NEW YORK (AA) - SELÇUK ACAR - ABD'de halkın çoğunluğunun "ateşli silahların satışının kontrol edilmesi"nden ve "saldırı silahının yasaklanması"ndan yana olmasına rağmen, Anayasa'nın 2. maddesinde silah edinme hakkının garanti altına alınması ve bu hakkı destekleyen Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Kongre yüzünden ulusal düzeyde yasaklama ve kısıtlama konusunda ciddi bir yasal adım atılamadı.

ABD'de ülke genelinde silah şiddetinin önlenmesi amacıyla veri odaklı çözümler üreten "Everytown" kuruluşuna göre ülkede ortalama 93 kişi sillahlı şiddet sonucunda hayatını kaybederken, yapılan tüm araştırmalar, kitlesel saldırıların son yıllarda arttığını ve bu saldırılarda ateşli silahların kullanıldığını ortaya koyuyor.

Haziran 2016'da Florida'nın Orlando kentinde 49 kişinin yaşamını yitirdiği saldırı ülke tarihindeki en kanlı saldırılardan biri olurken, Las Vegas'taki en son saldırıda 59 kişinin yaşamını yitirmesiyle, bu trajedi, ülkenin ateşli silahla gerçekleştirilen en kanlı kitlesel saldırısı olarak tarihe geçti.

- Güçlü silah lobisi ve Kongre'nin rolü

Ulusal Tüfek Birliği'nin (NRA) arkasında olduğu ateşli silah lobisinin güçlü olması ve Kongre'deki çoğunluğun bu görüşü desteklemesi, bu konuda ciddi bir adımın atılamamasına neden oluyor.

Sorumlu Siyaset Merkezi'ne göre Cumhuriyetçiler son dönemde NRA'den 54 milyon dolar destek alırken, Demokratların aldığı para sadece 265 dolar olarak gerçekleşti.

Johns Hopkins Üniversitesi Silah Politikası ve Araştırma Merkezi Direktörü Daniel Webster yaptığı açıklamada, silah lobisinin, silahlarla ilgili herhangi bir yeni düzenlemenin yapılmasının "Anayasa'nın 2. Maddesini ihlal edeceği" fikrini destekleyerek, yasanın çıkmamasında etkili olduğunu dile getirdi.

Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın, 2012'de 20'si ilkokul öğrencisi toplam 28 kişinin hayatını kaybettiği Sany Hook saldırısında ve 2015'te Kaliforniya'nın San Bernardino kentinde 14 kişinin hayatını kaybettiği silahlı saldırının ardından, ülkede silah satışının ve silah edinmeye yönelik kısıtlamaların artırılması çağrısında bulunmasına rağmen, bu konuda ulusal düzeyde ciddi bir adım atılamadı.

ABD'de eski Kongre Üyesi Gabrielle Giffords'un 2011'de Tucson kentinde başından ağırlanarak uzun süre komada kalmasının ardından ünlü NASA astronotu eşi Mark Kelly ile birlikte silah şiddetine ve silahların kontrolüne yönelik bir vakıf kurarken, eski New York Belediye Başkanı ünlü iş adamı Michael Bloomberg de bu konuda harcanmak üzere 25 milyon dolar ayırdığını duyurdu.

- Halkın çoğunluğu kısıtlama ve yasaktan yana

ABD'de silah edinme hakkının Anayasal bir hak olmasına ve iktidardaki Cumhuriyetçi partililerin çoğunluğunun silah edinme hakkının ateşli şekilde savunmasına rağmen halkın önemli bir kısmı silahların kontrolünden yana.

Pew Araştırma şirketinin en son verilerine göre Amerikalıların yüzde 47'si silah edinme hakkını desteklemeye devam ederken, yüzde 51'i silahların kontrolünden yana.

Pew'in araştırmasında ayrıca, saldırı silahının yasaklanmasından yana olan Amerikalıların oranının yüzde 68 düzeyinde olduğu belirtildi.

- Kitlesel saldırılarda sosyal medyanın rolü tartışması

ABD'deki en kanlı ateşli silah eylemlerinin iki yıl üst üste gerçekleştirilmesi, ateşli silah satışlarına yönelik eleştirilerin artması ile birlikte sosyal medyanın rolünün de tartışılmasına neden oldu.

Ateşli silahlara kolay erişilebilinmesi ABD'deki sorunun önemli kısmını oluştururken, diğer kısımının da cinayet haberlerinin Facebook ve Twitter gibi sosyal medya üzerinden yayılması kaynaklı olduğu belirtiliyor.

Sosyal medyanın katilleri üne kavuşturmasının psikolojik sorunlu bireylerin saldırıları gerçekleştirmesinde payı bulunduğu düşünülüyor.

Adli Tıp psikologu Reid Meloy'a göre samimi ilişkiler kurmakta zorlanan bu katiller, kendilerine toplumda yer edinmek için öldürüyor.

Kitle saldırısı düzenleyen katillerin birçok benzerlikleri olduğunu belirten Meloy, bunların geçmişteki psikolojik problemlerinin saldırılarda payı bulunduğunu ve çoğunluğunun erkek olduğunu kaydetti.

- ABD'de en büyük kitlesel ölümle sonuçlanan olayları

ABD'de, ana kara dışındaki 2 bin 400 Amerikan vatandaşının hayatını kaybettiği 1941'deki Pearl Harbor saldırısının ardından ülkenin en büyük saldırılarından biri olarak tarihe geçen 1995'teki 168 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Oklahoma City saldırısı bomba yüklü kamyonla gerçekleştirilmişti. 11 Eylül 2001'deki saldırılarda da yolcu uçakları kullanılarak 3 bine yakın masum insan katledilmişti.

Bu arada, ABD'de 1993'te meydana gelen bir başka şiddet olayında, devlete tehdit olarak görülen Davidian tarikatının kuşatmasında 76 kişi ölmüştü.

Teksas'ın Waco kentinde, 1993 yılında, kendisini mesih ilan eden David Koresh’in kurduğu tarikatın müritleriyle devlet içerisinde bir tehdit haline geldiği düşüncesiyle, FBI'ın çiflikte arama yapmak istemesinin ardından çiftlik evi kuşatılmış, 51 gün süren kuşatma sonucunda çıkan yangında 20'si çocuk 76 kişi yaşamını yitirmişti.