Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye-AB ilişkilerinin omurgasını katılım müzakerelerinin oluşturduğunu belirterek, "Katılım müzakereleri bir kenara bırakılarak, enerji, ticaret ya da terörle mücadele gibi birtakım ilişki geliştirmekten bahsedilemez." dedi.

Çelik, Brüksel'de yapılan Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı'nın ardından düzenlenen basın toplantısında, gündemde olan bölgesel ve küresel bütün konuları konuştuklarını söyledi.

İki taraf arasında sorun bulunduğunun açık olduğunu kaydeden Çelik, ama bunun diyaloğa, çözüm aramaya engel teşkil etmediğini dile getirdi.

Taraflar arasındaki diyaloğun zeminini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 25 Mayıs'ta yapılan NATO Zirvesi sırasında AB kurumları liderleriyle yaptığı görüşmede ortaya çıkan yol haritasının oluşturduğunu vurgulayan Çelik, "Türkiye-AB ilişkilerinin omurgası, katılım müzakereleridir. Katılım müzakereleri bir kenara bırakılarak, enerji, ticaret ya da terörle mücadele gibi birtakım ilişki geliştirmekten bahsedilemez." dedi.

Türkiye'nin sadece bir komşu ülke değil, aynı zamanda bir aday ülke olduğuna dikkati çeken Çelik, "Katılım müzakereleri konusundaki ilerlemeyi sağlamak için gayret etmek durumundayız." ifadesini kullandı.

- "Fasıllar açılmalı"

AB'nin sorunları konuşmak için çok önemli mekanizmaları bulunduğunu, aday ülke olarak Türkiye ile sorunların çözülmesi için konuşma mekanizmasının da fasılların açılması olduğunu belirten Çelik, iki taraf arasındaki sorunların yoğunlaştığı konuların, 23'üncü fasıl (yargı ve temel haklar) ve 24'üncü fasıl (adalet, özgürlük ve güvenlik) alanına girdiğine vurgu yaptı. Bu fasılların açılmasının önemine işaret eden Çelik, şöyle konuştu:

"Özellikle son görüşmelerden sonra Kıbrıs meselesinin çözümünde Türkiye'nin yapıcı tutumu görülmüştür. Bundan sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin tek taraflı olarak beş faslı bloke etmesinin önüne geçilmelidir. Çünkü Türkiye, bu fasıllardaki bütün hazırlıklarını tamamlamıştır. Ama tek taraflı bir şekilde tamamen siyasi sebeplerle bu blokaj olmamalıdır."

- "Koz olarak kullanmasını doğru bulmuyoruz"

Gümrük Birliğinin güncellenmesinin her iki tarafın da çıkarına olduğunu söyleyen Çelik, şöyle devam etti:

"Konuyu sağlıklı bir şekilde sürdürmemiz lazım. Bazı Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasında ikili bir sorun olduğu zaman o ülkelerin Türkiye'ye karşı Avrupa mekanizmaları kullanmasını ya da Gümrük Birliğini bir koz olarak kullanmasını doğru bulmuyoruz. Bu doğru bir yaklaşım değil. İkili sorunlar ayrıdır, Türkiye-AB ilişkileri ayrıdır. Bunu ayrı tutmakta fayda var."

- "DEAŞ'a hangi muamele yapılıyorsa, FETÖ ve PKK'ya da aynısı yapılmalı"

Terörle mücadele konusunun ortak geleceği ilgilendirdiğini belirten Çelik, "Geçmişte Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı'na da bizzat gösterdim. Türkiye'nin askerlerini ve vatandaşlarını öldüren teröristlerin resimlerinin AP'de sergi olarak gösterilmesini biz doğru bulmuyoruz. Terör örgütlerinin sembolleri ve propaganda imkanları ortadan kaldırmalıdır. DEAŞ'a hangi muamele yapılıyorsa Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ve PKK'ya da aynı muamele yapılmalıdır. DEAŞ eşittir FETÖ. FETÖ eşittir PKK'."

- "Liderler düzeyinde bir Türkiye-AB Zirvesi planlanmalı"

18 Mart Anlaşması ile Akdeniz'de ölümlerin önüne geçildiğini, Türkiye ve AB'nin ortak akıl ve ortak eylem üreterek ne kadar olumlu bir sonuç ortaya koyabildiğinin görüldüğünü dile getiren Çelik, "Fakat bu insanlara karşı ırkçı, faşist birtakım anlayışların, bu meseleyi siyaset meselesi yapmasından da çok büyük bir rahatsızlık duyuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Gönüllü insani kabul planında ilerleme sağlanması gerektiğini ancak pek çok Avrupa ülkesinin bu mükellefiyeti yerine getirmediğini söyleyen Çelik, "Ölümden kaçan bu insanlara karşı sorumluluğumuz, insani bir sorumluluktur. Küresel bir sorumluluktur. Gönüllü insani kabul planının güçlü bir şekilde hayata geçmesini önemsiyoruz." dedi.

