanında, bu kişilerin, 2 binden fazla akraba, komşu ve dostlarının isimleri, kimlik numaraları, namaz kılıp kılmadıkları ya da Kur'an okuyup okumadıkları dahil pek çok bilginin varlığı da dikkati çekmişti.