Bilindiği üzere, CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün PKK tarafından kaçırıldı ve iki gün sonra da beklendiği gibi serbest bırakıldı.

İlginç olan ise bu kaçırma(!) olayının zamanlaması ve sonrasında yapılan açıklamalardı. Tam da CHP'nin TBMM'yi toplantıya çağırmasının arifesinde bölücü örgüt bol bol propaganda yapma imkanı elde etmiş oldu! Bu çerçevede yazımızda, yeni CHP'de son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında, kendisini Yeni CHP'nin "Dersim" milletvekili olarak tanıtan Hüseyin Aygün'ün görüşlerini ve tepkileri ele alarak, TBMM'nin ilk kuruluşunda Dersim mebusluğu yapmış olan Diyap Ağa'nın görüşlerini karşılaştıracağız ve ibretlik görüşleri dikkatlerinize sunacağız.

Kılıçdaroğlu ve Bahçelinin Sözleriyle Eski ve Yeni CHP'nin Farkı

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve bazı CHP'liler TBMM'yi toplantıya çağırma davetine icabet etmediği için MHP'ye sataşmış ve haddini aşan sözler etmişti. Bunun üzerine başta Sayın Devlet Bahçeli olmak üzere MHP yetkilileri de buna sert tepki gösterdiler. Kılıçdaroğlu'nun TBMM toplantısına katılmayacağını açıkladığı için "iktidar yanaşmalığı" ile suçladığı MHP'nin Genel Başkanı Sayın Bahçeli ''Milliyetçi Hareket Partisi'nin tercih ettiği milli ve mantıki politikaları iktidar yanaşmalığı olarak değersizleştirmeye çalışan Sayın Kılıçdaroğlu, boyundan ve birikiminden büyük sözlerin altına imza atarak bir kez daha çuvallamıştır. Bu iftirayı partimize pervasızca yönelten ana muhalefet lideri, anlaşıldığı kadarıyla bölücülüğün yedeği ve stepnesi olduğunu nedense hatırına getirmemiştir'' diyerek, CHP'yi bölücülüğün stepnesi olmakla suçladı.

Yeni diye takdimi yapılan CHP'nin, sözde Kürt sorunu kapsamında AKP'nin çekim alanına kapılarak sarmaş dolaş olduğunu ve iktidarın ayağına giderek müştereken Türk milleti için tuzaklar kurulmasına heyecan ve iştahla katkı vermekten rahatsız olmadığını belirten Bahçeli, PKK önerilerinin elçiliğini görev kabul ettiğini ifade etmiş ve yeni CHP'nin içler acısı durumunu veciz bir şekilde gözler önüne sermiştir. Eski ve yeni CHP üzerine çok şey söylenebilir, ancak ben çarpıcı olması bakımından Sayın Bahçeli'nin bu konudaki bazı tespitlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Bahçeli şöyle diyor:

* Dersim isyanıyla ilgili AKP'ye alan açan ve fırsat veren yeni CHP'dir.

* İmralı canisinin affı için "Diğer partiler anlaşırsa biz varız" diyen yeni CHP'dir.

* Türkiye'nin eyaletlere bölünmesi konusunda aceleyle görüş ileri süren yeni CHP'dir.

* Türk milleti ifadesini ağzına dahi almayan, Cumhuriyet'in kurucu kahramanlarıyla ve Gazi Mustafa Kemal'le yolunu ayıran yeni CHP'dir.

* Beyanlarında geceyle gündüz gibi olan, bir dediği diğerini tutmayan ve tutarsızlık bataklığına saplanıp kalan şüphesiz yeni CHP'dir.

Sanırım bu sözlerin üzerine başka laf söylemeye gerek yoktur. Gerçekten de yeni CHP artık PKK-BDP-AKP arasına sıkışmış ve Atatürk'ün kurduğu çizgiden uzaklaşmıştır. CHP'lilere naçizane tavsiyemiz MHP'yi eleştirmeden önce kendi partilerini bulunduğu durumdan kurtaracak ve kuruluş misyonuna sahip çıkacak bir hale getirmenin çarelerini arasınlar ve bölücülerin sözcülüğünü yapmaktan vazgeçsinler...

Yeni CHP'nin Dersim Milletvekili PKK İçin Ne Dedi?

PKK tarafından kaçırılan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün serbest kaldıktan sonra dile getirdiği sorunlu ifadeler, CHP'nin geldiği noktayı ve bölücü örgütün cüretkârlığını göstermesi açısından son derece dikkat çekici olmuştur.

Kendisini Yeni CHP'nin Dersim milletvekili olarak tanımlayan Hüseyin Aygün'ün serbest kaldıktan sonra yaptığı basın toplantısındaki ifadeleri aynen şöyle: "Gördüğüm şu; dağdaki 18-25 yaş arası oluşan 6-7 kişilik grup, benimle muhatap olan genç arkadaşlar, tümü evlerine geri dönmek istiyor. Bu anlamsız savaşın bitmesini istiyor. Kürt sorununun çözümü için parlamentoda bugün yapılamayan, 4 partinin bir araya gelip medeni bir şekilde çözüm aramasının tek yol olduğunu söylüyorlar. Ellerinde silah olan insanlar yönünden barış isteğinin dile getirilmesi bence çok değerli."

Kısacası, dağa yabancı olmadığını söyleyen Aygün PKK'nın mesajlarını kamuoyuna iletmiş ve görevini(!) yerine getirmiştir. PKK da yeni CHP'yi yaptıklarından dolayı övmüş ve yeni görevler yüklemiştir. CHP'nin "akil adamlar" önerisinden ve PKK'ya destek niteliğindeki açıklamalarından sonra, önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen yeni "Kürt Raporu"nu dikkatle izleyeceğiz. CHP içindeki tüm duyarlı vatandaşlarımız da bu konuyu dikkate izlemeye davet ediyorum.

