Dost Modern Darbe

 

‘Usta sistemle kavga ederken’ fotoğrafının perde arkasında Türk’ün 300 yıllık makûs talihinin müsebbipleri ile müşterek hedeflere ok atıyordu ve Türkiye’de darbe olmuyordu öyle mi?

Ve Sen İkinci ‘Vakayı Hayriye’ ile yeni Tanzimat-Islahat ve Meşrutiyet güzergâhı üretirken bu ülkede darbe olmamıştı öyle mi?

Yeni ihale kanunları, özelleştirmeler, toprak satışları… Hiç bir şeye darbeydi değil mi bunlar?

Dünyanın en rezil ve kanlı terör yapılanmasını ‘adalet’ ile bitirmek değil de ‘atalet’ ile bağrına basarken demokrasi nasıl da kazanmıştı değil mi ülkemizde? Darbe yoktu ki burada…

Üç-beş üniversite öğrencisi ‘parasız eğitim’ afişi açtı diye üç-beş yıl kaldı cezaevinde… Senin okuduğun şiir kadar masumdu belki de o afiş. Darbe adice bir işti değil mi, Türkiye’de o günler geride kalmıştı?

Eminönü’nde göz yummadığın işportacının son tezgâhına Ayazağa’da yel vururken Uludere kaçakçılarına ödediğin tazminat ‘ticaret ahlakına’ bir darbe değildi değil mi?

Büyük Doğu okumalarından Büyük Ortadoğu Projelerine transferiniz o büyük davaya bir darbe değildi elbet…(!)

Kendi vesayet sisteminizi oluştururken, kendi basınınız kusurlarınızı örterken, ‘şerefsiz’ polemikleri onlarca tevilden geçerken, mal varlığı bilmecesi çocukların diline düşmüşken, şaşalı düğünlerde ağırladığınız İslamcılara çocuk sayısı telkinleri verirken, Enesler Talhalar 4*4’lük jiplerle sarılırken hayata, paranın dini imanı olmazken, bu öğreti, bu iman, bu ahlak hiç darbe almadı değil mi? Demokrasiydi hepsi…

Vazifede liyakate değil sadakate bakılırken, atamalarınız, görevlendirmeleriniz, ihalelerinizin her biri bir ‘sadakat sadakası’ iken darbe Mısır’a ve Ortadoğu’ya mı hastı artık?

Ki o taktığınız gümüş yüzüğü parlatıp milletin gözüne sokarken parti afişlerinde, altın yaldızlı davetiyeleriniz üzerinde yazan isimler bir arabesktir, paradokstur, ‘bu ne perhiz’ cinsindendir… Değerler böylelikle darbe almamıştır tabi, temel hak ve hürriyetler babından…

İşsiz üreten üniversiteleriniz, Anadolu tabelası altında bitirdiğiniz liseleriniz, cılkını çıkardığınız sınav sisteminiz, ‘aman bir vasfı, sanatı, zanaatı olur, olmasın’ diye ürettiğiniz 12 yıl eğitim mecburiyetiniz, öğretmen aşağılama azarlarınız, bedava kitap çılgınlığınız-israfınız, sütünüz, mayanız… Darbenin envaı türü değil de nedir?

Eczaneden aldığınız haraç, benzin benzin vergi öderken bu halk, kızarmayan benziniz, makam arabası almadaki bonkörlüğünüz, Suriyeli kardeşlerinizin züppeliği, Kerkük’te, Türkistan’da Türk çocuğunun aldığı darbeler darbeler… Sizin acınız olmadı hiç Türk’ten, bu da Türk’e bir darbe değildi tabi…

Hükümetinizde çığ gibi büyüyen zincir markalar, AVM’ler, biten küçük esnaf, büyüyen işsizlik, devleşen kapitalizm, 28 Şubat’la sekteye uğrayan ve sizinle biten tamir sektörü, her nevi israf, içerde dağıtılan ulufeler, dışarda bilcümle ülkelere peşkeş çekmeler… Nasıl da ‘dost modern darbe’dir değil mi?

Faiz, bakkaldan ekmek almak cinsinden yayılmışken bu topluma, zina suç olmaktan çıkmış, Ayasofya’nın ibadete açılması bir tarafa Sultan Ahmet de müze olma yoluna girmişken, Akdamar’dan Heybeliada’ya bir koridor açmışken en insancı yanınız, geçen sene Mısır’da laikliği övmenizle sizi tanıma ve tanımlama sancıları çeken zihnimize vurduğunuz darbe değil de nedir? Hadi boş verin zihnimizi, siz kendinize nasıl darbeler vuruyorsunuz?

Benden âcizane kısa bir tavsiye, bu memlekette asıl darbe, mevcut hükümet erkini ‘ak’layım diye olmadık tevil metotları geliştiren, mücahitlikten müteahhitliğe ve oradan da her şeye müsaitliğe düşen zevatın aydınlanma çağımızdaki zayi ilanıdır.

Filhakika Mısır halkı bugünlerde zalimlerin pençeleri arasındadır, lakin biliriz ki zulüm ile abâd olunmaz. Lakin sizin yanlışlarınızı da sizden bir zümre size hatırlatsa keşke, dostane…

Selametle…