Eski İran Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin kızı Fatma Haşimi, babasının ölümüyle ilgili hala birçok şüphesinin olduğunu belirterek, "Babamın eceliyle öldüğüne hiç inanmadım." dedi.

Fatma Haşimi, 1979'daki devrimin ve ülke siyasetinin önemli isimlerinden Rafsancani'nin 8 Ocak 2017'deki "şüpheli" ölümü ile İran'daki siyasi, toplumsal gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.

"Ölümüyle ilgili hala birçok şüphe var"

Rafsancani'nin öldüğü gün sabahtan öğleye kadar kendisiyle 3-4 defa telefonda konuştuğunu, babasının dinç ve sağlıklı olduğunu ve bazı konularla ilgili kendisine sorular sorduğunu anlatan Fatma Haşimi, "Babamın ölümü meselesinde benim açımdan hala birçok şüphe bulunmakta. Öldüğünün açıklandığı gün de babamın eceliyle öldüğüne inanmadım. Bu bana hiç inandırıcı gelmedi." dedi.

Konuyla ilgili Milli Güvenlik Yüksek Konseyi'yle irtibat kurduğunu ve sürekli olayın takipçisi olduğunu belirten Fatma Haşimi, geçen yaz açıklanan nihai sonuçta, babasının ölüm nedeninin "radyoaktif ışınlara maruz kalması" olduğu ve havlusu ile idrarındaki bulguların bunu doğruladığı bilgisinin yer aldığını aktararak, şunları kaydetti:

"Bunun üzerine radyoaktif ışınların vücuda hangi bölgeden yayıldığını sorduk ama cevap alamadık. 'Ne olduğunu bilmiyoruz' dediler. Aklı başında olgun bir insan bu cevapları alırsa ve şüphelerin olduğu yerde ölüm belgesi olmazsa kafasındaki şüpheler de doğal olarak artar. Bu tereddüt ve şüpheler bertaraf edilmediği sürece hakikate ulaşamayacağız."

"Halkın yaşam şartları iyi değil"

Rafsancani'nin yokluğuyla ülkede büyük bir eksiklik oluştuğunu ve herkesin son gelişmelerle bunu müşahede ettiğini dile getiren Fatma Haşimi, babasının ülkede bir denge unsuru olduğunu ve ılımlı yapısıyla var olan problemlerin devlet yetkilileri, kurumlar ve partiler arasında ele alınıp çözüme kavuşmasına yardımcı olduğunu ifade etti.

İran'da devlet yetkililerinin halka verdiği cevapların milli menfaatlere değil kendilerini temize çıkarmaya yönelik olduğunu savunan Fatma Haşimi, şöyle konuştu:

"Ülkenin ekonomi ile iç ve dış siyasetteki durumunu görmekteyiz. Halkın yaşam şartları iyi değil. ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesi ve yaptırımların geri gelmesi nedeniyle ekonomik vaziyetin iyi olmadığı söylenebilir, fakat asıl mesele neden bu noktaya gelmek zorunda kalındığı ve bunların yaşanmaması için önlem alınmaması."

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin göreve geldiği zaman, "yapacağı ilk işin nükleer anlaşmayı takip etmek ve iyi neticeler elde etmeye çalışmak" olacağı yönündeki açıklamalarını hatırlatan Fatma Haşimi, şunları söyledi:

"Şu halde halk, ekonomik gidişattan memnun değilse ve mesele geçim problemi ise yapılan gösteriler ülkedeki iç siyasete zarar verir. Ne yazık ki yetkililer bu konularda halka doğru cevaplar vermiyor ve bu yüzden de toplumsal problemler meydana geliyor. Eğer Rafsancani sağ olsaydı inanıyorum ki bu olayların birçoğunun meydana gelmesine mani olurdu ve meselenin bu seviyeye gelmesine izin vermezdi."

