Sokak lambalarının sicil kayıtlarına röntgen ışığı olduğu bir gecedir, nerden geldiği belli olmayan sisler, travestiler, sokak çocukları, kağıt toplayan ihtiyarlar, nur topu gibi polisler...

Üniformadan bir ses çıkar;

-dur kaçma mübarek.

-abi dur gözünü seveyim, dur anlatayım.

(polis suçluyu yakalamalıdır ama garip bir ruh haliyle suçluyu dinler)

-hadi anlat bakalım.

-abi ben çalmasam biri çalacaktı zaten, hem ihtiyacım var abi.

-sen referandumda ‘evet' dersen salarım.

-mezardaki babamı kaldırıp evet dedirtirim abim benim.

(bir hırsızlık vakası böyle biter mi?)

Paranteze alıyoruz artık böyle soruları, evet, bir hırsızlık vakası böyle biter, çünkü polis de çalınmış soruyla sınav kazanmıştır. Hem o kazanmasaydı başkası kazanacaktı...

.....

Çocuk öğretmenler odasına bir hışımla girer;

-öğretmenim ben iki gün boyunca çalıştım, ama Sait hiç çalışmadı hatta gördüm kopya çekiyordu, ben sizin de gördüğünüzü düşünerek bir şey söylemedim, neden ben 90 alıyorum da o 100 alıyor?

-çık dışarı terbiyesiz seni.

(yanında oturan ve tüm bunları dinleyen öğretmen arkadaşına bakarak şunları söyler)

-hocam bunlar böyledir, ayakkabılarının yırtığına bakmazlar, yakalarındaki bir karış kirle bir de öğretmen beğenmezler.

-Sait'in amcası değil miydi bunlara ayakkabı dağıtan.

-evet hocam evet, ekmeksiz bunlar.

-o adama bir de iftira atıyorlar yolsuzluğu var diye.

-e büyüğün kaderi bazen küçüğe hocam.

-haklısınız.

(çalınmış soruyla öğretmen olmuştur her ikisi de)

Sizce tüm bunlar hangi ülkenin sokaklarında ve öğretmenler odasında yaşanmıştır?

a) Fildişi Kıyısı
b) Eritne
c) Türkiye
d) Orta Afrika Cumhuriyeti
e) Şili

Kim bilir belki de hepsinde? Onlar her yerde olduklarını söylemiyorlar mı?

Selametle...