İran yönetimi, uranyum zenginleştirme başta olmak üzere nükleer anlaşmadaki birçok taahhüdü askıya alıp ABD ve AB ülkeleriyle yeni bir krizin eşiğindeyken Tahran sokaklarının tek gündemi gittikçe derinleşen ekonomik sorunlar ve geçim sıkıntısı.

Tahran yönetimi, 8 Mayıs'ta AB ülkelerine verdiği 60 günlük sürenin dolması nedeniyle geçen hafta zenginleştirilmiş uranyum stok limitinde 300 kilogram sınırını aştı ve ardından da uranyum seviyesini yüzde 3,67'nin üzerine çıkardığını duyurdu. İran hükümetinin bu adımlarına nükleer anlaşmanın kalan tarafları olan AB ülkeleri tepki gösterdi ve bu yönetimlerin İran ile ticaretin sürdürülebilmesi için kurdukları mali mekanizma INSTEX'ten vazgeçebilecekleri belirtildi.

İran hükümeti, düşürdüğü İHA nedeniyle ABD ile yeni bir gerginliğin içindeyken kendisini bu ülkeye karşı savunan AB ile de nükleer anlaşma konusunda restleşerek daha büyük bir risk üstlendi.

Bu nedenle İran sokaklarında dünya ile daha iyi ilişkilerin geliştirilmesi ve nükleer anlaşmaya bağlı kalınması gerektiği yönündeki sesler daha yüksek çıkmaya başladı.

AA ekibi, ülkede ticaretin atar damarlarından Tahran Büyük Çarşı'da ABD'nin yaptırımları yeniden devreye sokmasının ardından sıkıntılı günler geçiren halka yaşanan son gelişmelerle ilgili mikrofon uzattı.

"Aşırılık yanlıları köşelerinde oturmuş savaş çığırtkanlığı yapıyor"

Tahran Büyük Çarşı'da esnaflık yapan Haydar Serhengi, İran hükümetinin nükleer anlaşmadan çekilmesi durumunda halkın geçim sorununun mevcut durumdan çok daha kötü bir hale geleceğini belirterek, "Hükümetimiz nükleer anlaşmaya bağlı kalmalı ve çıkmayı düşünmemelidir. ABD ayrılıyorsa ayrılsın problem değil, yeni bir anlaşma yapılır. Bunda ne gibi bir sakınca var? Yeni bir anlaşma yapılmalıdır, biz müzakere ehliyiz." dedi.

Irak ile yapılan 8 yıllık savaşın yıkıcı ve tahrip edici olduğunu dile getiren Serhengi, savaştan yana olmadıklarını ve yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmak istemediklerini söyledi.

Yöneticilerin halkın çıkarını gözeterek hareket etmesi ve buna göre politikaları uygulaması gerektiğine dikkati çeken Serhengi, şöyle devam etti:

"Ülkede barış tesis edilmelidir. Biz savaştan ne hayır gördük? Çıkarları hiçbir zarar görmeyen aşırılık yanlıları köşelerinde oturmuş savaş çığırtkanlığı yapıyor. Fakat halkımız savaştan yana değildir. Tüm dünyanın kabul ettiği bir anlaşmayı yapmalıyız. Dünyadaki 200 ülke arasında sadece bir devletin mi diğerleriyle problemi olmalıdır? Diğer devletlerin tamamı rahat bir yaşam sürdürüyor. Bu ne haldir? Nükleer anlaşmayı, 4-5 defa yapsak ne olur?"

"ABD ile 40 yıllık çatışma hali ve düşmanlık hangi sorunumuzu çözdü?"

Japonya'nın ürettiği nükleer silahlar nedeniyle yıkıldığını ve Almanya'nın da bundan zarar gördüğünü hatırlatan Serhengi, "Madem nükleer anlaşmadaki hakkımızı alacağız diyorlar, o halde bunu referanduma sunsunlar. Uluslararası kuruluşların denetiminde bir halk oylaması yapılmalı ve halka ABD ile anlaşma yapılıp yapılmaması sorulmalıdır. ABD ile 40 yıllık çatışma hali ve düşmanlık hangi sorunumuzu çözdü? Sadece yaşamımızı altüst etti, bizi mahvetti." ifadelerini kullandı.

ABD'ye karşı direnişi savunan yöneticileri de eleştiren Serhengi, şunları kaydetti:

"Beyefendiler yerlerinde oturmuş, "direniş, direniş" diyor. Bin 500 metrekarelik evlerinde oturan yöneticiler, ev sahipleri tarafından dışarı mı atılmış? Sürekli direniş direniş diyen beyefendi, hangi direniş? Halkın elinde ne kaldı ki dirensin, ne ile direniş göstersin? Savaş zamanında 8 yıl direndik, savaştık, elimize ne geçti? Şimdi kardeş Irak zararımızı ve ziyanımızı ödüyor mu? Irak'taki gruplara para akıtıyoruz bir mermi patlatmaları için bu nasıl güvenlik tedbiridir?"

"Başka ülke olsaydı nükleer anlaşmadan çıkardı fakat İran çıkamaz"

Hiçkimsenin savaştan yana olmadığını ve bölgede yaşanan olaylar nedeniyle savaşın tüm ülkeler için maliyetli olduğunun anlaşıldığını dile getiren çarşı esnafı Mehdi Mahmudzade de "İran, bölge ülkeleri ve ABD savaş istemiyor. Yaşananlar soğuk ve ekonomik savaştır, halkımız baskı altında. Başka ülkelerin sözlerine bağlı kalmadığı doğrudur fakat bizim talebimiz hükümetin halkın imdadına yetişmesidir. Çünkü halkın ekonomik durumu çok kötü. Başka ülke olsaydı nükleer anlaşmadan çıkardı fakat İran çıkamaz." düşüncelerini dile getirdi.

