Bu yazımı 12 Mayıs günü yazmalıydım. Çünkü daha anlamlı olacaktı.Yazık kaçırdım.

Çünkü 12 Mayıs, Türkçe'nin resmi dil olarak ilan edildiği gündü.
Tam 729 yıl önce, Karamanoğlu Mehmet Bey; "Bu günden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste, meydanda Türkçe'den başka dil konuşulmaya" diye ünlü fermanını yayınlamıştı.
Bu gün o güzel Türkçe'mizle birbirimize düşüncelerimizi aktarabiliyorsak, Türkçe'nin güçlü ve zengin bir dil olduğunu bütün dünya kabul ediyorsa, dünya dillerinde Türkçe kökenli sözlerin sayısı kırkbinleri buluyorsa Karamanoğlu Mehmet bey sayesindedir.
Ve yine bugün, güçlü ve zengin dil kabul edilen Türkçe'de sorun olduğu ileri sürülüyorsa, Türkçe'de değil Türkçe'yi kullanmayan kişilerde sorun aramak gerekir.
Dilimize yapışıp kalan, "spiker, discjokey, market, hiper, süper, gros, center, plâza, galleria, billboard, skorboard, mega, hobby, mikro,first lady, wellcome, good-bye, fast-food..." sözcüklerini kullanırken üzülenimiz var mı?
Mafya'nın eşkıya, sponsorluğun koltuk çıkmak anlamına geldiğini bilenimiz var mı?
Meşhur Türk kahvesini bırakıp, nes- kaaveden içenimiz nerelere vardı?
Geçen gün TRT'de Beypazarı ilçe belediyesinin 4 yıl önce dükkanlarda tabelaların Türkçe yazılmasıyla ilgili programını izledim. Etkilendim.
Arkadaşlarla Burdur'un ana caddesi; Gazi caddesinde tabelaları inceledik, bazı tespitler yaptık.
Gazi caddemizde; "Star, Show, Audio-Video Center, The Burdur Pazaar, Javelin, Twinster Jean, Studyo, Yards, Megastar, Big Blue, Roktel, Clasıc-Sports Formen's, Butik Brothers, Frends, Siddharthak" yazılı irili ufaklı tabelalarla karşılaştık.
Bir de dikkatimizi çeken; Belediye Başkanının ilan panolarında büyük boy posterleri. Üzerindeki yazıda; "Söz verdiğimiz gibi Burdur'un çehresini değiştiriyoruz" ifadesi.
Burdur'un en büyük caddesi, Gazi Caddesi'nde beton bloklarla bölünmüş yol, gidiş istikametinde sol tarafa yol boyunca oluşturulan bir otopark!!!
Sanki büyük bir köy...
6.6.2003'de Burdur Belediye Meclisi bir karar alıyor; "bundan sonra Türkçe isim kullanmayan işyerlerine açılış ruhsatı verilmemesi"
yönünde.
Uygulanıyor mu?
Burdur, çelişkilerle dolu bir kent.

İşyeri sahipleri yabancı isim kullanmak için istekli görünüyor. Sanki buna heveslendiriliyor.
Heveslendiriciler kimler?
Örneğin misyoner faaliyetleri sadece din üzerine çalışan, Hıristiyanlığa adam kazandıran kuruluşlar değildir. Ekonomik, siyasal, kültürel faaliyetler içinde eğitim ve dil konusunda da etkileme gayreti içinde olmuşlardır. Bu gün Katolik ve Protestan ve diğerleri olmak üzere sayısız dernek cemiyet vardır. Sadece Amerika'da bu yönlü faaliyet içindeki kuruluşların sayısı yüzlü, elemanların sayısı yüzbinli rakamlarla ifade edilmektedir. Bütçeleri milyarlarca dolardır.

Anadilde eğitim ve öğretim de çok önemli; toplumun geleceği ile, düşünmeyle ilgili.

BM'lerin bir raporunda Türkçe'nin dünyada yaygın konuşulan diller arasında onuncu sırada olduğunu, daha da yaygınlaştırmanın elimizde olduğunu düşünenimiz var mı?
Örneğin "bilgisayar" sözcüğü.
Dilimize öyle güzel yerleşti ki...
Prof.Dr. Aydın Köksal'a ne kadar teşekkür etsek azdır.
Bilişim alanında binlerce sözlük kazandırmış Köksal hoca...
Öyle ya, Türkçe terim kullanırsanız köylüsü kentlisi kapıcısı anlar ve düşünüme şansı artar. İşin bir hokus pokus olmadığı, işin bir büyücülük olmadığı anlaşılır.
Avrupa Rönesas'la orta çağ karanlığından kurtulurken, altında yatan gerçek İncil'in ulusal dillere çevrilmesiyle başlamadı mı?
Ne olduğu anlaşılmayan yabancı sözcükleri tabelalarda kullanmaktaki amacımız ne olabilir?
Bu özentinin nelere mal olabileceği nasıl göz ardı edilebilir?
 Osmanlı İmparatorluğu çökerken ülkede 69 Fransız, 140 Amerikan okulu vardı. Cumhuriyetin kurulmasıyla sadece birkaç tane kalmıştı.
 Bu gün dünyada üniversitelerinde İngilizce eğitim ve öğretim veren ülkeler; "Nijerya, Kenya, Etiyopya, Gana, Uganda, Tanzanya, Filipinler" gibi ülkeler. Size neyi çağrıştırıyor?
Bu ülkelerde İngilizce bilim dili olduğu ya da en mükemmel dil olduğu için okutulmuyor.
  İngilizce, Fransızca; Galce, Frankça, Latince gibi dillerin bozulması ve ortadan kalkmasıyla yerine getirilmiş uydurukçadan başka ne olabilir?
Türkçe'miz öyle mi ya;
Balbay'ın dediği gibi; "Bağırmak isterim; bağırmamın bir nedeni Türkçe'nin gücündendir... Öteki nedeni de Türkçe'mizin karşı karşıya bulunduğu durumun gücüme gitmesindendir."

Mahir ÖZTÜRK
[email protected]

***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı  [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.