Dersim Mebusu Diyap Ağa'nın İbretlik Sözleri...

Yeni CHP'nin (kendi tanımıyla!) Dersim milletvekili Hüseyin Aygün'ün sözleri böyle... Gerçekten de CHP'nin ve ülkemizin içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından çok vahim bir durum! Cumhuriyetin kurucusu olmakla övünen bir partinin mensuplarının, cumhuriyetin yıkılması projesine katkıda bulunması çok hazindir! Hele hele, TBMM'nin kuruluşu sırasında Mustafa Kemal Paşa'nın davetiyle Dersim Mebusu olan Diyap Ağa'nı bazı açıklamalarına bir göz atarsak eski ve yeni CHP ile eski ve yeni Dersim mebusunun farkını çok daha net şekilde görebiliriz.

Gazeteci Enver Behnan Şapolyo'nun, 27 Temmuz 1931 tarihli Yenigün gazetesinde yayınlanan, Dersim mebusu Diyap Ağa ile yaptığı röportaj gerçekten ibretlik sözlerle dolu. Şapolyo'nun "Nasıl Mebus çıktınız?" sorusuna Diyap Ağa şöyle cevap veriyor:

"Gâvur Anadolu'yu sardı: Hepimizi bir düşünce aldı. Din ve diyanet ırz ve namus. Türklük tehlikeye düştü. İşittik ki Erzurum taraflarında can kurtaran bir Paşa çıkmış. Meclis kuracakmış. Onu hep gözledik. Öğrendim ki bu Paşa'nın adı Mustafa Kemal imiş. Onun büyük yüzünü görmeğe can attım. Fakat o zaman olmadı. Sonra Sivas'a oradan da Ankara'ya gelmiş. Bu zaman bizden iki mebus istedi. Herkes korktu, ihtiyar halimle vatanı kurtaranların yanına koşmayı, hatta başımı bile vermeyi göze aldım. Bana "gitme ölürsün" dediler. "Zaten herkes mahvoluyor, varam, gidem, onlara ulaşam, hep beraber ölek" dedim. Benimle mebus seçilen Ayas Uşağı aşiretinden Zeynozade Mustafa Ağa korktu, gelmedi. Ben yanımda bir uşağım, atlara atladık, Elâziz'e geldim. Elâziz'de bana harcırah verdiler. Oradan bir yaylı araba tuttum. Malatya, Sivas, Kayseri yolu ile on sekiz günde Ankara'ya vardım."

"Hiç Millet Meclisi kürsüsüne çıktın mı?" sorusuna verdiği cevap ise gerçekten çok etkileyici ve düşündürücü:

"Bir kere de Lozan Konferansı sırasında kürsüye çıktım. Aha bizim memleket ahalisi Kürtmüş, orada bir Kürt Hükümeti kuracaklarmış, bunu duyunca kızdım kürsüye çıkıverdim. Gene sustular: "Lâilaheillâh Muhammedünresullâllah" dedim. "Gerek Şafiî, gerek Hambelî, gerek Hanefî hepimizin kıblesi birdir. Meclisimiz, kulübümüz, dinimiz, milletimiz birdir. Biz Türk'üz. Hepiniz Lâilaheillâh demişsiniz. Şimden sonra mı, ayrı bir din, ayrı bir millet olacağız." dedim. Gene el çırptılar, İsmet Paşa ayakta kürsünün yanına gelmiş, sakalımın dibine yaklaşmıştı. O da coştu, o da el vurdu."

İşte dersim mebusu Diyap Ağa'nın Atatürk'e, Türklüğe ve Türk Milletine bakışı! İşte İsmet Paşa'nın bu sözler karşısında coşkusu!

Kemal Kılıçdaroğlu, Sezgin Tanrıkulu ve Hüseyin Aygün özelinde yeni CHP'nin tavır ve düşünceleriyle karşılaştırmayı da sizlere bırakıyorum. Bu da sizin "dersi(mi)niz" olsun! İki CHP ve iki Dersim mebusunun farkını sizler de kamuoyu ile paylaşın lütfen!

Şer Cephesine Karşı Türk Milletinin Son Umudu: MHP

Maalesef Türkiye kritik bir süreçten geçmektedir. Sayın Bahçeli'nin de belirttiği gibi Türkiye'de bir yanda bölücü terörün değirmenine su taşıyan gafiller ve delalet içinde olanlar, diğer yanda ise Türk milliyetçileri ve onların siyasi temsilcisi olan  Milliyetçi Hareket Partisi yer almaktadır. AKP, CHP, BDP ve PKK müzakere ve teslimiyet bloğunda; Cumhuriyet'i, Türk kimliğini ve Türk milletinin birliğini savunan Milliyetçi Hareket Partisi de milli blokta bulunmaktadır.

"Önce ülkem ve milletim, sonra Partim, sonra da ben..." anlayışına sahip olan MHP Türk Milletinin sözcüsü olmaya devam edecektir. Türk Milletinin ve Türk Dünyasının fethedilemeyen son kalesi ve son umudu olan Milliyetçi Hareket Partisi küresel güçlere ve taşeronlarına karşı haklı mücadelesini kararlılıkla sürdürecek ve Türk Milletinin teveccühüyle tek başına iktidar olacak ve 2023 yılında Türkiye'yi önce bölgesinde lider ülke, sonra da 2053'te süper güç yapacaktır.

Henüz "üstte mavi gök çökmemiş, altta yağız yer delinmemiştir!" Henüz Türk Milleti ve Türk Milliyetçileri son sözünü söylememiştir!