İsrail ve Filistin masaya oturacakmış.

Oturacakta ne olacakmış?

Ben bu sorunun cevabını araştırırken karşıma 2004 yılında  ABD dış ilişkiler komisyonunun hazırladığı İran ile ilgili bir rapor çıktı.

Raporu hazırlayan ekibin başında şu bizin namı diyar Brezinsky var.

Rapor genel hatlarıyla iki ana tema üzerine oturtulmuş.

Bunlardan birincisi ABD'nin İran ile "sınırlı" yada daha yumuşak bir ifadeyle "seçici" bir ilişki kurması telkini,

İkincisi ise İran'ın yalnızlaştırılarak izole edilmesi;

İran'ı yalnızlaştırmak daha çok uluslar arası kuruluşlar ve taşeron ülkeler vasıtası ile Ortadoğu da ki etkisinin kırılmasını içeriyor.

Bu nasıl olacak derseniz şu anda senaryo Türkiye'nin taşeronluğunda sahnelenmeye başlandı.

İran'ın Filistin'e olan desteği özellikle de Hizbullah üzerindeki etkisi tartışılmaz.

Bu güne kadar ABD'ye 11 Eylül saldırıları dışında kışlalarına yaptıkları intihar saldırılarıyla bir seferde en çok kayıp verdiren örgüt Hizbullahtır.

ABD birinci aşamada  İsrail'in İran'a karşı olur olmaz çıkışlarının önünü kesti,  ikinci aşamada Filistin'i  İran'ın etkisinden uzaklaştırmak ve böylece  orta doğuda İran'a maşalık yapan aparatı etkisiz hale getirmek duruyor.

Bunun yolu da Filistin ve İsrail arasında ki husumeti geçici bir süreliğine ertelemek

Filistin'e istediğini veriyormuş gibi görünüp aslında büyük oyunun küçük ama önemli hamlelerinden birini yapmak,

Türkiye bütün bunların neresinde diye bakarsak taşeron olarak tam ortasında yer almış durumda,

Sanki ABD'nin Ortadoğu da ki gönüllü elemanı gibi hareket edip bilerek yada bilmeyerek ABD çıkarlarına hizmet etmekteyiz.

ABD bir satranç oyunu oynar gibi dünya egemenliği yolundaki adımlarını atadursun biz hala olayları yorumlamaktan aciz bir şekilde hem Irak'ın kuzeyin de hem de Ortadoğu'nun genelinde ABD'nin uzak eli olalım.

ABD, Irak'ın kuzeyinde  İncirlik üssüne alternatif en ağır bombardıman uçaklarının bile kullanabileceği bir üs inşa etsin,

ABD, İran'ı yalnızlaştırma politikaları çerçevesinde Filistin ve İsrail'i bir araya getirsin,

Bizde "istediğimizi aldık hamd olsun" diyerek kendimizi avutalım.

Aldığımız ne?

Biz neden aldıklarımızı göremiyoruz yada hissetmiyoruz?

Bu durumda Türk milleti avanak yerinemi konuluyor?

Anlık istihbaratmış.

Yahu siz bizi ne zannediyorsunuz.

ABD bu güne kadar kendi istihbaratını bile doğru dürüst yapamamış bir ülke nasıl olacakta bize tam zamanlı ve doğru istihbarat bilgileri verecek?

Bizi bilmem ama bu masalı kime yutturmuşlarsa ABD'li yetkilileri kutlamak lazım.

Yutan arkadaşlara da  sormak lazım siz mi avanaksınız yoksa biz mi?

Konuyu fazla dağıtmadan Peres hazretleri meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada "iki halk için iki devlet çözümüne ulaşmakta kararlıyız" demiş.

Be kardeşim madem sonuçta samimi olarak bu aşamaya gelecektiniz.

Neden yıllarca onca insan öldü?

İsrail yayılmacı politikalarından mı vazgeçti?

Yok hiçte Peres'in gözleri öle hedefinden vazgeçmiş gibi görünmüyordu.

Bu yukarıda da bahsettiğim gibi Ortadoğu hamlelerinden küçük gibi görünen ancak uzun vadede ABD ve İsrail politikalarına büyük hizmet vereceği hesaplanan büyük bir hamledir.

Bizim basın kuruluşlarımız her zaman olduğu gibi bu konunun da üzerine duygusal ve safiyane kimileride bilinçli olarak balıklama daldı.

Manşetlere bakacak olursak  "TARİHİ BULUŞMA", CAHİT SITKILI BARIŞ HAYALİ", TÜRKİYE TARİHİ BARIŞA ORTAK", "ANKARA BARIŞI" gibi gazete manşetleriyle büyüklüğümüzü tescilliyoruz.

Kimileri timsah bakışlarıyla sinsi bir şekilde planın parçası olarak kimileride gerçekten duygusal olarak Ortadoğu barış süreciyle ilgili yazılar kaleme alıyorlar.

Eğer biz büyük isek büyük oyunlar kurgulayalım ve sahneleyelim.

Büyük oyunların küçük hamlelerine piyon olmak büyüklük değildir.