BİR KAÇ SORU

Malumunuz referandum; anayasa ve başkanlık tartışmaları. Bu süreçte ne dediği en çok merak edilen, belirleyici olan ve en çok tartışılan ise MHP ve Lideri Devlet Beğ.

İktidar sorumluluğunda muhalefet yapmak gibi bir siyasi itikada sahip olan MHP’nin kendi içerisindeki kronik muhalefet ise benim şahit olduğum 1980 sonrasının vazgeçilmez (!) dekoru. Dün Başbuğ Türkeş için, bugün Türkmen Beğ’i için.

Sadi Somuncuoğlu, Agâh Oktay Güner, Yaşar Okuyan, Namık Kemal Zeybek, vs… dün Başbuğ’a muhalif olup ağız ishali olmuşçasına konuşanlar bugünlerin en hızlı Türkeşçileri.

Sadece onlar mı? Büyük Birliğin ağır topları bile Türkeşçi… Kendi kendime şöyle diyorum bazen; Nasıl bir Devlet Bahçeliymiş arkadaş, dünkü tefrikacıları Türkeşçi, bilcümle hasmımızı ülkücü yaptı.

Öyle ya, Kılıçdaroğlu, Halk tv genelinde tüm halk çocukları, sayın başbakan, hatta cumhurbaşkanı… İşin ilginci kendisine muhalif olanlar bile ülkücü literatüre hâkim olmaya başladı. En azından Ümit Özdağ artık “yol arkadaşlığı” ifadesini septik bir algıyla yoldaşlık olarak anlayıp, “MHP Genel Başkanı Marksist literatürden konuşuyor”, çukurlarına artık düşmüyor. Yahut Meral Hanım artık Doğruyol selamı yaptırmıyor gittiği yerlerde, körpe çocuklara. 

Şu birkaç soru mu da sorayım;

-Devlet Beğ ‘hayır’ deseydi, “Chp’ye destek, Hdp’ye omuz, Feto’ya hami oldu” eleştirisine maruz kalacak mıydı? Tabi tüm bu kronik muhalifler de ‘evet’ci olacaktı.

-Seçimden önce ‘AKP ile koalisyona karşıyım, ellerimi keserim’ diyenler (seçimden önce saha çalışmasını yaptım), seçimden sonra “neden Ak Parti ile hükümet olmadık” diye tutturmadı mı?

-Hatta bunlardan bazısı “neden Chp ve Hdp ile hükümet kurmadık” diye fısıldaşıp durmadı mı?

-“Hükümet olmamanın onuru ve haklılığı”ndan bahsedenler neden bir anda kongre toplama heva-hevesine girdi?

-MHP’yi, ülke meselelerinde AKP’ye kapı kapamakla suçlayanlar, şimdiki eleştirileriyle büyük bir çıkmaza düşmediler mi?

-Bu anayasa Hdp ile yapılsa daha mı iyi olurdu?

-Cumhurbaşkanı ve milletvekili sandıklarının ayrı olması gerçekten kötü bir durum mu?

-Hdp’nin parlamenter demokrasideki etkin rolü her seçim biraz daha artmıyor muydu?

-Muhtemel geçecek olan “Başkanlık”, Hdp’yi Chp’ye yaklaştırmaz mı? Bu nişan-nikah devlet için mahsurlu mu?

- 15 Temmuz öncesi yaptığı korsan mitinglerle Gülen Meral ablanız, ‘saraya yürümek, Temmuzda başbakan olmak, yurtta sulh cihanda sulh’ gibi laflarla toparlayamadığı kongreyi, toplamış olsaydı ve bir şekilde MHP’de ürettiği kaosu devam ettirebilseydi darbeye gerek kalacak mıydı?

-Malumunuz sınırları yeniden değişmeye gebe bir Suriye-Irak emanet var, yanı başımızda. Hakkımızı ve çıkarlarımızı ‘meşrutiyet meclisi’ benzeri bir parlamentoya çerez mi yapalım? Hızlı ve milli kararlar hususunda pratik bir devleti kim istemez.

-Milliyetçi Hareket Partisi kendi çizgisinde durmuş ve Adalet ve Kalkınma Partisi, MHP çizgisinin haklılığını ikrar ve teyit etmiştir. Bu dik duruş mu kabahat?

Son olarak belirteyim, Evet, Sayın Cumhurbaşkanı da bir fanidir, AKP de sonludur. Lakin inanıyor ve altını çiziyoruz ki MHP ve Ülkücü Hareket, Türklükle birlikte kıyamete dek var olacaktır. Şimdi soruyorum;

Biz bu işin içinde neden olmayalım?