İki taraf arasındaki diyaloğun önemine değinen Çelik, "Liderler düzeyinde bir Türkiye-AB Zirvesi planlanmalıdır ve yapılmalıdır. Bunun en kısa zamanda yapılması gerektiğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

- "Bunların hepsi vizyonsuz yaklaşımlardır"

Son zamanlarda Türkiye ile müzakerelerin kesilmesi yönünde bazı sesler yükseldiğine dikkati çeken Çelik, "Bunların hepsi vizyonsuz yaklaşımlardır. Bunun Türkiye'ye faydası olmadığı gibi AB'ye de faydası yoktur. Bir yerde sorun varsa daha çok müzakere edeceğiz, daha çok konuşacağız." ifadelerini kullandı.

Çelik, bundan sonraki ilk toplantının memleketi Adana'da, bir sonrakinin ise AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin doğum yeri olan Roma'da yapılacağını belirtti.

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi halkoylamasıyla ilgili kararın dünyada hiçbir makam, hiçbir parlamento tarafından iptal edilemeyeceğini ifade ederek, "Bu, Türk halkının kararıdır." dedi.

Çelik, Brüksel'de yapılan Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı'nın ardından düzenlenen basın toplantısında bir soru üzerine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi halkoylamasına ilişkin eleştirilere yanıt verdi.

Çelik, "Referandumla ilgili aldığımız karar dünyada hiçbir makam tarafından, hiçbir parlamento tarafından iptal edilemez, Bu, Türk halkının kararıdır. Bu AP(Avrupa Parlamentosu) kararında da vardı, referandum tamamen uygulanırsa müzakereleri keselim gibisinden. AP'nin ya da başka bir makamın Türk halkının demokratik bir oylama sonucunda, referandum sonucunda verdiği kararı değiştirme ya da bu şekilde bu kararla ilgili 'biz kaygı duyuyoruz, bunu AB ilişkilerine taşıyalım.' demek gibi bir yaklaşımları ilkesel olmaz. Siyasi olarak bunu söyleyebilirler ama referandumda Türk halkının iradesi tecelli etmiştir ve bu artık Türkiye'de bir kural haline gelmiştir." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye'nin çıkarlarını korumak ödevi var"

Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya ile ilgili açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine ise "Türkiye'ye verilen sözler tutulmazsa tabii ki devletin başı olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve halkını korumak, Türkiye'nin çıkarlarını korumak ödevi vardır." şeklinde konuştu.

Erdoğan'ın Almanya'daki Türk vatandaşlarının bir toplantısına video konferansla katılmasının engellendiğini hatırlatan Çelik, "Ama aynı zaman dilimi içerisinde Kandil'deki terör örgütünün başı video konferansla katılıyor Almanya'daki bir toplantıya ve oradakilere hitap ediyor. Bunun hukukla ne ilgisi var, bunun demokrasiyle ne ilgisi var?" değerlendirmesini yaptı.

- "Bu işe bir sınır çekmemiz lazım"

Türkiye-Almanya ilişkilerinin çok derin bir tarihi olduğunu söyleyen Çelik, şöyle devam etti:

"Bu işe bir sınır çekmemiz lazım. Bir gazeteci denilen kişi, elinde gazeteci kimliği olan bir kişinin Türkiye'deki askeri üslerin fotoğraflarını çektiği ve bu fotoğrafların kendisinin fotoğraf makinesinde bulunduğu tespit edilirse diğer gazeteci arkadaşlar bunun yaptığı ajanlık faaliyetine gazetecilik diye sahip çıkamazlar. Ya da bir insan hakları örgütünün yöneticisiyim diye Fetullahçı Terör Örgütü'nün Bylock programını kullanacaksın, Avrupa'daki üst düzey terör örgütü yöneticileriyle iletişim içerisinde olacaksın. Burada faaliyeti yasaklanan Uluslararası Af Örgütü değildir, Uluslararası Af Örgütü ile makul iş birliği yine sürmektedir. Dolayısıyla bu kavramları yerli yerine koymak lazım."

- "İklim değişikliğine göre değişmez"

Türkiye'nin iş birliğine açık olduğunu vurgulayan Çelik, "Bir de yine bu konu aramızda imzalanan anlaşmalar, ister AB ile olsun ister diğer ülkelerle olsun hava durumuna göre değişmez, iklim değişikliğine göre değişmez. Bunlar ilkesel temelde uygulanması gereken konulardır ve Türkiye bütün taahhütlerine bağlı olduğunu söylemeye devam etmektedir." dedi.

(Bitti)