İran'daki ekonomik krizin insanları zor durumda bıraktığını ve yaşanan sorunun rakamlarla ifade edilemeyecek kadar derin olduğunu kaydeden Mahmudzade, "Hükümet halkın ekonomik sorunlarına bir çare bulmalıdır. İnsanlarımız geçim sorunu yaşıyor ve bu dibe vurmuş halde. Bölge halkının deyimiyle tümen (yerel para birimi) intihar etti, bu hale gelmemeliydi ülkemiz. Hatanın kimde olduğu bu süreçte önem arz etmiyor fakat hükümet gidişata dur demelidir ve ülkemiz normalleşmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

Çarşıya alışveriş için gelen vatandaşlardan Hüseyin Fethizade ise İran'ın ekonomik problemler nedeniyle nükleer anlaşmada kalması gerektiğini savunarak, halkın büyük bir baskı altında olduğunu söyledi.

Dünya ülkeleriyle İran halkının faydasına olacak bir anlaşmanın yapılmasını isteyen Fethizade, "ABD nükleer anlaşmadan çekildi fakat İran bağlı kalmalı. İran bunu ilgili uluslararası muhataplara şikayet etmeli fakat nükleer anlaşmadan çekilmesinin ceremesini bahtsız halkımız çekiyor. Bir şeylerin yapılması gerektiği ifade edilebilir fakat realite de görülmelidir. Realite de halkın durumunun her gün daha da kötüleştiğidir." ifadelerini kullandı.

Uranyumun zenginleştirilmesiyle ilgili adımları da eleştiren Fethizade, şöyle devam etti:

"Tüm ülkelerin nükleer teknoloji sahibi olmaya hakkı vardır fakat hangi şartlarda? Halkın dibe vurduğu ve ayağa düştüğü bir durumda hangi hak? Evet hakkımızdır fakat ne pahasına? Hâlihazırda şartlar bu kadar kötü iken savaşın olması durumunda ülkemizin vay haline."

"Savaş nedeniyle endişeliyiz"

Serbest ticaret yapan Azad Serzevari de İran halkının savaş istemediğini ve çatışmalardan en büyük zararı halkın gördüğünü dile getirerek, "Tüm dünyada barış istiyoruz, sadece bunu istiyoruz. Savaş nedeniyle endişeliyiz, çünkü savaş olursa çok kötü olaylar olur ve ülke ekonomisi felç olur. Zararı da halka dokunur ve memleket zarar görür. İran nükleer anlaşmadan çekilmemeli ve diğer ülkelerle diyaloğu geliştirmelidir. Müzakere ve teamül en iyi yoldur." diye konuştu.

"İran ile ABD arasında bir savaş çıkarsa halkın yaşamı altüst olur"

Emekli öğretmen Zehra Abidi de yaptırımların İran'ın yeterince zayıflamasına yol açtığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"İran ile ABD arasında bir savaş çıkarsa halkın yaşamı altüst olur. Şimdi de yeterince kötü bir durumda insanlarımız. Eğer üzerine savaş da olursa ülke tam olarak çöker."

Halkın geçim sıkıntısının tehlikeli sınıra dayandığını bu nedenle zenginleştirilmiş uranyum seviyesinin daha fazla artırılmaması gerektiğini savunan Abidi, "Tüm ülkelerle barış içinde olmamız İran halkının çıkarınadır. Nükleer anlaşma imzalandığında memleketimiz çok iyi bir duruma geldi." görüşünü dile getirdi.

ABD ile savaşa karşı olduklarını ve halkın bunu istemediğini dile getiren Abidi, "Savaş nedeniyle endişeliyim ve kesinlikle bir çatışmanın olmasını istemiyorum. İran-Irak savaşını gördüm, sayısız çocuğumuzu kaybettik. Bu tecrübeyi tattığımız için artık savaşın olmasını istemiyoruz. Sorunların müzakerelerle halledilmesinin çok daha iyi olduğunu düşünüyorum." dedi.

"Halkımızın endişesi ve sıkıntısı temel olarak pahalılık ve geçim sıkıntısıdır"

Tahran metrosu çalışanı Ramin Guzerzade ise "İran ekonomisinin felç olduğunu" ve ABD yaptırımları nedeniyle komşu ülkelerin İran ile alışveriş yapamadığını ifade ederek, "halkın endişesi ve sıkıntısının temelde pahalılık ve geçim sıkıntısı" olduğunu ifade etti.

Nükleer anlaşmanın İran halkının çıkarına olduğunu ve bu anlaşmadan çıkmaları durumunda zarar göreceklerini savunan Guzerzade, "Tüm ülkelerin nükleer anlaşmadaki taahhütlerine bağlı kalması gerektiğini düşünüyorum. Savaşın çıkacağına inanmıyorum." diye konuştu.

Çarşıya alışveriş için gelen vatandaşlardan Ahmed Rızayi ise ABD'ye güvendiklerinde pişman olduklarını ve 40 yıllık gerginlikte İran'ın zarar gördüğüne dikkati çekerek, nükleer anlaşmadan çıkmaları ve Washington yönetimine karşı direnmeleri gerektiğini savundu.