İran'da ilk defa ortaya çıktığı şubattan bu yana inişli çıkışlı bir seyir izleyen Kovid-19 salgını ülke genelinde artmaya devam ediyor. İlk aylarda 150 sınırını aştıktan sonra mayısta 35'e kadar düşen günlük can kaybı, temmuzda 200'ün üstüne çıkınca hükümet tedbirleri artırdı.

Uygulanan kısıtlamalarla 1 Eylül'de 101'e kadar düşen ölü sayısı ekim ayında 300'ü aştı, dün de 434 olarak kaydedildi.

İran'da günlük vaka sayıları da 4 Haziran'da 3 bin 574'e yükseldikten sonra 31 Ağustos'ta 1642'ye kadar düştü ancak ekim ayının sonlarına doğru 8 binin üzerine çıktı ve dün de 8 bin seviyelerinde kaydedildi. 

Bir yandan Kovid-19 hastanelerinin tamamen dolu olması nedeniyle yeniden tedbirlere başvurmak zorunda kalan hükümet diğer yandan da ekonomik krizle boğuştuğu için yasakların çerçevesini genişletmekte sıkıntı çekiyor. 

 Hükümet vakaların giderek artmasından ve ölü sayısının yükselmesinden endişelendiği için çarşambadan itibaren 25 eyalet merkezi ve 89 ilçede zorunlu olmayan iş yerlerinin 10 gün süreyle kapatılması kararı aldı. Ayrıca bugünden cumaya kadar 25 eyalet merkezine giriş-çıkışları yasakladı. 

- "Halk yetkililerle inatlaşıyor ve iş birliği yapmak istemiyor"

Tahran'da taksicilik yapan Ebulfezl Muzafferi AA muhabirine, ekonomik kriz olduğu için kısıtlamalar uygulandığında halkın sahipsiz kaldığını belirterek, "Yetkililer bir yandan ABD karşıtı sloganlar atıp diğer yandan çocuklarını oraya eğitim için gönderdiğinde halkın inancı da zayıflıyor. Bu şartlarda her şeyi boş veriyorlar. Halk, bu şartlarda yetkililerle inatlaşıyor ve iş birliği yapmak istemiyor." dedi. 

Hükümete kısıtlamalar sürecinde halka yardımcı olması çağrısında bulunan Muzafferi şöyle konuştu:

"Hayat pahalılığında insanlar evde oturursa bir gelirin olması gerekiyor. Diğer yandan kültür seviyesi düşük olanlar hiçbir sağlık kuralına uymadan fırsatını bulduğunda tatil bölgelerine gidiyor. Bu şekilde hem kendilerine zarar veriyorlar hem de başka vatandaşlara." 

- "Teyzem korona oldu, ambulans 2 saat boş yer bulabilmek için dolaştı"

İranlı vatandaş Mehdi Serabadi de ülkenin koronavirüsten kurtulması için iki hafta boyunca genel karantinaya gidilmesi ve sokağa çıkma yasağı uygulanmasının gerekli olduğunu savundu.

"Hastanelerde yoğun bakım servisi yeni hasta alamıyor." diyen Serabadi, "Teyzem koronaya yakalandı, ambulans iki saat boyunca boş yer bulabilmek için caddelerde dolaştı durdu. Geldiğimiz nokta budur. Savaş şartlarındayız şu anda. Irak savaşında üstüne bomba yağınca sığınaklara kaçıyordu insanlar. Başka çareleri yoktu çünkü. Şimdi de aynı durumdayız. 2 hafta boyunca tedbir sıkılaştırılmalı ki durum normalleşsin." ifadelerini kullandı.

 - "İnsanların yiyecek ekmeği yok nasıl kapatacaksınız kentleri?"

Motosikletle yük ve insan taşıyarak geçimini sağlayan Mecid Agayi ise karantina uygulaması ve kısıtlamalara karşı olduğunu söyledi.

Agayi, "Devlet, kiralarımızı, evimizin masrafını ve diğer ihtiyaçları karşılasın ki evde kalalım. Hükümetin destek sunması şartıyla kısıtlamalar etkili olur." dedi.

Ellerinden geldiği kadar sağlık kurallarına uyduklarını ancak hükümetin de dar gelirlilere maddi destekte bulunması gerektiğini dile getiren Agayi, şöyle devam etti:

"Hükümet halka destek vermelidir. Şehirlerin karantinaya alınması talep ediliyor, insanların yiyecek ekmeği yok nasıl kapatacaksınız kentleri? Elimizden geldiği kadar koronayla mücadele ediyoruz, ellerimizi yıkıyoruz, maske takıyoruz, sosyal mesafeye riayet ediyoruz fakat devlet yardım etmiyor. İnsanların evlerinde kalabilmesi için hükümetin ekonomik destek sunması gerekiyor."

- "Hastanelerde de çok fazla ilgilenemiyorlar"

Kendisi de daha önce salgına yakalanan Mustafa Aziz, hastaneye gittiğinde sadece bir ilaç verdiklerini ve 15 gün onu kullanmasını istediklerini ifade ederek, şunları anlattı:

"3 ay önce koronaya yakalandım hala koku alamıyorum, koku duyumu yitirmiş gibiyim. Hastanelerde de çok fazla ilgilenemiyorlar. Bir hap verip eve gönderiyorlar, 15 gün kullan diyorlar. Nefes darlığı, bağırsak hastalığı ve diğer rahatsızlıklarım var fakat ilgi gösteren yok."

Kısıtlamaların da etkili olmadığını savunan Aziz, "Parklara git, kuzey bölgelerine giden yollara git, her taraf dolu. Kimse ciddiye almıyor. Herhangi bir faydası yok. Hükümet dışarı çıkana ceza vermelidir yoksa evden çıkan her yere gider." diye konuştu.