ABD ve İsrail uşaklığı yapan Barzani, referanduma karşı çıkan başta Türkiye olmak üzere herkesi "gerekirse savaşırız" diyerek tehdit ediyor.

Irak işgali öncesi ve sonrası olgunlaştırdığı, alt yapısını hazırladığı hedefinden kolay kolay vazgeçmek istemiyor. Böyle bir çapulcu maalesef bugüne kadar hem Türkiye'yi yönetenler, hem de başka ülkeler tarafından ayrı bir devlet muamelesi görmeye başlamıştı. İşte bu şımarıklık bugün azgınlık noktasına gelmiş durumdadır. Gözünü Türkmen kentlerine dikmiş ve oraları da referandum sahtekârlığı adı altında kendine bağlamaya çalışmaktadır.

ABD olmak üzere batı ülkeleri "referandum için zamanı değil" deselerde, Barzani'nin onlar adına ortaya koyduğu hedeften rahatsız olmaları mümkün değildir. Çünkü Barzani onlar adına adım atıyor, onların hedefi uğruna Türkiye'ye karşı haddini aşan açıklamalar yapıyor.

Barzani elbette bu noktaya kendi kendine gelmedi. 

Türkiye'yi yönetenlerin ona sağladığı atmosferinde çok büyük katkısı olmuştur. Elimizle beslediğimiz bir çapulcu, aklınca canavarlaşmaya çalışmaktadır.

"Türkiye'den de toprak parçası alıp, büyük Kürdistan'ı kuracağız" dediği halde Türkiye'de kırmızı halılarla karşılanmıştı.

"PKK'yı terör örgütü olarak görmüyoruz" dediği halde "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarıyla kongrelerde alkış yağmuruna tutulmuştu.

PKK'nın kamplarına moral ziyareti yaptığı, PKK'nın bir tane köpeğini Türkiye'ye teslim etmediği ve Kandil'de o köpekleri beslediği halde, Türk Ordusu tarafından Peşmergeye askeri eğitim verilmişti.

Biliyorsunuz en son rezalette, 16 Nisan referandumu öncesi bu çapulcunun paçavralarının 'o geliyor' diye bayrak direklerine ve resmi kurumlara asılması olmuştu.

AKP yönetiminin Barzani'ye verdiği tavizler gerçekten çok büyük olmuştur. İnanın o tavizleri sıralamaya kalksak sayfalar almaz. Ama tarih hepsini tek tek kayıt etmiştir.

Bugün, o çapulcu haddini iyice aşıyor, şerefsizlikte sınır tanımıyor ise elbette AKP'nin verdiği bu tavizlerin çok büyük etkisi vardır.

Türk milliyetçileri, Ülkücüler olarak bizler, Barzani'nin bugün geldiği noktayı,  ilk günden itibaren söylüyorduk. Ama AKP yöneticileri medyasıyla Türk milliyetçilerine saldırıyordu.

Barzani'yi "en büyük dost" olarak gösteriyorlar, onu eleştirenleri ise "düşman" olarak tanımlıyorlardı.

Gelinen noktaya bakın Türk milliyetçileri bir kez daha haklı çıktı.

AKP'nin medyasında şimdi çarşaf çarşaf Barzani'ye edilen hakaret ve küfürleri okuyoruz.

Cumhurbaşkanından, Başbakandan ve AKP'nin en alt kademesindeki yöneticisine kadar herkesin Barzani'ye en yüksek perdeden "haddini bil" uyarılarını takip ediyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım üst üste, Barzani'ye uyarı açıklamaları yapıyor.

Gelinen bu çizgi, yapılan açıklamalar çok doğrudur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bizim kanaatimiz belli ama şimdi artık bizim bu konudaki hassasiyetimizin ne denli ileride olduğunu ayın 22'sindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ve Bakanlar Kurulu toplantısından sonra kendisi (Barzani) çok daha net, açık görecektir" açıklaması, Türk devletinin tutumunu bağlayıcı duruş olmuştur.

Irak sınırına sevkiyat başlamıştır. Ardından da Türk Ordusunun tatbikatı başlamıştır.

Bu duruş önemlidir ve artık bu duruştan geri dönülmemelidir.

Geçmişte Barzani'ye verilen tavizlerin, Irak'ı, bölgeyi ve Türkiye'yi ne hale getirdiğinin muhasebesi yapılmalı ve verilecek ders bunun üzerinden olmalıdır.

