ABD Senatosunda konuşan Amerika'nın önde gelen Ortadoğu uzmanları, Washington'ın Mısır politikasını tekrar gözden geçirmesi gerektiğini görüşünde birleşti.

Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham'ın başkanlık ettiği Senato Tahsisatlar Alt Komitesinde, Carnegie Barış Enstitüsü Ortadoğu Uzmanı Michelle Dunne, Dış İlişkiler Merkezi Ortadoğu uzmanlarından Eliot Abrams ile Barack Obama döneminde Demokrasi ve İnsan Haklarından Sorumlu Dışişleri Müsteşarı Tom Milanowski, ABD'nin Mısır'a yaptığı yardımlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Mısır'a yüzlerce milyon dolarlık yardım yapıldığını hatırlatan Cumhuriyetçi Senatör Graham, buna karşın bu ülkede sivil toplumunun durumunun kötüleştiğini, ekonominin de zayıfladığını söyledi.

"Mısır'dan olabileceği en iyi Mısır olmasını istiyorum"

Graham, "Orada güç devşirilmesinden ciddi anlamda kaygılıyım. Bu temelde demokratik değil. Mısır'dan Amerika gibi olmasını beklemiyorum ama Mısır'dan olabileceği en iyi Mısır olmasını istiyorum." ifadelerini kullandı.

Mısır'ın DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadeleye destek vermesini memnuniyetle karşıladığını aktaran Graham, ABD'nin para harcarken bir ülkenin iç istikrarına ve bölgenin istikrarına katkı sağlayan bir yatırım sağlayıp sağlamadığına dikkat etmesi gerektiğini ifade etti.

"Mısır bir iç isyana doğru gidebilir"

Dunne ise Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin ülkeyi istikrarlı göstermeye çalıştığını ancak Mısır'da durumların farklı olduğunu, mevcut durumun birkaç yıl içinde ayaklanmaya doğru gidebileceğini vurguladı.

Mısır'da nüfus artışı, altyapı yetersizliği gibi sorunlar olduğunu anımsatan Dunne, şunları kaydetti:

"Sisi'nin de sebep olduğu ülkeyi eski cumhurbaşkanları Hüsnü Mübarek ve Muhammed Mursi dönemlerinden daha şiddetli, daha kutuplaşmış bir hale getiren yeni sorunlar var. 2013 yılından beri Mısır hükümeti tarafından işlenen benzersiz insan hakları ihlalleri ve siyasi baskı, ateşi söndürmekten çok körüklüyor ve bu noktada ABD olarak verdiğimiz yardımların sorunu daha da kötüleştirmemesini sağlayacak iyi bir yolu yok."

"Mısır'ın bölgedeki rolü ciddi şekilde düştü"

Mısır'ın ABD için bir zamanlar önemli bir aktör olduğunu ve Arap dünyasında her konuda söz sahibi olduğunu anlatan Abrams da Ortadoğu'da düzenin değiştiğini, Mısır'ın artık etkili bir aktör olmadığını dile getirdi.

Abrams, Mısır'ın ne Yemen ne Irak ne Suriye'deki çatışmalarda ne de İsrail-Filistin sorununda önemli bir role sahip olduğunu söyleyerek, "Mısır'ın bölgedeki rolü ciddi bir şekilde düştü." değerlendirmesini yaptı.

Mısır yönetiminin Sina'da sivil kayıplarına yol açan terörle mücadele tedbirlerinin de halkta bir öfkeye yol açtığına değinen Abrams, ülkenin kendi sınırları içindeki terörle mücadelesinin bile başarısızlığa doğru evrildiği uyarısında bulundu.

Abrams, Mısır'da şiddete bulaşmamış 60 bin civarında siyasi tutuklu bulunduğunu bildirerek, hapishanelerdeki kötü muamelelerin de söz konusu şiddete bulaşmamış tutukluları şiddete ve radikal eğilimlere ittiğini sözlerine ekledi.

"ABD'nin Mısır politikası yeniden düşünülmeli"

Milanowski, Mısır'da insan hakları ihlallerinin önemli ölçüde arttığını ve ülkenin çıkması zor bir yola girdiğini belirtti.

Sisi yönetiminin uygulamalarına yönelik değerlendirmelerini aktaran Milanowski, "Sisi hükümetini gözleyen hemen hemen her gözlemci şuna katılır; son iki üç yıl içinde Mısır ordusunun ve General Sisi'nin temel amacı terörle mücadele ya da iyi bir yönetişim değil, 2011 yılında Tahrir Meydanı'ndaki söz konusu olayın bir daha asla ama asla tekrar etmemesini sağlamaktır." ifadesini kullandı.

Mısır'da askeri darbe sonrasında 2011 devrimiyle ilişkili on binlerce kişinin tutuklandığını, yüzlerce insanın hayatını kaybettiğini anımsatan Milanowski, Mısırlı yetkililerin Washington'da yardımların kesilmemesi için lobi yaparken ülkede ABD'den destek alan veya ABD ile ilişkili olduğu iddia edilen herkese bir suçlu gibi davranıldığını vurguladı.

Beklentilerin gerçekçi olmasını isteyen Milanowski, şöyle konuştu:

"Mısır bu karmaşayı uzun zamandır yaşıyor. Bunu sadece Mısırlılar çözebilir ve belki de daha uzun zaman alacak. Ne bizim pozitif yaklaşımlarımızın ne de hızlı karşılıklı şartlılıkların bu konuda yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Mısır hükümetinin kendi insanına yaptıkları konusunda yönünün değişebileceğini düşünmüyorum. ABD, zamanında Mısır'a insan hakları konusunda sıfır tolerans göstermesi gerekiyordu. ABD'nin eskisi gibi yardımları vermeye devam etmesi uygun olmaz. Washington'ın Mısır politikasını tekrar düşünmesi gerekiyor."

"Müslüman Kardeşler terörist değil"

ABD Başkanı Donald Trump'ın, başkanlık yarışı sırasında Müslüman Kardeşler hareketinin terör listesine alınmasına yönelik çıkışıyla ilgili soru üzerine Abram, bu hareketi terör listesine almanın "aptalca bir adım" olacağını ifade etti.

Abrams, Mısır'da sivil toplum ve sağlıklı bir muhalefet ortamı oluşturulmadığı sürece istikrarın mümkün olmayacağını belirtti.

Aynı soruya yanıt veren Dunne ise küresel anlamda Müslüman Kardeşler hareketini terörist ilan etmek için hiçbir neden olmadığını kaydetti.

Mısır'daki Müslüman Kardeşler mensuplarının herhangi bir şiddet içeren hareketi olmadığına dikkati çeken Dunne, ABD'nin bu teşkilatın yasal olarak terör şartlarını taşıdığına dair bir kanıtı bulunmadığı vurgusunu da yaptı.

Dunne, "Kanıtlarına dahi bakılmaksızın ABD, Müslüman Kardeşleri terör listesine alırsa bu DEAŞ için büyük bir zafer olur çünkü onlar şiddetin işe yaradığını ve diğer İslamcı grupların siyasi yol izlemesinin boşuna olduğunu ortaya atıyorlardı." yorumunu aktardı.