16 Nisan 2017 tarihindeki halk oylaması sonucu kabul edilen Anayasa değişikliği paketi, yasama yürütme ilişkileri bağlamında özü itibariyle kapsamlı bir değişimdir. Mevcut hükümet sistemi yerine yeni bir hükümet sitemi tercihinde bulunulmuştur.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yürütme organı tek başlı olacaktır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi,  başkanlık sistemlerindeki “katı kuvvetler ayrılığı” ilkesini farklı şekle büründürmüştür. Buna göre,  parlamento (yasama) ve yürütme organlarının siyasi kriz halinde birbirlerinin görevlerine son verebilmesi mekanizması öngörülmüştür.

Yeni anayasal düzenlemede “sözlü soru” ve “gensoru” kaldırılmış diğer siyasi denetim yolları korunmuştur.  Genel görüşme ve yazılı soru, klasik başkanlık sistemlerinden farklı bir özellik şeklinde bizim sistemde korunmuştur.  Yürütmenin yasama faaliyetlerine aktif katılımının sınırlı olması sebebiyle, sözlü soru mekanizması kaldırılmıştır.   Yürütmenin parlamento önünde sorumluluğu mantığı kalktığı için “gensoru”  Meclisin yetkileri arasından çıkarıldı.

Cumhurbaşkanının suçlanmasında “vatana ihanet”  kavramı yerine ceza hukuku yönünden tanımlanabilir suçlarla ilgili olarak yüksek düzeyde nitelikli çoğunluk oylarıyla işletilebilecek bir denetim mekanizması şeklinde “Yüce Divan” yolu öngörülmüştür.

Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar ise, görevleriyle ilgili suçlamalarda Meclis soruşturmasına tabi olacaklardır. Bakanların ve cumhurbaşkanı yardımcılarının Yüce Divana sevk edilebilmesi için gereken karar yeter sayıları cumhurbaşkanının sorumluluğu ile aynıdır.  Bununla birlikte Anayasada ayrı maddelerde düzenlenmiştir. Bu husus, “Yürütmenin sorumluluğu” şeklinde aynı başlık altında düşünülebilirdi.  Öte yandan,  Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, Anayasanın 83. Maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığı zırhından yararlanacaklardır. Başka bir ifadeyle, yeni düzenlemeye göre, cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanlar, görevleriyle ilgili suçlamalarda meclis soruşturması, görevleriyle ilgili olmayan suçlamalarda ise yasama dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen “fezleke” yoluna tabi olacaklardır.   Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunların çatışması halinde “kanunların üstünlüğü” ilkesinin kabul edilmiştir.  Kanun yapma konusunda organik bağımsızlığa kavuşacak olan TBMM’nin siyasi denetim bağlamında da sürpriz bir denetim yöntemi niteliğine bürünebilecektir.