"İslam, Arap ve bölge ülkeleriyle sorunlar yaşıyoruz" 

Rafsancani'nin İran'ın kırmızı çizgisi olan birkaç devlet ve İsrail dışında tüm dünya ülkeleriyle ilişki kurmak istediğini, özellikle de komşu ve İslam ülkeleriyle ilişkilere büyük önem verdiğini vurgulayan Fatma Haşimi, şu ifadeleri kullandı:

"Bölgesel meseleler gündeme geldiği zaman Rafsancani, ilk önce Suudi Arabistan ile ilişkilerimizi düzeltmemiz gerektiğini düşünüyordu, çünkü Suudi Arabistan ile ilişkiler düzelirse bölgedeki diğer ülkeler ve Arap devletlerinin de buna riayet edeceğine inanıyordu. Görüyoruz ki bugün komşularımızla çatışma halindeyiz ve birçok sorunumuz var. İslam, Arap ve bölge ülkeleriyle sorunlar yaşıyoruz. Dünya kamuoyu ile iç içe, uluslararası toplum ile ilişki halinde halkımız için iyi bir yaşam hedefliyorsak, dünya ülkelerinden uzak kalamayız ve onlarla sürekli kavga ile savaş içinde olamayız."

Rafsancani ailesiyle ilgili kısıtlamaların babasının ölümünden önce de olduğunu ve bunların zaman zaman arttığını anlatan Fatma Haşimi, önceden bütün aileye yurt dışına çıkış yasağı konulduğunu ancak şimdi sadece kız kardeşi Faize Haşimi'nin ülke dışına çıkamadığını söyledi.

Rafsancani ailesine yönelik engellemelerden birinin ortada hiçbir sebep olmadan öğretim üyesi oldukları ve bilim kurulunda yer aldıkları Azad Üniversitesi'ne giriş yasağı getirilmesi olduğunu ifade eden Fatma Haşimi, şunları anlattı:

"Ben ve kız kardeşim Faize üniversitede öğretim üyesi idik ve bilim kurulunda yer alıyorduk, erkek kardeşim Yasir ise Azad Üniversitesi Başkanlık Heyeti Özel Kalem Müdürü'ydü. Mayıs 2017'de hiçbir neden yokken kurumdan ihraç edildik. Bu benim için çok şaşırtıcı bir şeydi, çünkü üniversitenin bilim kurulunda yer alıyorum ve orada ders veriyorum, ayrıca üniversitede bir geçmişim var. Yasal açıdan da böyle bir şeyi yapma yetkileri yok. Sadece bir telefonla bize artık üniversiteye gitmememiz söylendi. Bunun yanında sadece bize değil, basın ve medyada babama yapılan hakaretlere tüm kamuoyu şahit oluyor. Bu bence şunu gösteriyor; Sayın Rafsancani'nin yaşamında takip edilen çizgi ölümünün ardından daha da güçlendi. Çünkü o bir fert değil bir tasavvur ve düşünceydi, stratejisi olan bir fikir adamı idi. Bu düşüncedeki bir insanın muhalifleri de tabii olarak engel olmaya ve onu etkisiz kılmaya çalışacaktır. Hiçbir şekilde hoşgörüye yanaşmayan, radikal ve aşırıcılar her toplumda bu tür eylemlerde bulunuyor. Bu hala sürmekte ve vazgeçmeye niyetli değiller, sosyal medyada da söylenen yalanlar ve atılan iftiralar çok fazla."

Rafsancani'nin gerek kendisi gerekse ailesiyle ilgili yalanlar ve iftiralar karşısında, hiçbir şekilde cevap verilmemesi yönünde tavsiyelerde bulunduğunu anlatan Fatma Haşimi, "Çünkü ona göre yalan söyleyen ve iftira atanların amacı asılsız iddialar ortaya atıp ortamı germekti ve buna karşı yapılması gereken onları dikkate almadan işimize bakmaktı." dedi. 

