Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, dünyanın her tarafında Türkiye ile bağ kuran insan sayısını arttırmak istediklerini belirterek, "Türk insanın yaşam tarzını, Anadolu felsefesini, Anadolu insanının hayata bakışını en iyi şekilde dizilerimiz ve filmlerimizle aktarabiliriz diye düşünüyoruz." dedi.

YEE tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün katkılarıyla Roma'da düzenlenen "Türk Filmleri Haftası"nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ateş, enstitü olarak temel görevlerinin yurt dışındaki Türkiye algısını güçlendirmek olduğunu anlattı.

Şeref Ateş, "Türkiye içerisinde ürettiğimiz çok fazla kültür sanat faaliyeti var. Bunların en önemlilerinden birisi Türk sineması ve Türk dizi sektörü. Hakikaten çok başarılı eserler ortaya çıkıyor. Çok kabiliyetli yönetmen, senarist ve oyuncularımız var. Dünyanın her tarafından buna ilgi duyuluyor. YEE olarak 2019 yılında da 30 ülkede 'Türk sinemaları haftaları' düzenleyerek şu ana kadar birebir yüz binden fazla insana ulaştık. Medya vasıtasıyla milyonlarca insana ulaşıldı." ifadelerini kullandı.

Etkinliklerin Roma ayağında usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ı ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Ateş, YEE'nin buradaki amacını Türk sinemasının İtalya'da tanıtılarak kültürel köprülerin arttırılması olarak açıkladı.

"Akdeniz kültürü sayesinde İtalya ile çok fazla ortak noktamız var"

Aynı zamanda Türkiye'yi film sektöründe merkezi bir konuma oturtarak dünyanın her tarafında Türkiye ile bağ kuran insan sayısını arttırmak istediklerine dikkati çeken Ateş, "Çünkü sinema özellikle büyülü havasıyla size bambaşka bir dünya sunuyor. Dolayısıyla Türk insanının yaşam tarzını, Anadolu felsefesini, Anadolu insanın hayata bakışını en iyi şekilde dizilerimiz ve filmlerimizle aktarabiliyoruz." diye konuştu.

Ateş, 2014 yılından beri Roma'da faaliyetler yürüttüklerinin altını çizerek, şöyle konuştu:

" 'Kültür' dediğimiz özellikle insanın zihinsel dünyasıyla ilgili yani, illa ki olgular ve realiteler olmak zorunda değil. Bu anlamda çeşitli sergiler, konserler İtalyan sanatçılarla etkinlikler düzenliyoruz. Aslında çok fazla ortak noktamız var. Burası Akdeniz kültürünün hakim olduğu bir ülke olarak dünya tarihi açısından da çok önemli bir medeniyetin beşiği fakat, aynı şekilde İstanbul'da dünya tarihi için önemli bağlarımız bu anlamda çok köklü. Bir de 'Akdeniz bakışı' denilen bir şey var. Yaşama karşı boş vermişlik değil fakat yaşamı olduğu gibi kabullenme anlayışı olarak kendisini göstermiştir. Bu anlamda Türk ve İtalyan sinemaları arasında benzerlikleri görebiliyorsunuz."

Türkiye'den pek çok kurum ve kuruluşun yurt dışında faaliyet yaptığını fakat YEE'nin onlardan farklı olarak yurt dışında pek çok bölgede merkeze sahip olduğunu ifade eden Ateş, "Bunun anlamı YEE'de bir faaliyet yapıldıktan sonra dosya kapatılıp bitirilmiyor. O dosya devam ettiriliyor. Yani Nuri Bilge Ceylan ile burada attığımız adım bizim ofisimiz tarafından o ilişkiler senelerce sürdürülüyor. Bu anlamda YEE'nin lokal ve yerel statüde olması çok büyük ehemmiyete sahip." dedi.

Ateş, kültürel diplomasinin Türkiye'de bilinmeyen bir alan olduğu için Yunus Emre Enstitüsü çalışanlarının kendi kendini eğiten bir yapıya sahip olduğunu aktararak, "Bu yüzden kültürel diplomasi akademimiz var. 'Bunun vasıtasıyla Türkiye içindeki kültürel zenginlikleri uluslararası standartlarda nasıl anlatırız?' bunlara da çalışıyoruz. Dolayısıyla 'Türkiye içerisinden de bir taraftan insan yetiştiriyoruz, bir taraftan da bu projeler nasıl uygulanır?' onun üzerinde çalışıyoruz. Asıl hedef bir projeyi gerçekleştirdiğinizde karşı taraftakine ulaşması. Yoksa siz kendiniz için yapmıyorsunuz. Bir değişimi tetiklemeye çalışıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'de geliştirilen formatları, olgunlaştığında yurt dışındaki merkezlerinde uyguladıklarını hatırlatan Ateş, sözlerini, "Çünkü biz aynı zamanda Türkiye'nin bir kültür envanterini de çıkartmış oluyoruz ve dijital olarak da muhafaza ediyoruz bunları. Etkinliklerimiz orada arşivleniyor ve gelecek projeleri geliştirmemiz için onlardan faydalanıyoruz. Böylelikle bu formu dünyaya taşımış oluyoruz." diye sonlandırdı.