Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsviçre'deki Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde başlayan İnsan Hakları Konseyinin 40'ıncı oturumunun açılışındaki "yüksek seviyeli" bölümde Konseye hitap etti.

Türkiye'nin FETÖ, PKK/PYD/YPG ve DEAŞ başta olmak üzere birçok terör tehdidiyle aynı anda mücadele etmesine rağmen insan haklarına her zaman önem verdiğini vurgulayan Çavuşoğlu, demokrasi ve insan haklarını korumanın her zaman en önemli gündemleri olduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturması kapsamında Türkiye'de temaslarda bulunan BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard ve ekibine teşekkür ederek, Callamard'ın Kaşıkçı cinayetinde "tam hesap verebilirliği" sağlamak için gerekli hassasiyeti gösterdiğini belirtti.

Konuşmasında dünyanın farklı bölgelerindeki insani krizlere değinen Çavuşoğlu, Suriye'de 9'uncu yılına girecek iç savaşın tüm bölgenin istikrarı ve barışı için tehdit oluşturmaya devam ettiğini bildirdi.

Çavuşoğlu, 3,6 milyon Suriyeliyi barındıran Türkiye'nin aynı zamanda dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bu noktada, bir taraftan insan hakları şampiyonu gibi görünen ülkelerin, diğer taraftan Suriye'deki korkunç çatışmalardan kaçanlara sınırlarını açmakta isteksiz olduklarını hatırlatmama izin verin. Hatta bu sorumsuz devletlerden bazıları, Akdeniz'deki göçmenlerin kötü durumunu 'varoluşsal tehdit' olarak algılıyor. Buna karşın Türkiye, yerinden edilmiş Suriyelilerin ihtiyaçlarını karşılamak için 35 milyar dolar harcadı."

"İsrail uluslararası hukuku ihlal ediyor"

İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerinin alarm verici boyutlara ulaştığına dikkati çeken Çavuşoğlu, keyfi tutuklamaların, Filistin topraklarına el konulmasının, Filistinlilerin yerlerinden edilmeye zorlanmasının ve yerleşim yeri faaliyetlerinin açık şekilde uluslararası hukukun ihlal edilmesi anlamına geldiğinin altını çizdi.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Filistin halkının haklı davası olan bağımsız ve egemen devlet anlayışını tam olarak desteklediğini belirterek, İsrail'in Filistinli sivillerin en temel hakkı olan yaşama hakkını göz ardı ederek aşırı güç kullanmasının daha da endişe verici olduğuna işaret etti.

Çin'e "evrensel insan haklarına saygı" çağrısı

Çavuşoğlu, konuşmasında, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları ihlallerine de vurgu yaparak, "BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi ve diğer bazı raporlardaki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman gruplara yönelik insan hakları ihlallerine ilişkin bulgular endişe kaynağı." değerlendirmesinde bulundu.

"Çin'in terörle mücadele hakkını kabul ederken, teröristler ve masum insanlar arasında bir ayrım yapılması gerektiğini düşünüyoruz." ifadesini kullanan Çavuşoğlu, Çin makamlarından, Uygur Türkleri ve diğer Müslüman grupların dini özgürlükleri de dahil evrensel insan haklarına saygı duyulmasını beklediklerini bildirdi.

Kıbrıs konusu

Çavuşoğlu, Kıbrıs konusuna ilişkin de şunları kaydetti:

"Kıbrıslı Rumlar, haksız ve insanlık dışı ambargolardan acı çekmeye devam eden Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini hala sindiremiyor. Onların çözüm anlayışı, Kıbrıs Türklerini fiili bir etnik azınlık olarak mevcut devletlerine entegre etmektir. Yeni müzakere süreci, ancak bu zihniyetin değişmesinden sonra başlatılabilir."

Dağlık Karabağ'da, Ermenistan'ın, Azerbaycan'ın topraklarının yüzde 20'sini işgale devam ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, Ermeni işgalinin bir milyon Azerbaycanlıyı kendi ülkelerinde mülteci olmaya zorladığını söyledi.

Çavuşoğlu, yüzlerce Azerbaycanlının katledildiği Hocalı Katliamı'nın da unutulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.