Fatma Haşimi, şöyle devam etti:

"Devrim öncesi ve sonrası konuşmalarını dinlediğinizde babamın daima ılımlı bir anlayışı benimsediğini görürsünüz. Onun görüşü ayet, Peygamberin ve imamların hayatına göre şekillenmişti. Bu konularda çok derin bir bilgiye sahipti. Aslında İslam itidal dinidir, ümmetin de vasat bir ümmet olarak ilerlemesi tavsiye olunmuştur. Bu görüş ışığında direndi, devrim yaptı, Meclis Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulundu. Bağımsızlık, özgürlük ve İslami Cumhuriyet sloganlarının kaynağının halkın kendisi olduğunu söylüyordu, çünkü bunlar kimse tarafından çıkarılmamıştı. Kendisi bu sloganları baz alarak hem cumhuriyeti hem de İslamiyeti muhafaza etmemiz gerektiğine inanıyordu, bu şekilde hem siyasi ve ekonomik bağımsızlığımız olacaktı hem de toplumsal güvenlik ve özgürlüklere sahip olacaktık. Bu mutedil bir insanın düşünceleridir. Kendisi evinde de aynı şekildeydi."

"Rafsancani başörtüsünün mecburi olması gerektiğine inanmıyordu"

Fatma Haşimi, İran'da son zamanlarda gündem olan kadınların stadyumlarda maç izlemesiyle ilgili babasının olumlu düşünceye sahip olduğunu aktararak, şunları söyledi:

"Kendisi başörtüsünün mecburi olması gerektiğine inanmıyordu, fakat 'Madem kanun var ona uyulmalıdır' diyordu. Dinimizde kimse için örtünmenin dayatılmadığını buna insanların özgür iradeleriyle karar vermesi gerektiğini söylüyordu. İnsanlar hangi ortamda bulunmak istiyorsa oraya gidebilir. Bunları bireylerin tercihine bırakıyordu, karışmıyordu. İnsanların özgür olduğuna inanıyordu. Fakat çok ehemmiyet verdiği husus kanunların uygulanmasıydı. Ona göre kanun kötü yazılmış da olsa ona uymamız gerekirdi, kanun daha sonra değişebilir, ancak eğer kanuna riayet edilmezse ülkede kaos oluşurdu."

"Devrimden önce sloganı atılan hedeflere ulaşamadık"

Anayasaya göre sağlık ve eğitimin ücretsiz olduğunu, herkesin istediğini konuşabilme özgürlüğü bulunduğunu kaydeden Fatma Haşimi, "Eğer ölçümüz Anayasa olur, onunla yetinir ve hatta sadece onu uygularsak ülkedeki birçok meselemiz çözülür, halkın rızası da alınır. Halkımız bugün hem kendi hem de çocuklarının geleceği için çok endişeli. Devrimden önce sloganı atılan hedeflere ulaşamadık, bunu açıklıkla söylemeliyiz. Ülkenin yöneticileri de bunu biliyor ve halk da devrimden önceki sloganların pratikte karşılık bulmasını talep ediyor ki bu talebinde haklıdır. Elbette bunun birçok sebebi var, Irak ile 8 yıl süren bir savaş oldu, dışarıdan yaptırımlar ve baskılar söz konusuydu, insanları öldüren ve silahlı mücadele yürüten gruplar vardı, ancak önemli bir bölümü de içerideki kendi yöneticilerimizin icraatlarından kaynaklıdır." ifadelerini kullandı.

"Türkiye devleti ve halkı bizim iyi komşularımızdır"

Fatma Haşimi, babasının Türkiye ile ilişkileri günden güne daha fazla geliştirmeden yana olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye devleti ve halkı bizim iyi komşularımızdır. Türkiye ve İran arasındaki ilişkiler daima iyi olmuştur, Rafsancani de görevi süresince Türkiye'yi birkaç defa ziyaret etti ve birçok görüşmeler yaptı. Çünkü hem Türkiye'de hem de İran'da imkanlar var. Aynı dine mensup bu iki ülkenin, iş birliği içinde yapacakları çalışmalarla uluslararası düzeyde başarılı sonuçlar elde edeceğine inanıyordu."