Makyevelist siyaset "şark kurnazlığı" ile kaynatıldıktan sonra üstüne biraz "Kasımpaşa sosu" serpilir, yanında gözyaşı.

-Karnımız tok, almayalım.

-Ama olur mu beyefendi, sizin için hazırladılar.

Yan masa;

-Ayakkabılarının mücevheri hangi varoşta döküldü kim bilir?

-Yenisi alınır herif, kolay, sana bir şey olmasın.

-(hafiften sesi yükselir) Allah büyüktür...

Mekânın ışıkları yine loştur ve her maske yüz üzerinden yüzdür...

-Acı sosunuzu almadınız efendim.

-Anılarımız acılarımız olmuş kardeş...

-Acılarınızı biz kullanırız efendim.

Mutfak;

-Bizim çocuklar başarılılar değil mi?...

Evet, Beyaz Saray'ın çocukları başarılıydı dün ihtilal yaparken, bugün o çocukların yerine işe alınan akoğlanlar anayasa hazırlarken. Garson üniforması ile... Neticede çok güzel hareketler bunlar... E mutfak sağlam...

Bu arada Niccolo (machiavelli) ustanın yedi öğüdü asılıdır mutfakta;

1-) Din, ahlak ve hukuk devlete bağlıdır. Amacı gerçekleştirmek için gerektiğinde devlet bunları alet olarak kullanmalıdır. Devletten bağımsız ahlak ve hukuk düşünülemez. Devletin bittiği yerde, hukuk da ahlak da biter. Hukuk ve ahlak devlet için vardır.

2-) İnsanlar hafif baskılara karşı intikam almaya kalkarlar, fakat ağır baskılara karşı direnemezler. Bir insana baskı yaparken öyle davranmalıdır ki, intikam almaya olanak bulamasın.

3-) Yenilik getirmek isteyenler ya kendi güçlerine dayanırlar ya da başkalarına dayanarak bu ise girişirler. Bu girişimler için ya rica ve yalvarma yoluna ya da zora başvuracaklardır.

4-) Hükümdar ya halkın ya da seçkinlerin yardımıyla hükümdar olur. Çünkü bütün sitelerde birbirine zıt iki eğilim vardır. Halk, seçkinlerden zulüm ve baskı görmek istemez. Diğer yandan seçkinler de halkı zulüm ve baskı altında tutmak isterler. Halkın yardımıyla seçilenlere herkes boyun eğer. Başkalarına haksizlik etmeden ve namuslu olarak seçkinleri memnun etmek mümkün değildir. Oysa halkı memnun etmek çok daha kolaydır. Zenginler zulmetmek isterler. Halkın istediği ise sadece ezilmemektir. Akıllı hükümdar, yurttaşlarını her zaman ve her durumda kendisine muhtaç bırakmalıdır. Onların sürekli olarak bağlılığını sağlayacak tek yol budur.

5-) Çoğu zaman halk, uğruna evini barkını yaktırdığı hükümdarın etrafında daha sıkı bir şekilde toplanır, ona minnet duyar. İnsanların yaradılışı böyledir. Kendilerine yapılan iyilikler için olduğu kadar, kendi yaptıkları iyilikler için de bağlılık duyarlar.

6-) Mücadelenin iki yolu vardır: biri kanun yolu, diğeri kuvvet yoludur. Birinci insanlara, ikinci hayvanlara özgüdür. Fakat çoğu zaman birinci yol kâfi gelmez ikinci yola başvurmak gerekir. Bu nedenle hükümdar insanca davranmayı da hayvanca davranmayı da bilmelidir. Hükümdar tuzakları tanımak için tilki, kurtları korkutmak için aslan olmalıdır. Sonuç olarak, ihtiyatlı bir hükümdar, kendine zararı dokunuyorsa verdiği sözü tutmaz. Söz vermesini gerektiren şartlar değişmişse, yine sözünde durmasına gerek yoktur. İnsanlar iyi olsalardı bu davranış biçimi kötü olurdu. Hükümdar rolünü iyi oynamalı gerçek amaçları konusunda açık vermemelidir. İnsanlar o kadar alışkındırlar ki, aldatmak isteyen biri mutlaka aldanacak birini bulur. Hükümdar, merhametli, vefalı, insancıl ve doğru bir insan olarak gözükmeli, fakat gerektiğinde tümüyle aksine davranabilecek kadar ruhsal hazırlık içinde olmalıdır. Hükümdar sözlerine özen göstermeli, öyle ki görüp işitenler merhametin, bağlılığın, insanlığın, doğruluğun ve dindarlığın ta kendisi olduğunu sansınlar. Bu son niteliğe sahipmiş gibi gözükmek kadar gerekli bir şey yoktur. Çünkü insanlar genellikle ellerinden çok gözleriyle yargılar. Herkes sizi nasıl görünüyorsanız öyle görür. Fakat çok az kişi olduğunuz gibi kavrar. Bu azınlık da her zaman devlet tarafından desteklenen kamuoyuna karşı gelemez. Hükümdarlar kin yaratacak davranışları başkasına yaptırmalı, kendileri halkta iyi duygular uyandıracak işlerle uğraşmalıdır.

7-) Amaca ulaşmak için her araç yasal ve ahlakidir.

Vallahi Makyevel böyle diyor...

Selametle...