Daha ne kadar bedel ödeyeceğiz muhterem?

Dünya gündemine bir kez daha bomba,

Bir kez daha terör,

Ve bir kez daha kanla düştük.

Ülkede korku ve kuşkular arttı.

Millette sabır ve sükûn tükendi.

Yakınlarını yitirenlerin acılar katmerlendi,

İktidarın” terörün belini kıracağız” diyerek,

“Anaların belini kıran” sözleri ise,

Kabak tadıyla birlikte artık etkisini kaybetti.

*

Türkiye güne yine elim bir terör olayıyla başladı.

Dün İstanbul Vezneciler,

Bugün Mardin Midyat,

Yani gün geçmiyor ki şehit haberi duymayalım.

Gün geçmiyor ki patlayan bir bombayla güne uyanmayalım.

Ülkeye bakar mısınız?

Başta terör olmak üzere,

Ekonomi, dış politika, yolsuzluk…

Sosyal ve siyasal yaşam da dâhil,

Hemen her göstergesinde “arıza” işareti veriyor.

*

Ama gel gör ki,

Yaşanan terör saldırıları konusunda,

Sadece söz üretip “açılım, çözüm ve barış” diyenler,

Milleti “müzakere” sözleriyle uyutup,

Teröristlerin “bombalı saldırılarıyla” uyandırıyorlar.

Son saldırıyla birlikte,

7 Haziran 2015’ten bugüne kadar geçen bir yılda,

337 asker, 189 polis ve 13 korucu olmak üzere,

539 güvenlik görevlimiz şehit oldu,

500’ü aşkın sivil vatandaş yaşamını yitirdi.

Oysa ne diyordu 7 Haziran seçimleri öncesi AKP;

“Çözüm başladı,  anaların gözyaşı dindi. Onlar konuşur Ak Parti yapar.” Ne oldu?

Asker, polis ve korucu analarının gözleri yaş yerine kanla doldu.

*

Dün yaralıları hastanede ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki;

“Şehitlerimiz var ama her şeyin bir bedeli var. Bu saldırılara hazırlıklı olmalıyız. Terörün ne zaman, nerede, neyi patlatacağı belli olmaz.”

Hoppala.

Ne demek “terörün ne zaman, nerede, neyi patlatacağı belli olmaz” demek,

Ne demek “her şeyin bir bedeli var” demek,

Millet olarak neyin bedelini ödüyoruz?

İyi de teröristle müzakere masasına otururken “silahlar gömüldü” diyordunuz,

Hani dağlarda piknik yapacağımızı söylüyordunuz,

Dahası Habur’da teröristleri “barış elçisi” diye karşılayıp…

Terörist başı Öcalan için “düşüncesinin düşünceniz” olduğunu anlatıyordunuz,

Ne oldu?

Bu neyin bedeli muhterem?

*

Kusura bakmayın ama…

13 yıl boyunca sürekli olarak “kandırıldık, aldatıldık” diyerek,

“Temcit pilavı” gibi ısıtıp ısıtıp önümüze getirdiğiniz beceriksizliği,

Millete “bedel” diye yutturmayın.

Evet, bu bedeli siz değil, millet olarak hepimiz ödüyoruz.

Diyarbakır Suruç ta ödüyoruz,

Ankara tren garında ödüyoruz,

İstanbul Sultanahmet’te ödüyoruz,

Ankara Merasim Sokak’ta ödüyoruz,

Ankara’nın Kızılay meydanında ödüyoruz,

İstanbul İstiklal Caddesinde ödüyoruz,

İstanbul Vezneciler ’de ödüyoruz,

Mardin Midyat’ta ödüyoruz,

Sahi yeri gelmişken,

Basiretsizliğiniz yüzünden,

Daha ne kadar bedel ödeyeceğiz muhterem?

Yoksa kıyamete kadar mı?