Bir dava hikayesi!

 

Dava yolu…

Dava adamı…

Dava dostu…

Dava arkadaşı…

Dava birlikteliği…

Vesaire, vesaire…

Demem o ki,

Bir dava kavramı tutturmuş gidiyor muktedirler.

Dava sözü doğru bir söz,

Dava kavramı doğru bir kavram,

Ama ne var ki,

Bu sloganı kullananlar inandırıcı ve doğru değil.

*

Yalan mı?

Necip Fazıl’ın “dava aşkı” diyerek efsaneleştirdiği bu kavram,

Ne yazık ki, AKP iktidarı elinde;

Başkanlık…

PKK ile pazarlık…

Milleti 36 etnik kökene bölme…

Cumhuriyete reklam arası verme…

Türk milleti kavramını silme…

Milli bayramları tedahülden kaldırma…

Atatürk’e iki ayyaş deme davasına dönüştü.

*

Dava diye dillerden düşürülmeyen bu kavram,

400’ü vermezseniz kaos olur diyenlerin yüzünden,

Beş ayda 500’ü aşkın şehit, 400’ü aşkın sivil vatandaşın yaşamına mal oldu.

Dava diyerek “yolsuzluk ve yandaşlığa kılıf yapılan” bu mefhum,

Saltanat sarhoşlarının elinde eş, dost ve akraba kayırma…

Önüne yatma…

“Bir kereden bir şey olmaz” anlayışına…

VIP atama, sınav yolsuzluğuna…

Parsel parsel paylaşmaya…

Ayakkabı kutusunda saklamaya…

TBMM’de aklamaya dönüştü.

*

Kandırıldık dediler alkışladınız.

Aldatıldık dediler alkışladınız.

Milli orduyu terör örgütü ilan ettiler alkışladınız.

Kumpasa getirildik oynatıldık dediler alkışladınız.

Önce ”beraber yürüdük”, sonra “paralel” dediler alkışladınız.

Muhafazakârız diyerek, Papa’ya “kutsiyet penahları” dediler alkışladınız.

PYD sevici ABD “müttefikimiz”, İsrail’e “muhtacız” dediler alkışladınız.

İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmayanlar, AKP kongresinde Erdoğan’ın mektubu okunurken tek vücut ayağa kalktılar alkışladınız.

Anayasa Mahkemesini tanımadılar alkışladınız.

“90 yıllık enkazı kaldırıyoruz” dediler alkışladınız.

*

Ama gel gör ki,

Bunca alkış, bunca pohpoh ve bunca kutsamaya rağmen,

Koltuk elden gidince,

Abdullah Gül’ün eşi Hayrunnisa Hanım “intifada” başlattı,

Başbakan Davutoğlu görevden el çektirilince,

“Benim tercihim değil, zaruretten doğdu” dedi.

Bakan olamayınca Hayati Yazıcı’nın eşi Selma Hanım,

“Bazılarının vazgeçilmezlik sırrı nedir” diye twett attı yine alkışladınız.

Bu dava din, iman davası…

Bu dava milli görüş ve gömlek davası…

Bu dava kutsal değerler ve başörtüsü davası öyle mi?

Hepimiz gördük,

Koltuk gidince ne dava kalıyor ortada, ne de inanç.

*

Demem o ki kemse kimseyi kandırmasın,

AKP’nin dava anlayışı menfaat ve çıkarlar bitinceye kadar.

Oysa MHP öylemi?

Söz davadan açılmışken söylemeden geçemeyeceğim.

Bildiğim ve tanıdığım tek bir dava adamı var,

Onun adı da Devlet Bahçeli.

Ülkesi ve milleti için gece gündüz demeden,

Korumaya yemin ettiği Milli ve Manevi değerler ülküsünden asla taviz vermeden,

Çıktığı kutlu dava yolundan o dava ve dava adamlığının sembol ismidir.

Onun için,

Necip Fazıl’da diyor ya;

Tohum saç bilmezse toprak utansın,

Hedefe varmayan mızrak utansın,

Hey gidi küheylan koşmana bak sen!

Çatlarsa doğuran kısrak utansın.

Not; Davası ve davanın liderine ihanet edenlere ithaf olunur.