Cumhurbaşkanlığı seçimi mi, fırsat mı?

Türkiye Cumhuriyeti devletinin büyüklüğü tartışılmazdır.

Yetmiş beş milyonu bulan nüfusu, genç ve dinamik yapısı, geçmişten günümüze tecrübeleri büyüklüğünün işaretidir.

İki yüz milyonu aşkın Türklük âlemi ve iki milyar nüfusa sahip İslam âleminin itici gücü olması Türkiye Cumhuriyetini büyük yapan sebeplerdir.

Milletler ve medeniyetler mücadelesinde ülkemiz, ardındaki iki milyara yakın nüfus gücü ile anılmış ve öyle kabul görmüştür.

Tarihi kazanımlarımız gerek bölgede, gerekse İslam âleminde ülkemize abilik misyonu yüklemiş, devletimiz geniş görüşlülük ve tecrübesiyle bu duyguları boşa çıkartmamıştır.

İslam dünyasındaki ihtilaflarda hakemlik yapmış, din kardeşlerimizin sıkıntılarına ortak olmuş ve İslam ülkelerinin kendi aralarındaki uyuşmazlıklara son vermiş “ büyük bir devlettir”

12 iki yıllık AKP iktidarı sergilediği dış politika ile bahsetmiş olduğumuz kazanımlarımızı hırpalamış, İslam âlemindeki birlik ve beraberlik duygusunu “kan” ile ayırmıştır.

Gerek bölgemizde, gerekse İslam âleminde huzur kalmamış, varlık yerini yokluğa, huzur ise gözyaşına bırakmıştır.

İslam ülkeleri batılı ittifak devletleri ve haçlı çizmeleri altında ezilmiş, Müslüman kadınlar tecavüzlere uğramış, büyük Türkiye’nin, büyük düşünemeyen iktidarı sadece seyretmiştir.

AKP iktidarının dış politikada sıfır sorun ve yenilik sloganı, tribün amigoluğundan öteye gidememiştir.

Olaylara inşaat firması gözüyle bakan iktidar, hangi ülkede hangi müteahhidimi zengin ederim penceresinden çıkamamış ve 1400 yıllık din kardeşlerimizin ülkelerine artık gidemez olmuşlardır.

Bu durumu gören ve en doğru tedbirleri arayan Sayın Devlet Bahçeli, doğru bir hamle, doğru bir strateji ve doğru bir isimle Türk milletinin karşısına çıkmıştır.

Cumhurbaşkanlığı seçimi bir fırsattır;

Türk kültür ve medeniyetini özümsemiş, İslam dünyasıyla barışık, milletten milliyetten rahatsız olmayan, yakınlarının vatandaşımızı tekmelemeyeceği, huzura el uzatacak bir adayla, “çatı adayla” ülkemiz bu fırsatı değerlendirecektir.

İslam dünyası ile hırpalanan ve geçilmesi zorlaşan köprüleri yeniden inşa edecek, İslam kültür ve medeniyetine öncülük edecek bir Türkiye için “Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu” doğru bir isimdir.

İç politikada huzura, dış politikada güce ve yeniden büyük Türkiye’ye yürüme vakti gelmiştir.

Bu bir seçim değil fırsattır…