Türk milleti, Türkiye'nin Barzani konusunda bu noktaya gelmesinden dolayı, MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye de minnet duygusunu esirgememelidir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Barzani konusunda ilk günden itibaren tutumunu, duruşunu, tespitlerini, öngörülerini ve tavrını hiç değiştirmedi. Ve şimdi tüm Türkiye onun haklılığını bir kez gördü.

AKP'nin, CHP'nin, Barzani sicili oldukça bozuktur. Ama Barzani konusunda tek tutarlı parti MHP'dir.

AKP, bugün MHP'nin durduğu noktadan Barzani tespit ve uyarıları yapmaktadır. Bunun kazancı Türk milletine olacaktır.

PKK'nın çizgisine yanaşan CHP ise, Barzani konusunda oldukça yumuşak bir tutum içindedir ve gelişmelere karşı adeta üç maymun rolünü oynamaktadır.

Barzani'nin Türkiye ziyaretinde çeşitlere yerlere paçavraları asıldığında, AKP'yi eleştirip, Barzani'ye yönelik tek kelime etmemişlerdi. Geçtiğimiz günlerde de CHP'nin Barzani'nin "yapacağım" dediği referanduma destek olduğunu kendisini ziyaret eden "Referanduma Destek Komitesi" heyetinden bazılarının açıklamasından öğreniyoruz.

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesut Tek, "Görüşme oldukça olumlu bir atmosferde geçti. Olumlu bir görüşme oldu" diyerek, Özgürlük ve Sosyalizm Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek ise "Kemal Kılıçdaroğlu görüşmemizde bütün milletlerin olduğu gibi Güney'in de referanduma gitmeye hakları olduğunu söyledi." Açıklamasını yaparak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun düşüncelerini açık etmişlerdi. CHP'nin PKK'nın avukatlığından sorumlu milletvekili Sezgin Tanrıkulu'da "Kürdistan bölgesel yönetiminin içinde bulunduğu koşulları da gözardı edemeyiz. Oradaki koşulları bilerek tutum almak gerekir." açıklaması yaparak, CHP'nin Barzani'ye destek duruşunu sürdürdü.

CHP'nin daha öncede Barzani'nin sözcüsünü CHP Genel Merkezi'nde konuk etmesi ve Barzani'ye "AKP'yi değil bizi muhatap al. AKP bugün var, yarın yok" çağrısı da CHP'nin unutulmayan Barzani sicilidir.

Sınırlarımızda hareketlilik artıyor. Yarınlar, bölgemizde her şeye gebedir. Bu yüzden, Türk milleti yanlış yapanı, doğru yapanı çok net görmelidir. Milli birlik ve bütünlük milli meselelerde vazgeçilmez davranış olmalıdır.

Bu manada MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin şu sözleri herkes için takip edeceği ölçü olmalıdır: Ülkemize yönelen terör tehdidini görmezden gelmek bir tarafa, bu tehdidin daha da artması için uğraşanları iyi tanıyor ve biliyoruz.

Bu nedenle bekamıza hep birlikte omuz vermeli, dayanışma ve kardeşlik ruhunu canlı tutmalıyız.

Bir olmazsak, bizi ayıracaklar.

Birlikte durmazsak, dalga dalga üzerimize gelecekler.

Aynı gemideyiz, aynı siperdeyiz, aynı mevzideyiz; Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi varlık haklarını korkusuzca savunuyoruz.

Konu vatandır.

Konu devlettir.

Konu millettir.

İç çekişmelerle, sanal tartışmalarla, yapay anlaşmazlıklarla geçireceğimiz vakit yoktur, kalmamıştır.

Bizim için önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben ilkesi geçerlidir.

Türkiye terörizme karşı verdiği amansız mücadele dönemi içerisinde görünen ve kendisini gizli tutmaya çalışan çok sayıdaki düşmanla mücadele etmektedir.

Bu mücadelede devletin de, hükümetin de elbette yanındayız, destekçisiyiz.

Dost bildiklerimizden fayda yoktur.

Aziz vatanımızı ne pahasına olursa olsun korumak mecburiyetindeyiz."

***  

Hiçbir siyasi menfaat, kumpas ve tezgâh bu duyguların önüne geçmemelidir.

Çapulcu Barzani ve terör örgütü PKK'ya haddini bildirme günleri başlamıştır. Türk devleti, bu yoldan asla dönmemelidir.